'Yenidoğan çetesi' davasında sekizinci gün: "Gece doktor görmedim"

HABER MERKEZİ
Yenidoğan Çetesi
'Yenidoğan çetesi' davasında sekizinci gün: "Gece doktor görmedim"

İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Duruşmanın sekizinci gününde tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına başlandı.

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.15’te kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Ceren Hatice Kırım’ın savunmasıyla başladı.

"BU DENETİM ÇOK DETAYLIYDI"

Hakim: İddianamenin 359. sayfasında yaptığın konuşmada, “her türlü usulsüzlüğü açığa çıkardılar, çomak soktular kovanımıza diyorsun” ne diyeceksin?

Ceren Hatice Kırım: Egzajere ederek anlatmışım. Konuştuğum kişi erkek arkadaşımdı. Ben çok uzun süredir hemşireyim çok denetim gördüm. Bu denetim çok detaylıydı.

"ÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL"

Hakim: İlker Gönen ile konuşmanda (iddianame sayfa 364) “3 aydır visit yapmadık diyorsun” ne diyeceksin?

Ceren Hatice Kırım: Öyle bir şey söz konusu değil. İlker Gönen hastaları ile çok ilgili bir doktordur. Her zaman visiti gerçekleştirir.

"TAKSİ PARASI SANDIM"

Hakim: Hesabına yatan paralar hakkında ne diyeceksin?

Ceren Hatice Kırım: Çalışıyordum, sorgulamadım. Mesai saatimin dışında çıkıyordum, toplu taşıma ile gidemiyordum. Taksi kullanıyordum. Ben onların parası sandım.

“ÖNEMLİ BİR DOKTORDU, SORGULAMADIM”

Savcı: Neden başkasının kullanması için hat çıkarıyorsun? Bu devirde insan kardeşine bile kolay kolay hat vermez. Neden Fırat Sarı’ya?

Ceren Hatice Kırım: Avcılar Hospital’de bir poliklinik nedeniyle bu hattı çıkarmamı istedi.

Savcı: Çok basit bir soru sordum. Bu adam kendi adına hat çıkaramıyor mu?

Ceren Hatice Kırım: Çocuk nöroloji önemli bir alan, o yüzden.

Savcı: Yani sorgulamadın, çıkardım verdim diyorsun.

Ceren Hatice Kırım: Evet.

Medilife Beylikdüzü Hastanesi Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz'ın ifadesi ise şöyle:

"HER SEVKİN NEREDEN GELDİĞİNİ BİLEMEYİZ"

Hakim: Hasta sevkleriyle ilgili bilginiz var mı?

Ahmet Atilla Yılmaz: Her sevkin nereden geldiğini bilemeyiz. Biz de dışarıya kolay kolay sevk etmeyiz.

"ÖDEMELERDEN HABERİM YOK"

Hakim: Danışmanlık anlaşmasındaki içerik nedir?

Ahmet Atilla Yılmaz: Resmi bir anlaşmamız yoktu. Çalışanlarımıza yapılan ödemeler bizim bilgimiz dışında.

"RESMİYETİN BİR ÖNEMİ YOK"

Savcı: Resmi anlaşma yok dediniz. Fırat Sarı ile Medilife arasında anlaşma yoksa neye dayanarak para ödediniz peki?

Ahmet Atilla Yılmaz: Başhekim olarak bilmiyorum. Ancak danışmanlık hizmetinin resmi olmasının bir gereği yok.

“GECE DOKTOR GÖRMEDİM”

Hemşire Gizem Büyükköleş'in ifadesi şöyle:

Mahkeme Başkanı: Gece hiç çocuk doktoru kalıyor muydu?

Gizem Büyükköleş: Şeyhmus Çelik'i tanıyorum gündüzleri hastaneye gelmezdi hastalarla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Gece hiç çocuk doktoru olduğunu görmedim. Doğukan varken doktor Şeyhmus Çelik az gelirdi.

“HASTA KÖTÜLEŞİNCE DOKTOR DEĞİL HEMŞİRE DOĞUKAN ARANIRDI”

Mahkeme Başkanı: Tuğçe Toptemel, Doğukan ile konuşmasında Opara bebeğin kalp atımını hissedemediğini söylemiş, siz de kontrol ettiniz mi?

Gizem Büyükköleş: Hayır, o sırada başka bir şeyle ilgileniyordum.

Mahkeme Başkanı: Herhangi bir doktoru aramak aklınıza geldi mi?

Gizem Büyükköleş: Ben bizzat duymadım, ancak bu süreçte Doğukan Taşçı, kendisinin aranması gerektiğini söylediği için bu şekilde ilerlemiş bir sistem vardı.

