MHP lideri Bahçeli'den Danıştay'a tepki: FETÖ'cüleri göreve iade etmek cinayet değil midir?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında kritik açıklamalarda bulundu. Danıştay'ın mesleğe iade kararını sert dille eleştiren Bahçeli, "AYM ile Danıştay'ın bazı kararlarının devletimize zarar verdiği açıktır. Danıştay 5. Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir." dedi.
Son dakika haberine göre MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeminde iç politikadan İsrail saldırılarına, Danıştay kararından İliç'teki maden faciasına kadar pek çok konu başlığı yer alan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
İLİÇ'TEKİ MADEN FACİASI: MURAT KURUM NE HİKMETSE HEDEF TAHTASI HALİNE GETİRİLMİŞTİR
- İliç'teki işçilerimizin hayata döndürülmesi yegane ümidimizdir. Üzgün olsak da ümitsiz değiliz. Allah var gam yok. Bölgeye derhal intikal eden heyetimiz arama kurtarma faaliyetlerini duyarlılıkla yapmışlar, incelemelerini kayda geçirmişlerdir. 14 Şubat Çarşamba günü TBMM'nin devreye girmesini yerinde bulduk ve destekledik. Erzincan'daki kazanın tüm yönleriyle araştırılması amacıyla meclis araştırma komisyonunun kurulmasını isabetli bir karar olarak görüyoruz. Herkes eteğindeki taşı döksün de görelim, kim ne biliyorsa açıklasın da öğrenelim. Yöre insanımızı istismar eden kim veya kimler varsa muhakkak görüş ve düşüncelerine müracaat edilmelidir. Siyanür iddialarını ortaya atanlar, ispatla mükelleftir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının konuyla ilgili kamuoyuyla paylaştığı, toprak kayması sırasında akan malzemenin Fırat Nehri’ne ulaşmasının engellenmesi amacıyla Sabırlı Deresi’nin Fırat Nehrine ulaştığı menfezin kapaklarının kapatıldığına dair açıklama ortadayken, halen dedikodu üretmenin, halen kaygıları diri tutmanın ahlaken tutarlı bir yanı var mıdır? 9 canı, 9 hayatı kurtarma çalışmaları sürüyorken, kayan toprak kütlesinin içinde hangi ağır metallerin bulunduğuyla ilgili resmi ağızlardan bir açıklama yapılmadığını eleştirenlerin amacı bize göre üzüm yemek değil, bağcı dövmek için mevzi almaktır. Acılarımız üzerinde siyasi kapı açmaya heveslenmek vicdansızlıktır, pis bir fırsatçılıktır. Kayan toprak inşallah kaldırılacaktır, peki insanlığını kaybedenler eski hallerine nasıl döneceklerdir? Karşımızda çok ciddi bir sorun vardır. Dünyanın pek çok ülkesinde maden kazalarına şahit olunmuştur. İliç'te tehlikeli bir sızıntı şu ana kadar tespit edilmemiştir. Altın madenciliğinde en fazla kullanılan kimyasal siyanürdür. Elbette altın madenciliği yapan kuruluşların her türlü tedbiri almaları, beklenen bir önlemdir. Bilirkişi raporunun aceleye getirilmesi, bir başka tartışma konusudur. Yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulması akla en uygun seçenektir. Sayın Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. İliç’i konuşuyorken konunun Sayın Kurum’un bakanlık dönemine geçiş yapması, nihayetinde haksız ve hayasız eleştirilerin sökün etmesi sinsi bir propagandanın tedavülde olduğuna işaret etmiştir. İstanbul’da havlu atacaklarını şimdiden fark eden müflis zihniyetler Sayın Kurum’u yıpratmak için devreye girmişlerdir. Bir defa madenin yüklenici firmasına ÇED raporunu veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı değildir. Söz konusu bakanlık yalnızca çevresel etkileri değerlendirip denetlemektedir. Bunun yanında altın madeninin çevreye zarar verip vermediğini incelemektedir. Bahsi geçen altın madeni geçmişte defalarca denetlenmiş, 21 Haziran 2022 tarihinde de 20 metreküplük siyanür sızıntısı nedeniyle sorumlu görüldüğünden bu madeni işleten firmaya Çevre Kanunu’nda belirlenmiş en üst sınırdan para cezası verilmiştir. Dahası ilgili firmanın faaliyetleri geçici süreyle durdurulmuştur. Anlaşılacağı üzere, Sayın Murat Kurum görevini layıkıyla yapmıştır. Verilemeyecek bir hesabının olmadığı ortaya çıkmıştır. Altın madeni felaketinin sızısı yüreklerimizi titretiyorken, çok geçmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır. Menfur ve melun emel sahiplerinin çabaları boşuna, çırpınışları beyhudedir. Allah'ın izniyle Ankara altın çağına, İstanbul Murat'ına kavuşacaktır. İstismarın kazanımı, ihanetin sonu olmayacaktır. Bu zor günleri bertaraf edeceğiz. Yöre insanımıza geçmiş olsun. İlçemizin belini doğrultacağı günler yakındır. Bu sıkıntılı günler sabırla aşılacaktır.
