Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu 'kaygılandırıyor' deyip İstanbul için uyardı
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi Meteoroloji Mühendisi Bölümü Bölüm Başkanı Mikdat Kadıoğlu kentte etkili olan sağanak yağışların etkisini değerlendirdi. Kadıoğlu, verileri baz alarak İstanbul için kaygılandığını söyledi.
İSKİ verilerine göre barajlardaki doluluk oranı tekrar yüzde 30’un üzerine çıktı. Bu duruma rağmen baraj gölü havzalarındaki biriken su miktarı son 10 yılın en düşük ikinci rakamı olarak kayıtlara geçti. Yağışlarla en fazla doluluk oranına sahip baraj Alibeyköy Baraj gölü oldu. Geçtiğimiz aylarda yüzde 6’ya kadar düşen doluluk oranı bugün itibariyle Alibeyköy'de yüzde 16.06 olarak ölçüldü.
"HER KENTTE SU BÜTÇESİ YAPMAMIZ LAZIM"
İstanbul'un aldığı son yağışları değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi Meteoroloji Mühendisi Bölümü Bölüm Başkanı Mikdat Kadıoğlu, "Her sene aslında yıl boyunca barajlardaki doluluk oranı İstanbul’da çok yakından takip ediliyor. Şu anda da barajlarda da doluluk oranı yüzde 30. Bu tabii bir kaygı yaratıyor. Yağmurlar yağmaya başladı ama buna rağmen barajlardaki su geçmiş yıllara göre çok düşük. 1 Ekim su yılının başıdır yılbaşısı var. Mesela 1 Ocak mali yılbaşı, 1 Ekim de su yılının başıdır. Biz 1 Ocak’ta devreye almak için mali bütçe yapıyoruz. 1 Ekim'de de su bütçesi yapmış olmamız lazım her kentte. Bunu yapmıyoruz Türkiye’de. Biz şimdi barajlarımız su seviyesi azalıyor İstanbul’da nüfusun çok üstünde insan var. İstanbul’a bütün Trakya ve Marmara’nın büyük bir kısmının sularının toplamasına rağmen barajlardaki su miktarı çok düşük çünkü biz barajlarda sanki çok su varmış gibi çekmeye devam ediyoruz. Bazı yerlerde su azaldığı zaman bizim de kullandığımız su miktarını azaltmamız gerekiyor ama böyle bir ayarlama yapamıyoruz. Bunun için Türkiye’de büyük kentlerin bir su bütçesi yapması lazım her sene, aynı mali bütçe gibi. Bunu yapmıyoruz yani suyu doğru yönetmiyoruz. Suyu getiriyoruz kente bırakıyoruz. Bizim yapmamız gereken 1 Ekim su yılının başında önce su bütçesi yapmak. Sonra su bütçesinde Ekim, Kasım, Aralık yaptığımız bütçeye göre yağışlar nasıl gidiyor. Bütçede açık verip vermediğimizi görmek. Bütçede açık verdiğimiz zaman da halkı gönüllü tasarrufa çağırmak." dedi.
"KURAKLIK YOKMUŞ GİBİ SU TÜKETMEYE DEVAM EDİYORUZ"
Çeşitli önlemler alınması gerektiğine de değinen Kadıoğlu, "Su bütçesi daha da açık vermeye devam ederse; yağmurlar yağacak diye tabii ki dua edeceğiz bir yandan bekleyeceğiz ama ya yağmazsa deyip su bütçesindeki bu açığı kapatmak için önlemler almamız gerekiyor. Gereksiz sulamaları, varsa havuzların doldurulması, yolların, meydanların yıkanması gibi şeylerden vazgeçmemiz gerekiyor belli bir süre. Biz bunu yapmıyoruz. Kuraklık var diyoruz ama kuraklık yokmuş gibi su tüketmeye devam ediyoruz. Meydanları, yolları yıkamaya devam ediyoruz bu tabii yanlış birşey. Şu anda yüzde 30 olan barajlardaki su seviyesini giderek artmasını bekliyoruz. Şu son günlerdeki yağan yağmurlar önümüzdeki günlerde de yağacak olan yağmurlar, yarından itibaren. Bunların tabii önce bir toprağı suya doyurması gerekiyor. Bir anda yağmurlar barajlara ulaşmıyor zaten bazı yanlış çarpık kentleşme var baraj havzalarında. Onlar maalesef eskiden yağan yağmur, barajın altına yağan yağmur baraja gidiyordu toprağa sızıyordu ya da yüzeysel akıştan baraja ulaşıyordu. Şu anda oradaki binalardan dolayı oraya havzaya yağan yağmur binalardaki çatılardan yollardan toplanıp kanalizasyona oradan denize gidiyor baraja da gitmiyor. Bu da tabii büyük bir sıkıntı oluşturuyor bizde" şeklinde konuştu.
"YÜZDE 30 GEÇMİŞE GÖRE DÜŞÜK AMA ARTMASINI BEKLİYORUZ"
Kadıoğlu, "İstanbul’un barajlardaki su seviyesi sadece baraj ile ilgili değil. İstanbul’daki barajların su seviyesi daha çok taşıma suyla ilişkili. Yani Istranca’dan Bolu’ya kadar bütün suları topluyoruz. Trakya’da çok fazla yağış görülmedi bu sene. Biraz Trakya’nın kuraklığı problem; ama zamanla bu kuraklığın azalacağını barajlardaki su seviyesini yükseleceğini bekliyoruz. Bunun yanında mutlaka kentlerde kuraklıkla mücadele planları yapmak, su bütçesi yapmak lazım. Su para kadar kıymetli diyoruz ama suyun bütçesi yok. Her sene su bütçesi yapıp bunu nereye suya harcayacağımız parayı nereye harcayacağımızı planlıyoruz, şu kadar yatırım, cari, şu kadar maaşlara gibi. Suyu da nereye harcayacağız ve kesemeyeceğiz nerede var nerede önce suyu kesebiliriz gibi tüm paydaşlarla oturup bunu konuşmamız lazım.Türkiye’de su yönetiminde suyla ilgili 40’tan fazla kurum kuruluş var. O yüzden bu kadar çok kurum kuruluş çok başlılık olunca suyu yönetmekte sıkıntı yaşıyoruz. Bunların azaltılması suyun havza bazında tekelden yönetilmesine artık girmemiz gerekiyor. Bir de bu bitkilerin köklerine, ağaçlara, parklara, yonga gibi ağaç yongası gibi malç yapmamız lazım ki buharlaşmayı azaltmamız gerekiyor. Bir de yağmur suyuyla kanalizasyon sularını ayırmamız lazım. Yağmur sularının rahmet olduğunu yağmurun afet olmayacak şekilde yollarımıza drenajlar kurmak su basma seviyelerini dere yataklarından yüksek tutmak gibi çok dünyanın yıllar önce yaptığı unuttuğu şeyleri bizim yürürlüğe koymamız gerekiyor artık. Su akıyor ama yolunu bulamıyor eskisi gibi bazı önden birşeyler almamız gerekiyor yani yüzde 30 geçmişe göre düşük ama ileri doğru artacağını bekliyoruz ama yine de kötü ihtimalleri düşünerek suyu doğru kullanmak yağmur yağarken bile suyu tasarruf etmek şeklinde vatandaşın bilinçlendirilmesi de çok önemli" dedi.