Nilüfer Çayı dünyanın sayılı güzelliklerini tehdit ediyor
Bursa'da Uludağ'ın güney yamaçlarından doğup Bursa ovasını 172 kilometre kat ettikten sonra Marmara Denizi'ne dökülen Nilüfer Çayı'nın kirliliği artık sadece ovadaki tarım alanlarını değil, dünyanın sayılı güzelliklerinden Karacabey Longozu Arap gölü ve İmralı Adası'nı da tehdit ediyor.
Uludağ'ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı zehir saçıyor. Yılın belirli dönemlerinde balık ölümlerinin de yaşandığı çaydan alınan numune suyun görüntüsü petrolü andırıyor.
Bölge sakinleri 30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla aynı sıkıntının yaşandığını dile getirirken, her gelen yerel yöneticinin söz verdiğini ancak çözüm üretilemediğine dikkat çekiyor. Bursa'da tarım alanlarının sulanmasıyla ilgili önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı'nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri görülüyor.
Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı'nın suyu Bursa ve Karacabey Ovalarını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. 30 sene öncesi dereden su içtiklerini belirten bölge halkı bir zamanlar 15-20 kiloluk yayın balığı yakaladıkları derede artık kurbağaların bile yaşamadığını aktarıyor.
Sulama yaparken dere suyu yerine artezyen kuyu suyu kullandığını belirten Karacabey'in Çeşnigir Mahallesinden çiftçi Behçet Yüncü, "Balığı geçtik zaten kaplumbağa, kurbağa bile kalmadı derede. Biz burada tuttuğumuz balığın büyük bir bölümünü çaya geri salardık. Aşırı bir koku ve kirlilik var artezyen kuyusu kullanamayanlar var onlar dere suyu ile sulama yapıyor o da ne oluyor pazar tezgahlarında satılan ürünlere ve dolayısıyla bizlere geçiyor. Hiç bir türlü akarsuyu kullanamıyoruz. Bölge çiftçileri olarak mağduruz" dedi.
Her sabah Ekinli köyünden Karacabey ilçe merkezine işçi getirip götüren Ekrem Erep te her sabah köprüden geçerken işçilerle birlikte burunlarını tıkadıklarını belirtti. Çayın son 20 yılda maruz kaldığı fabrika atıkları sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Mümin Üner ise derenin havadan sıcak asfalt dökülen bir karayoluna benzediğini söyledi. Üner, "Dedelerimizin, babalarımızın Nilüfer Deresi dediği akarsuyu; atık su gideri gibi gösteriyorlar. Kimse bir şey yapmıyor, herkes olanlardan memnun. Sesimizi duyan, bir dokunan, bir dikkate alan olursa buranın temizlenmesi herkes için çok faydalı olacaktır" diye konuştu.