“MONİTÖRLERİMİZ ARIZALIYDI”

Gizem Büyükköleş: Monitörlerimiz çok sağlıklı değildi ama kötü durumdaki hastalara genelde çalışan monitörlerimiz takılırdı. Ancak eksikliklerimiz çoktu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl eksiklikler?

Gizem Büyükköleş: Monitörlere fazla güvenmezdik. Bazen hasta başında oturarak durumu kontrol ederdik.

Mahkeme Başkanı: Denetim yapılmıyor muydu?

Gizem Büyükköleş: Bakıma gönderiliyordu galiba, ama nasıl yapılıyordu bilmiyorum.

Dr. Şeyhmus Çelik'in ifadesi şu şekilde:

“SAVCIMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN”

Dr. Şeyhmus Çelik: Bu olayın açığa çıkmasında emeği geçen Sayın Savcımızdan Allah razı olsun. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Hayatımda hiç örgüt kurmadım, üye olmadım, hiçbir örgütün emirlerini yerine getirmedim. 


“HASAN BASRİ AİLEDEN PARA ALMIŞ”

Dr. Şeyhmus Çelik:  Birinci Hastanesi’nde çocuk kardiyoloji bölümü olmadığını bilmelerine rağmen bu hastayı Gıyasettin Mert Özdemir getirip bırakmış. Bebek Türkmen vatandaşı. Hasan Basri Gök bu aileden para almış. Ancak bebeğin ameliyat olacak durumu yokmuş. Bu durumu Emine Avcı sayesinde öğrendik. İşte bunlar da vicdan böyle maalesef.


“KENDİLERİNİ DOKTOR ŞEYHMUS OLARAK TANITMIŞLAR”

Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan için "basit bir lise mezunu" dediniz. Ancak Hakan Doğukan, "Benim altımda 20 hemşire çalışıyor" diyor. Siz Fırat Sarı’ya şikayet etmişsiniz ama size göre basit olan bir kişiyi koskoca bir doktor hastaneden gönderememiş.  


Dr. Şeyhmus Çelik: Sayın Hakim, "koskoca doktor" tabiri devlet hastanelerinde geçerlidir, özel hastanelerde değil.  Hasan Basri Gök de Hakan Doğukan da sevdiğim insanlar değillerdi. Ama ne demek ya, 112’den para karşılığı bebek sevk edip kendilerini "Doktor Şeyhmus" diye tanıtmak? Bu nasıl bir şey?


“KAMERA KAYITLARINA BAKABİLİRSİNİZ”

Savcı: Ayşe Gizem Büyükköleş, senin hakkında ‘hastaneye gelmezdi’ diyor.  Ne diyorsun ?


Dr. Şeyhmus Çelik: Öyle bir şey söz konusu bile değil. Ben gidip visitimi her gün yapardım. Kamera kayıtlarına bakabilirsiniz. 

Yenidoğan yoğun bakım sekreteri Gözde Kul Yadigar'ın ifadesi şu şekilde:

“JEST PARASIYDI”

Mahkeme Başkanı: Maaşını nereden alıyordun ? 

Gözde Kul Yadigar: Birinci hastanesinden alıyordum. Fırat Sarı’nın bize kötülüğünü görmedim. Bir gün hastanede kantine gittik bir şeyler almak için. Para konusu açıldı.

Hocam ‘biz de para ne gezer’ dedim. ‘Kızım sende mi para olmayacak’ dedi. Hesabımı açtım gösterdim. ‘Tamam kızım ağlama ben sana para atayım’ dedi. Jest parasıydı. 

“HEMŞİRELER EPİKRİZ YAZIYORLARDI”

Gözde Kul Yadigar: Hasan Basri bir yandan hastane yönetimi bir yandan beni sıkıştırıyordu. Epikriz yazmadık diyorlar ya. Yazıyorlar ve değiştiriyorlardı. Üzerinde oynamaya yapıyorlardı. Ne yapabilirim diye düşündüm. Siz SGK’ya nasıl dolandırırsınız gibi bir şey söyleme gücüm yok. Söylesem işsiz kalırdım. Ben delil toplamaya başladım. O delilleri de kolluk kuvvetlerine verdim.

“YALAN SÖYLEMEYİ BİLE BECEREMEDİ”

Gözde Kul Yadigar: Doktor Şeyhmus Çelik’in kaşesi, TC’si masada duruyordu. Kendisinin de bilgisi vardı. Kaşesi kullanılıyordu. Şeyhmus Çelik burada yalan söylemeyi bile beceremedi. Cansu ve Hasan Basri epikrizleri yazıyorlardı. Hasan Basri yetiştiremiyordu. Hakan Doğukan Taşçı ona yardım ediyordu. 

DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK

Duruşma sona erdi. Yarın saat 09:30’da devam edecek.