Musluk suyunu gerçekten içebilir miyiz?

ÖZEL HABERLER
Musluk suyunu gerçekten içebilir miyiz?
Türkiye'nin pek çok büyük kentinde halkın musluktan su içme gibi bir alışkanlığı hijyen gerekçesiyle yok. Kolaj: Haberglobal.com.tr

Çok uzun süredir ambalajlı sular tüketiyoruz. Sadece dışarıda değil evde de... Ancak gelişmiş pek çok ülkede insanlar musluk suyunu tüketebiliyor. İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu da İstanbulluların musluk suyu içebileceğini söyledi. Peki musluk suları gerçekten güvenilir mi?

İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu'nun yaptığı son açıklama oldukça dikkat çekiciydi. Mermutlu, yılda yaklaşık 25 bin numunede ve 96 farklı parametrede 300 bin analizin yapıldığını belirtti ve şebeke suyunu içerek vatandaşların musluklarından akan şebeke suyunu rahatlıkla içebileceğini aktardı. Ancak bir şartla...

 “Eğer vatandaşımızın deposu 6 ayda bir düzenli yıkanıyorsa, tesisatları yeniyse bizim suyumuzu rahatlıkla içebilirler... Biz şebekedeki kontrolleri sürekli yapıyoruz ama vatandaş da kendisine düşen taraftaki yükümlülüklerini yerine getirirse suyu rahatlıkla içebilir.”

Mermutlu borular eskimemişse ve kirlilik yaratmıyorsa musluk suyunun içilebileceğini dile getiriyor. Türkiye'deki alışkanlık içme suyunun satın alınması yönünde. Aynı zamanda evlerde arıtma sistemleri kullanan vatandaşların sayısı da az değil.

ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık, AB Bölgesi, Şili, Japonya, Malezya ve Güney Kore gibi bazı ülkelerde musluk suyu içilmeye müsait. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) yaptığı seyahat uyarılarında söz konusu ülkelerde musluktan rahatlıkla su içilebileceğini belirtiyor. CDC, Türkiye'yi ise bu konuda riskli olarak niteliyor.

Peki suyumuz ne durumda? Musluk suyuna güvenebilir miyiz? Hangi koşullarda güvenebiliriz? Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Derya Çamur, Haberglobal.com.tr okuyucuları için yanıtladı.

'BELEDİYENİN GÖREVİ'

Doç. Dr. Çamur, öncelikle “Ülkemizde topluma sağlıklı ve güvenli içme-kullanma suyunun ulaştırılması yasalarla yerel yönetimlere, yani belediyelere verilmiş bir görevdir” ifadelerini kullanıyor.

Suyun denetlenmesine ve vatandaşa en sağlıklı biçimde ulaştırılmasına dair görev dağılımını da açıklayan Doç. Dr. Çamur şöyle belirtiyor:

Belediyeler: Yerleşim yerleri için uygun nitelikte su kaynağının bulunması, suyun arıtılması, dezenfeksiyonunun yapılması (klorlanması), şehir şebeke sistemleri ile suyun kullanıcıya ulaştırılması.

Sağlık Bakanlığı: Belediyelerin kullanıcıya ulaştırdığı suyun kalite standartlarının belirlenmesi ve izlenmesi.

Bununla birlikte içme-kullanma suyunun kalite standartları ve bunun nasıl izleneceğinin İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’te (İTASHY) yer aldığını vurgulayan Doç. Dr. Çamur, belediyelerin bu standartlara uygunluğu sağlaması gerektiğini belirtti.

Peki toplum neden musluk suyu kullanmaktan kaçınıyor?

Doç. Dr. Derya Çamur'un cevabı çok net:

 “Bunun en büyük nedeni güvenli suyu temin etmekle görevli belediyelerin geçmişte toplumun güvenini sarsan, şeffaf olmayan tutum ve davranışlarıdır.”

'ACİL DURUMLAR, AFETLER VE...'

Doç. Dr. Derya Çamur, ambalajlı suların ancak acil durumlar, afet durumları ya da musluk suyuna erişim olmayan koşullarda içme-kullanma suyu olarak ilk tercih olması gerektiğini vurgularken belediyelere olan güvensizlik ve ambalajlı su üreticilerinin pazarlama stratejilerin tüketimi ambalajlı sulara yönlendirdiğinin altını çiziyor.

Ortalama bir hesaba* göre günde kişi başı 1.5 litre su tüketen ve 19 litrelik damacanayı kullanan 4 kişilik bir aile bir yılda yaklaşık 2 bin lira harcamakta, 47.6 kilo plastik tüketmekte ve 181.3 kilo karbon ayak izi bırakmakta.

Bina içi su yapıları hakkında ne yapmak gerek?

Ancak elbettte uzun zamandır vatandaşlar ekseriyetle musluk suyu tüketmeyi düşünmediği için, belediyenin getirdiği suyun binadan dağıtılması noktasında bina içi su yapıları tehlike arz ediyor. Doç. Dr. Derya Çamur, “Ülkemizde bina içi su yapıları konusu sahipsizdir” diyerek İSKİ Genel Müdürü Mermutlu'nun da dile getirdiği bu çarpıcı konunun altını çiziyor.

Belediyelere bu konuda iş düştüğünü aktaran Doç. Dr. Derya Çamur, “Belediye sınırları içerisindeki bina içi su depolarının envanteri çıkarılmalı, bunlar ruhsatlandırılmalı, depoların periyodik denetimi yapılmalıdır. Bina içi su deposu temizliği zorunlu hale getirilmelidir. Depo temizliğinin nasıl yapılacağına ilişkin standartlar belirlenmelidir” diyor ve aynı zamanda bu konuda toplumsal farkındalık oluşturulması gerektiğinin de altını çiziyor.

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr

Ek kaynaklar: researchgate.net, Sciencing, Numbeo, Ecowatch, CDC, Vox, Insider, BM

Kaynak: Web Özel

özel haberler