Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili üst düzey görevli 4 kişiye hapis cezası
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin ölümüyle ilgili 4 kişiye hapis cezası verildi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin ölümüyle ilgili 'görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla yargılanan dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal 1 yıl 1 ay, Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru 1 yıl 3 ay, Adana Jandarma Bölge Komutanı Emekli Korgeneral Ali Lapanta 1 yıl 6 ay ve Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu 1 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.
25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'ta düşen helikopterde bulunan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, İsmail Güneş ve helikopter pilotu Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili Kahramanmaraş 5'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Ali Lapanta, Ali Arıduru, Osman Birdal ve Mazlum Koçoğlu karar duruşmasında son kez hakim karşısına çıktı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, çocukları Furkan Yazıcıoğlu ve Mavuş Ocak ile avukatlar ve partililerin katıldığı duruşmaya sanıklar, bulundukları illerdeki adliyelerden SEGBİS sistemiyle katıldı.
Duruşmada mahkeme savcısı mütaalasını tekrar okuyarak sanıkların zincirleme suç kapsamında görevi kötüye kullanma suçundan ayrı ayrı 3.5 yıl hapis ile cezalandırılmasını talep etti. Ali Lapanta ve Ali Arıduru, bilirkişi raporu talep edip dönemin Başabakanlık Müsteşarı Efkan Ala ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Ölenlerin yakınlarının avukatları ise zaman aşımına 1 ay gibi bir zaman kaldığını, sanıkların amaçlarının bundan faydalanmak olduğunu ifade ederek talebin reddedilmesini talep etti. Hakim ise dosyanın geldiği aşama nedeniyle sanıkların taleplerini reddetti.
Daha sonra Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarından Kemal Yavuz, olayın örgütlü bir şekilde gerçekleştirildiğini ancak İsmail Güneş'in 112'yi aramasının tüm planları bozduğunu ifade ederek, bundan sonra örgütlü yapının arama kurtarma çalışmalarını akamete uğratmak için birtakım engellemeler yaptığını kaydetti. Sanıkların FETÖ'cü olduğunu iddia etmediklerini ancak FETÖ tarafından kullanıldığını, olay günü sanıkların arama kurtarma çalışmalarında hiçbir teknik destekte bulunmadığını, helikopterin düştüğü yerin bilinmesine rağmen ekiplerin 3 farklı noktaya yönlendirildiğini belirten Kemal Yavuz, sanıklara cezaların üst sınırdan verilmesini ve verilecek cezadan indirim yapılmamasını talep etti.
'GÖREVLERİNİ YAPSALAR 6 KİŞİ HAYATTA OLACAKTI'
Avukat Mustafa Selami Ekici de sanıkların en üst sınırdan cezalandırılıp indirim yapılmamasını talep ederek, "Ali Lapanta gereği gibi arama kurtarma çalışması yapsa Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler yaşıyor olacaktı ve biz de bugün burada olmayacaktık. Ali Arıduru helikopterin ruhsatlanması gibi görevlerini yapsaydı, Orhan Birdal görevini yapıp hava şartlarından dolayı helikopterin uçuşuna izin vermeseydi 6 kişi yaşayacaktı. Sanıklar görevlerini gereği gibi yapmadığı için 6 kişi hayatını kaybetti" dedi.
'KATİLLERİ Mİ SAVUNUYORSUN'
Daha sonra sanıkların savunmalarına geçildi. Ali Arıduru, Kemal Yavuz ve diğer avukatların iddialarının hakikatten uzak olduğunu, kendi kafalarında kurdukları bir senaryo olduğunu ve dinlerken kendisini polisiye roman okur gibi hissettiğini söyledi. Bunun üzerine duruşma salonunda tansiyon birden yükseldi ve Mustafa Selami Ekici "Biz burada senaryo mu yazıyoruz, sen öyle nasıl konuşuyorsun?" diye tepki gösterdi. Mahkeme hakimi Ekici'yi uyarınca salonda bulunanlardan ismi öğrenilemeyen bir kişi de hakime "Furkan Yaızıcıoğlu'nun avukatını dinlemiyorsun, onları dinliyorsun. Sen burada katilleri mi savunuyorsun" dedi. Bu sözler üzerine hakim "Sen nasıl konuşuyorsun" diyerek güvenliği çağırıp salonda bulunanları dışarı çıkarttıktan sonra duruşmaya ara verdi.
'ELT CİHAZININ ANTENİN KIRIK OLDUĞU ENKAZA ULAŞILINCA ORTAYA ÇIKTI'
Aranın ardından Ali Arıduru, savunmasına devam etti. Arıduru, ELT cihazının anteninin kırık olduğunun enkaza ulaşıldıktan sonra anlaşıldığını söyledi. İddianamede kendisinin ELT cihazının portatif anteninin olası bir kazada nasıl takılacağını uçuş öncesi yolculara anlatmamakla suçlandığını ifade eden Arıduru, hava araçlarındaki cihazların herkes tarafından sökülüp takılamayacağını, özel aparatlar gerektiğini, Sivil Havacılık Genel Müdürü'nün her uçuş öncesi yolculara böyle bir eğitim verme gibi görevi olmadığını ve böyle eğitimin de mümkün olmadığını söyledi. Ayrıca helikopter enkazını koruma görevinin de kendilerinde olmadığını ve bunun yasalarla kazanın olduğu yerlerin mülki amirlerine verildiğini belirten Ali Arıduru, kazayla ilgili gerekli tüm bilgi ve belgelerin de Başbakanlık Kriz Koordinasyon Merkezi'ne gönderildiğini ifade etti. Herhangi bir örgüt üyesi olmadığını da belirten Ali Arıduru, suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti.