ERDOĞAN'IN MISIR ZİYARETİ: DOĞRU, YARARLI, YERİNDE
- Dünya genelinde belirsizlikler endişe verici ölçüde artış halindedir. Farklı coğrafyalarda tezahür eden krizler, barış ve istikrarı tehdit etmektedir. Bölgesel ve küresel kutuplaşma, kaotik bir dünya tablosu resmetmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın BAE'de gerçekleştirdiği ziyaretler, özellikle Mısır ziyareti, tarihi niteliktedir. Biz bu ziyaretin çok doğru, yararlı ve yerinde olduğunu değerlendiriyoruz. Mısır ile asırlara dayanan köklü bir ortak geçmişimiz vardır. Türkiye ile Mısır'ın birbirine sırtını dönmesi, müşterek tarihin ruhuna terstir ve olumsuz faturası kabarık olacaktır.
"REFAH'A SALDIRMAK ÇILGINLIKTIR, SONU İSRAİL İÇİN FELAKETTİR"
- Refah'a saldırmak çılgınlıktır, sonu İsrail için felakettir. İsrail katliamlarına son vermelidir. Uluslararası toplum yalnızca kınamayla yetinmemelidir. Ramazan ayına girmeden kalıcı ateşkes sağlanmalıdır. 1967 sınırları temelinde Filistin kurulmadan, Orta Doğu'da barış ve huzur sadece hayalden ibaret kalacaktır.
"31 MART'TA TÜRKİYE'Yİ DEM'LEMEYE VE DEVİRMEYE ÇALIŞANLARA TÜRK MİLLETİ MÜSAADE ETMEYECEKTİR"
- Ya muhalefet değişecek, ya da millet bu muhalefetin defterini dürecektir. CHP Türk milleti ile sorunludur. CHP ile DEM iç içe geçmiştir. Özgür Bey'in irade ve siyasetinin şifreleri, DEM'in eline geçmiştir. 31 Mart'ta Türkiye'yi DEM'lemeye ve devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecektir. CHP, DEM'lenmek ile ekseninden kaymış, kayış koparmıştır. Malum yerel yönetimleri düştükleri zillet çukurundan çekip çıkarmanın zamanı yaklaşmıştır. Vakit Cumhur İttifakı'nda toplanıp kucaklaşma vaktidir. Mutlaka kazanacağız. Türk düşmanlarına karşı aynı çizgideyiz. Biriz, diriz, hep birlikte Türkiye'yiz. Çağrımız her insanımızı kardeş, aziz bilen Türkiye sevdalılarınadır. "Biz birlikte Türkiye'yiz" diyen herkes bizim öz kardeşimizdir.
DANIŞTAY'A TEPKİ: FETÖ'CÜLERİ GÖREVE İADE ETMEK CİNAYET DEĞİL MİDİR?
- Devlet demek hukuk demektir. Adalet ve hukukun tahribatı devletin zaafına yol açacaktır. Özellikle AYM ile Danıştay'ın bazı kararların devletimize zarar verdiği açıktır. Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, istihdamın gerilemesi için el ovuşturan, fiyat etiketlerini yukarı doğru güncelleyenlerden hukuken hesabı sorulmadan, sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? Danıştay 5.Daire’nin FETÖ’den ihraç edilen 387 hakim ve savcıyı tekrar mesleğe iade eden kararı çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır, hukuki bir temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında ankesörlü hatlarla haberleşen, mahrem imamlarla irtibatı olan, ByLock yazışmalarında adı geçen, terör örgütüne bağış yapan, hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan isimlerin olması nasıl izah edilecektir? Danıştay 5.Daire nereye hizmet etmektedir? Bu karar alınırken 5. Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı? FETÖ'cüleri göreve iade etmek cinayet değil midir? Danıştay 5. Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. 15 Temmuz'a tiyatro denilmesi alçaklığın dibidir. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Eğer yanılıp üstümüze gelen olursa, tavsiyem, boy ölçüsüne uygun kefen biçtirmesidir. Çünkü yatacağı yer sadece mezardır, hesabı da sadece yüce Allah'a verecektir. Kuyuya düşen yoktur, Yusuf suresine konu olacak bir şey yoktur.
FAHİŞ FİYAT ELEŞTİRİSİ
- Fiyat anarşistleri de FETÖ'cüdür, dükkanları evleri kapatılmalıdır.