Pınar Gültekin davasında Cemal Metin Avcı ve kardeşi Mertcan Avcı için karar! İşte cezalar
Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in vahşice öldürülmesine ilişkin davada karar çıktı.
Muğla'da, üniversiteli Pınar Gültekin'i (27) boğduktan sonra varile koyup yakan tutuklu sanık Cemal Metin Avcı hakkında 'Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme' suçundan haksız tahrik hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı hakkında ise 'suç delilerini gizleme, değiştirme ve yok etme' suçunda 4 yıl hapis cezası verildi.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4'üncü Ceza Dairesi'nde yeniden görülen davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Duruşmaya, Pınar Gültekin'in annesi Şefika Gültekin, baba Sıddık Gültekin ile taraf avukatları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Cemal Metin Avcı ile kardeşi Mertcan Avcı ise SEGBİS aracılığıyla salona bağlandı. Anne Şefika Gültekin, psikolojisinin bozuk olduğunu belirterek duruşmadan ayrıldı. Mahkemeye heyeti tarafından son sözleri sorulan Sıddık Gültekin ise kızının diri diri yakıldığını belirterek, "Bu cani yalnızca kızımı değil, hepimizi yaktı. Yerel mahkeme Adli Tıp’ın verdiği, 30 tane kamu görevlisinin imzası olan raporu göz önünde bulundurmuyor ama nedense bir canavarın söylediği sözlere hep inandılar. En ağır ceza neyse onu almasını istiyoruz" dedi.
'İLK MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARI BİR HUKUK GARABETİDİR'
Duruşmada söz alan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, ilk mahkemenin gerekçeli kararında geçen, 'Avcı'nın, profesyonel sağlık personeli olmadığı gözetildiğinde, Gültekin'in boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebileceği' ifadesini eleştirdi. Epözdemir, söz konusu gerekçeli kararı 'hukuk garabeti' olarak niteleyerek, "O zaman bundan sonra her diri diri yakılma olayında, 'Bu kişi profesyonel sağlık personeli değil' diyerek hafifletici hükümlere gidilsin, böyle bir hukuk anlayışı mümkün olamaz. Bu kanunlar sadece profesyonel sağlık çalışanları için değil, tüm vatandaşlar için geçerli" dedi.
Epözdemir, Cemal Metin Avcı'nın içerisinde ateş yanan varili salondan evin bahçesine tek başına taşıdığını iddia ettiğini, ancak adli tıp raporuna göre elinde yanık olmadığını belirterek, "Öldürüyor, varile koyuyor, odun koyup benzin döküp, yakıyor, üzerine beton döküyor ve 162 kiloluk varili tek başına arabaya yükleyip, götürüp nehre atıyor. Böyle bir şey mümkün değil, yanma sırasında kardeşi Mertcan Avcı'nın da olay yerinde olduğunu HTS kayıtlarından biliyoruz, dosyada da mevcut. Cemal'e yardım etmemiş olması mümkün değil. Güya abisine varili soruyor ve Cemal Metin Avcı da işletmesindeki bozuk kokoreçleri getirip yaktığını söylüyor. Gidip çöpe atmak yerine kokoreçleri işletmeye oldukça uzak bir noktadaki bağ evinde yaktıklarına inanmamızı bekliyorlar. Ne bu, ayin mi? Kokoreç yakma ayini mi?" ifadelerini kullandı.
Epözdemir, hem Cemal Metin Avcı hem de kardeşi Mertcan Avcı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini istedi.
'OLAN BANA OLDU'
SEGBİS aracılığıyla savunması alınan Cemal Metin Avcı ise cinayeti planlayarak işlediği iddialarını reddederek, "Yayla evinin bahçe duvarı bile yok, ana yola sıfır bir yer. Planlasam burada mı işlerdim? Nasıl bir planlama yapmışım, ben de anlamadım. Ben birini planlayarak öldürecek olsam mobese kameralarının olduğu yerden neden bir şey alıp evime götüreyim? Planlamadığım buradan belli. Yaktığım sırada ise asla canlı değildi, boğdum, öldürdüm, asla nefes almıyordu. Cinnet denen şey hayatın bir gerçeği. Tabi ki pişmanım, keşke böyle bir şey olmasaydı. Çok pişmanım ama olan oldu, ancak olan bana oldu. Rezil oldum, hayatım bitti. Bana tecavüz edildiğini tüm Muğla öğrendi. Ben sanki caniymişim, vampirmişim gibi anlatılıyor. Böyle değil, bana şantaj yaptı, bana yaptığı şantajı başkalarına da yaptı. Eşimden ve işimden oldum. Bana öldürme olayında da kimse yardım etmedi. Keşifte de olayı tek başıma yaptığımı kanıtladım, varili tek başıma taşıdım" ifadelerini kullandı.
Cemal Metin Avcı'nın savunmasını yaptığı sırada kullandığı ifadeler nedeniyle mahkeme başkanı, "Kimseye kişisel olarak saldırıda bulunmadan savunmanı yap" diyerek uyardı.
SEGBİS aracılığıyla savunması alınan diğer sanık Mertcan Avcı ise olay tarihine dek 7 senedir İzmir'de öğrenci olduğunu ve Muğla'ya pandemi dolayısıyla gittiğini belirterek, "Abimin Pınar'la ilişkisinin olduğunu bile bilmiyordum. Bağ evi atık bir yer değil, sürekli gittiğimiz, özellikle benim haftada 3-4 kere gittiğim, bahçesinde arkadaşlarımla oturduğum bir yer. Benim cinayet olayından hiçbir şekilde haberim yoktu. Daha önce de o varilde çöp yakıldığı çok oldu. O yüzden varili görünce hiçbir şeyden şüphelenmedim. Ben daha önce yanık ceset kokusu mu duydum ki; kokoreçle ayırt edebileyim? 'Abim acaba ceset mi yakıyor, diye varilin içine mi bakacağım? Benim hiçbir şeyden haberim yoktu, beraatimi talep ediyorum" dedi.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI
İfadelerin alınmasının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Cemal Metin Avcı hakkında 'Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme' suçundan haksız tahrik hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı hakkında ise 'Suç delillerini gizleme, yok etme ve değiştirme' suçundan 4 yıl hapis cezası verildi.
Kaynak: DHA