'HUKUKİ DAYANAKTAN MESNETSİZ İDDİALAR'
Orhan Birdal da savunmasında mütalaanın haksız ve mesnetsiz olduğunu ve kabul etmediğini söyledi. Görerek şartlarda yapılan uçuşlarda sorumluluğun pilota ait olduğunu ifade eden Birdal, helikopterin uçuş yapacağı güzergahtaki meteorolojik bilgilerin pilot tarafından alınması gerektiğini söyledi. Helikopterin düştüğü haberi alınınca devletin tüm imkanları ile seferber olduğunu, Devlet Hava Meydanları olarak da kendilerinde ki her türlü bilgiyi Başbakanlık Kriz merkezi ile paylaşıldığını ifade eden Birdal, günde binlerce uçuşun yapıldığını ve 10 binin üzerinde personeli olduğu kurumun müdürünün suçlanamayacağını söyledi. Kendisi hakkındaki suçlamaların hukuki dayanaktan yoksun mesnetsiz iddialar olduğunu kaydeden Orhan Birdal, görevini layıkıyla yerine getirdiğini belirtip beraatini talep etti.
Mazlum Koçoğlu ise aramaları yönlendirme ve birliklere emir verme yetkisi olmadığını söyledi. Celile kayıtlarını değiştirmediğini, tahrif etmediğini, değiştirdiğine dair herhangi bir somut delil olmadığını ifade eden Koçoğlu, beraatini talep etti. Hakimin "Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ediyor musun?" sorusu üzerine Koçoğlu, Talep etmiyorum, çünkü suçsuzum" dedi.
Ali Lapanta da mütalaayı kabul etmediğini, enkazı bulma konusunda görevlendirilmediğini söyledi. Müşteki avukatlarının kendisi hakkındaki iddiaların komplo teorileri olduğunu belirten Lapanta, celile kayıtlarının değiştirildiğinden bilgisi dahi olmadığını söyledi. Ali Lapanta, görevi kötüye kullanma suçunu işlemediğini belirterek beraatini talep edip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını da kabul etmediğini söyledi.
Duruşma sonunda hakim, dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal'ı 1 yıl 1 ay, Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru'yu 1 yıl 3 ay, Adana Jandarma Bölge Komutanı Emekli Korgeneral Ali Lapanta'yı 1 yıl 6 ay ve Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu'yu 1 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı.
YAVUZ: 1 GÜN BİLE YATARI OLMAYAN CEZALAR
Kahramanmaraş 5'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın ardından Yazıcıoğlu ailesi avukatlarından Kemal Yavuz bir açıklama yaparak sanıklara verilen cezaları değerlendirdi. Cezaların yeterli olmadığını belirten Yavuz, şunları söyledi:
"Çünkü bizim gözümüzde bu olay, örgütlü bir yapı tarafından gerçekleştirilen bir suikasttır, planlı bir eylemdir. Bu eylemde amaç suç, Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının yok edilmesi olup, sonradan İsmail Güneş'in konuşmasıyla örgütlü yapı telaşa kapılıp suç delillerini yok etme ve delilleri karartma girişimine başlamış, kurtarmayı akamete uğratmış, en muhtemel yerin aranmasına engel olunmuştur. Bugün yargılamada söz edilen şahıslar arama kurtarma da ihmali olan, arama kurtarmaya yönelik kastı olduğu düşünülen şahıslardır. Bu suç, amaç suça hizmet eden onun delillerini ortadan kaldıran en azından enkaza ulaşılmasını önleyerek suç delillerinin yok olmasını sağlayan şüphelilerle ilgiliydi. Bu yapılan yargılamada verilen bu cezalar bize göre cüzi cezalardır, 1 gün bile yatarı olmayan cezalardır. Dolayısıyla bizim böyle bir cezaya kani olmamız, bununla adalet hissiyatımızın mutmain olması asla mümkün değildir."
'ZAMAN AŞIMI DOLMAK ÜZERE'
Yazıcıoğlu soruşturmasının her noktasından FETÖ çıktığını ifade eden Kemal Yavuz, "Bildiğiniz üzere bir de yargılamada zaman aşımı sorunumuz var. Bu, yargılamayı ciddi şekilde etkilemiş durumda. 12 yıllık zaman aşımı dolmak üzere Zaman aşımı dolmadan mahkemeler karar verecek, kararlar yazılıp taraflara tebliğ edilecek. İstinaf eden olursa istinafta geçen süre de bu sürenin içerisinde değerlendirildiği için zaman aşımı dolmak üzere. Biz bu bakımdan bu yetersiz cezalarla bile yetinmek durumunda kaldık. Acı verici, üzücü ama maalesef geldiğimiz nokta da parçalanmış davalarla yürüyen yargısal gerçeklikte budur" diye konuştu.
Kaynak: DHA