Türkiye Eymen'in ölümünü konuşuyor! Yeni bilgiler ortaya çıktı

İzmir'de annesi ve sevgilisi tarafından öldürüldükten sonra cesedi tandıra saklanan ve ölümünden günler sonra cansız bedeni bulunan talihsiz Eymen Sadık Durak'ın yaşadıkları tüm Türkiye'yi sarstı.

Eymen’in öldürülmesi olayı 14 Ağustos'ta Eskişehir'de yaşayan bir akrabalarının ihbarı sonrası ortaya çıkmıştı.

Anne Mine Durak, Eymen'in erkek arkadaşı Serkan Elçetin, tarafından dövülmesi sonucu yaşamını yitirince elleri ve ayakları bağlanarak poşet içinde kullanılmayan bir tandır içine konulduğunu itiraf etmişti.

Global Haber canlı yayınına bağlanan Eymen'in akrabası kadın, olaydan önce yaşananları şöyle anlattı. 

Video ve fotoğraflar bize ulaştığında hemen karakola şikayete gittik. Şikayetimiz İzmir’e ulaştırıldı. Ayın 16’sında ise CİMER’e başvurduk. Aile olarak elimizden geleni yapmaya çalıştık. Bunların yaşanmaması için ailelerin bilinçlenmesi gerekiyor. Evet anne suçlu ama adamla ilgili hiçbir şey söylenmiyor.

Bir buçuk yıl önce annesi bakamadığı için bize getirdi. Bu süre zarfında oğlunu görmeye bir kez bile gitmedi. 23 Temmuz’da sevgilisi ile Eskişehir'e giderek, 'Eymen'i denize götüreceğiz' diyerek götürdüler.

Çocuğu götürdükten sonra bizimle görüntülü konuşturmadılar. Çocuğun fotoğraflarını ve videosunu görünce de hemen polise başvurduk.

Eymen’in ölümünden Cuma günü haberimiz oldu. Eymen’in babaannesi var.   Eymen henüz 2 yaşındayken babası kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Cenazesi tanınmayacak halde olduğu için DNA testinden sonra Adli Tıp'tan alacağız. CİMER’le paylaşmasaydık cevap alamazdık.

Annesi Eymen'den bir yaş küçük kız kardeşini Çocuk Esirgeme Kurumuna verdi. Çocuk buradan da başka bir aileye evlatlık olarak verildi."

EYMEN’İ NEDEN KORUYAMADIK?

Avukat ve eski aile hakimi Eray Karınca bu sorunun yanıtını Haber Global’de verdi:

Dün yargı bağımsızlığını, önceki gün Emine bulut, bugün çocuk cinayetlerini konuşuyoruz. Tabloyu bir bütün olarak görmek gerekiyor. Türkiye’de acil olarak kadın ve çocuk bakanlığı kurulması gerekiyor. Bu bakanlığın adı bile inanıyorum ki cinayetleri yarı yarıya azaltır. Kadını ve çocuğu koruyacak bir anlayışı topluma zerk etmek gerekiyor. Türkiye önceliğinin kadın ve çocukları korumak olduğunu ortaya koymalı.

Kadın ve çocuğu en büyük zulmü en yakınları yapıyor. Bu dünyanın her yerinde aynı. Türkiye’de kadın ve çocukların aleyhine dönen bir rüzgar var. “Her koyun kendi bacağından asılır” zihniyeti hakim oldu.  Kanunların uygulanmasında büyük bir sorun var. 

Eymen'in kardeşi evlatlık veriliyor, Eymen'de bir süre devlet korumasına alınıyor. Ama yeniden anneye verildiğinde takip edilmiyor. 

Devlet 90'lı yıllardan itibaren yasal değişiklerle "ben aile içerisine girerim, şiddet varsa, ensest varsa ben o kolu tutarım" dedi.  Kadında haklarını aramaya başladığında o kol istekli olarak tutulmamaya başlandı. 

Bakanlıklarda, kurumlarda oturanlar artık koltuklarından kalkıp sahaya inmeli. Asayişten sosyal politikaya geçmemiz için sosyal çalışma yapanları alanda görmemiz lazım.

Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığı sahada daha aktif görev almalıdır. Yapanın yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Biz tekrar devlet olarak kadını ve çocuğu koruyan politikalardan vazgeçmediğimizi haykırmalıyız. 

"ANNEM BENİ YERE FIRLATTI!"