Mukbang akımı çılgınlığı

Yaşam Haberleri Sağlık Haberleri Sağlık
Mukbang akımı çılgınlığı

Uzakdoğu'dan başlayarak Türkiye'yi etkileyen mukbang akımı, bir kişinin kamera karşısında sürekli yemek yiyerek bunu izleyicilerle paylaşarak etkileşim almasına dayanıyor. Bu videoları izleyenler de yemek yeme seslerinden haz alarak daha çok yiyebiliyor. Uzmanlar, bu akımın çeşitli yeme bozukluklarına neden olabileceğini belirtiyor. Geçtiğimiz günlerde obezite nedeniyle bu akımın Türkiye'deki temsilcilerinden Efecan Kültür de hayatını kaybetmişti.

Son zamanlarda aşırı yeme yani mukbang akımı Uzakdoğu'dan sonra Türkiye'de de görülmeye başlandı. Bu akımda kişiler ASMR denilen sadece ses çıkartarak yemeklerini saatlerce kamera karşısında yiyerek sosyal medyada paylaşıyor. Sadece etkileşim alabilmek için önce kendilerini saatlerce aç bırakan sonrasında ise sağlıksız gıdalarla beslenen bu kişiler, zaman içerisinde obez oluyor hatta geçtiğimiz günlerde bu akıma Türkiye'den katılan Efecan Kültür de hayatını kaybetmişti. Bu videoları izleyen kişiler de yemek yeme hazzını tetikliyor ve bilinçli bir şekilde daha çok gıda tüketebiliyor. Dünya Obezite Atlası Raporu’na göre 2035 yılına kadar dünyanın yarısının obezite veya fazla kilo problemi yaşayacağı öngörülüyor.

Mukbang akımı çılgınlığı - Resim : 1
Bu akım ilk kez Uzakdoğu ülkelerinde görüldü.

AÇLIK DUYGUSU TETİKLENİYOR

Çok yemek yemenin kalp-damar hastalıkları, yüksek kolesterol, diyabet, hipertansiyon, kanser riski olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkardığını söyleyen Diyetisyen Gamze Şanlı Ak, "Videoyu çeken kişinin büyük miktarlarda yemek yediği videolar hem videoyu çeken kişiye, hem de bu şekilde etkileşime girdiği kişileri sağlık açısından olumsuz etkilemektedir. Özellikle fast food/tatlı paylaşımları iştahı açıp, psikolojik açlığa da sebep olabilmektedir. Araştırmalara göre yemek yeme videolarını izlemek, kişilerde açlık duygusunu tetikleyerek, vücudun ihtiyacı olmasa dahi yemek yemeye teşvik etmektedir. Hedonik açlık, enerji açığı olmaksızın zevk için yiyecek tüketimi olarak tanımlanmaktadır. Yemek hazırlama ve yemek yeme süreci içeren videolar, yemeğin sadece fotoğrafını görmeye kıyasla hedonik tüketimi daha fazla tetiklemektedir. Bununla beraber yeme bozukluklarını da beraberinde getirmektedir" dedi.

Bu videoların izleyici tarafından aynı zamanda yalnızlık giderme, eğlenceli içerik, yemek yeme seslerini (ASMR) rahatlatıcı bulma gibi nedenlerle yüksek izlenme rakamlarına ulaştığına değinen k, "Bu etkileşimi sağlamak isteyen video üreticileri, büyük miktarlarda yemek yedikleri için git gide kilo almakta, obezite ve beraberinde getirdiği hastalık riskleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar" şeklinde konuştu.

Mukbang akımı çılgınlığı - Resim : 2
Bu akım nedeniyle kişi çeşitli yeme bozuklukları yaşayabiliyor.

ETKİLEŞİM HASTALIĞI

 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medyada gençlerin popüler olabilmek için kendilerini zorlayıcı tehlikeli akımlar denediklerini belirtti. Kırık, bu akımda bireylerin aşırı yemek yeme yarışına girdiklerinin altını çizerek, "Sosyal medyanın insanları bu kadar etkilemesinin en büyük sebeplerinden biri, algoritmaların kullanıcıları sürekli içerik tüketmeye ve üretmeye yönlendirmesi. Beğeni, yorum ve izlenme sayıları, bireylerin kendilerini daha fazla içerik üretmeye mecbur hissetmesine yol açıyor. Bu döngü içinde kişiler, daha fazla etkileşim almak için içeriklerini daha ekstrem ve dikkat çekici hale getirmeye çalışıyor. Özellikle gençler, sosyal medya platformlarının sunduğu anlık tatmin duygusuna kapılarak uzun vadeli etkileri göz ardı edebiliyor" ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:

"Sosyal medya platformları psikolojik olarak bağımlılık yapıcı bir mekanizma üzerine kurulu. Paylaşılan içeriklere gelen olumlu geri dönüşler, beyinde dopamin salgılanmasını tetikleyerek kişiyi daha fazla paylaşım yapmaya teşvik ediyor.  Mukbang gibi akımlara katılan içerik üreticileri, takipçi kaybetme korkusuyla aşırı yemek yemeye devam ederek kendi sağlıklarını ikinci plana atabiliyor. Ailelerin çocuklarını dijital dünyanın risklerine karşı bilinçlendirmesi, eğitimcilerin ve yetkililerin bu konuda farkındalık yaratması gerekiyor."

sibel.gulersoyler@haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel