Jülide Ateş'le 40'ın konuğu Fatih Erbakan

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Jülide Ateş'le 40 programına konuk oldu.

Haber Global ekranlarında yayınlanan Jülide Ateş'le 40 programının bu haftaki konuğu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan oldu.

Erbakan'ın açıklamalarından satır başları;

Necmettin Erbakan sizin için bir lider mi yoksa bir baba mı?

Tabii ki her şeyden önce baba. Bununla birlikte hoca dememiz de çok yerinde. Milli Görüş ideolojisini bizlere aşılamış, öğretmiş. Ahlaki olarak, manevi olarak gelişmemize vesile olmuş. Babamız bizim aynı zamanda liderimiz.

Fatih Erbakan şımarık bir çocuk muydu?

Çok zannetmiyorum. Hem etrafımızdan hem annemden babamdan öğrendiğim kadarıyla şımarık bir çocuk demek çok doğru olmaz. Bunda rahmetli annemle babamın adaletli davranmasının çok emeği var. Benim şımarmama yol açacak bir davranışları olmadı. Adaletli bir muameleyle hepimizi yetiştirdiler.

Evlilikten önce flörte karşı mısınız?

Tabii görücü usulu ile olan evliliklerin daha uzun ömürlü olduğunu etrafımızdan görüyoruz. Tabii ki bu hiç görmeden tanımadan bir evlilik olması anlamına gelmez. Meşru şartlar içinde birbirlerini tanımak için görüşebilirler. Bizimki de zaten böyle oldu. Rahmetli annem, eşimin babasının müşterisi. Orada tanışıyorlar annemle babası. Yine annem bir vesileyle eşimi de görüyor. Karşılaşıyorlar. Evlenme çağına geldiğimizde bana tavsiye etti. Biz de gittik görüştük ve arkasından da evlilik gerçekleşti.

Siyaset uğruna yaşam tarzınızı değiştirdiniz mi?

Elbette ki. Bu zaten zorunlu bir durum. Mesela rahmetli babam da kendisi süper marketten alışveriş yapmayı, giyim alışverişi yapmayı, arabasıyla gezmeyi seven birisiydi ancak bunların hepsine kısıtlama getirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bizde de şimdi fazla olmasa bile o noktaya doğru bir gidiş var.

Çok fazla müzikle haşir neşir değilim. Sinema filmlerine, kitaplara ilgim var. Müzikle öyle çok fazla yakınlığım yok maalesef. Türk sanat müziğini severim. Yeni çıkan pop şarkılarını dinlemişliğimiz de oluyor.

Lüks zevkler muhafazakar siyasetle örtüşüyor mu?

Benim hayatım boyunca aynı dönemde birden fazla arabam olmadı. Babam başbakanlık yapmış bir insan ve dünyanın birçok yerinden devlet başkanları dostları var. Türkiye'den de öyle. Onların da davet edileceği bir düğün. Dolayısıyla Osmanlı'nın bir mirası olan Çırağan Sarayı gene bizim düşüncemizle, çizgimizle uyumlu. Burada bir düğün yapıldı. Hep söylediğim, bir ailenin alnının teriyle kazandığı parayla çok da israfa kaçmadan, zekatını, sadakasını vererek kendi hayatını da konforlu bir şekilde yürütmesinin bir mahsuru yok. 

Fatih Erbakan Saadet Partisi'nin paralarını zimmetine geçirdi mi?

Böyle bir şeyin olma ihtimali yok. Biz kendilerine dedik ki "Ne kadar bilginiz, belgeniz, deliliniz varsa... Bir makbuz, bir şahit, 'Ben şu parayı Erbakan Hoca'ya vermiştim o da çocuğuna verdi' böyle bir şeyi getirin ve bunları ispatlarsanız biz ne kadarımız varsa verelim" Bunları 3 sene 4 sene dillerinde dolaştırdılar ve hiçbir şekilde aslı astarı çıkmadı. Hatta bir toplantıda efendim Kızılay'daki bir banka şubesinde şu kadar trilyon bizim adımıza ve partiden gelen para var denildi. Aynı toplantıda biz dedik ki, şu anda burada sizin tayin edeceğiniz 2 tane arkadaşla beraber o söylediğiniz şubeye gidelim, o arkadaşlarla beraber şube müdürüne soralım bizim buradaki mevduatımız ne kadar diye. Hiçbir aslı astarı olmadığı için bunun üzerine gidemediler. Bir de şunu söylemek isterim, rahmetli Erbakan Hocamız 2002'den, 2011'e kadar 3 tane seçimde Saadet Partisi'ni finanse etmiş, bunun yanında aylık 200 milyarlık giderden her yıl 2,5 milyonluk bir gideri finanse etmiş çünkü hazine yardımı almıyor Saadet Partisi... Üstüne de gene bu davanın borcu olan, kayıp trilyon davasından doğan 14 trilyonu da ödemiş ve kendinden bu kadar katkı sağlayan bir insan partisinden bir malı alıp da götürüp çoluğuna çocuğuna vermesi mümkün olmaz.

Kirasından faiz alınan bir binada siyaset yapmak Erbakan felsefesiyle örtüşür mü?

Kirasından faiz alınmıyor. Bize bu suçlamaları ileten Temel Karamollaoğlu Bey... Vekili avukat Furkan Kamalak açmış olduğu icra takibinde kendisi de alacağının yanında yasal faiz talebini de yapıyor. Belgesi de bende fotoğraf olarak var. Yani Temel Bey, bir alacağında icra takibinde avukatı Furkan Kamalak aracılığıyla faiz talebinde bulunmuş. Burada bunun belgesi de var. Bunun yanında şu var.  Böyle bir durumda bizim Lütfü Doğan hocamız Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış ve Milli Görüş hareketinin önde gelen isimlerinden Gümüşhane Milletvekilimiz, Lütfü Doğan hocamız, diyor ki, "Fıkhen bu şartlar altında faizsiz bir işlem yapmak mümkün olmadığı için bu faiz alındığı zaman bu faiz bir başka sizden alınmak istenen faize mahsup edilir" Mecburen alıyorsunuz, napacaksınız hukuki srüreç... Veya şu da var bankada bir para tutuyorsunuz. Yüklü bir para. Evde tutmanız mümkün değil. Bu parayı bankaya koydunuz. Şimdi banka size faiz işletiyor. Bana faiz işletme derseniz size faiz işletmiyor ama o faizi kendi alıyor. Ve o faizle daha çok faize yol açıyor. O yüzden Lütfü Doğan hocamız diyor ki o faizi siz alacaksınız bu faizi bir başka faizi sizden talep ettiklerinde oraya vereceksiniz. Alıp kendi yemenizde içmenizde kullanmayacaksınız. Bu böyle bir durum. Kaldı ki bu yaygarayı bildikleri halde koparttıkları ortada. Sonrasından kendilerinin de faiz talepleri olduğunu buradan belgesiyle ortaya koydum. Buradaki bu faizin İslam'a uygun şekilde kullanılması söz konusu. Alınıp da bunun başka bir yerde değerlendirilmesi asla söz konusu değil. 

AK Parti'den teklif alırsanız yanıtınız ne olur?

Burada bizim AK Parti'ye gidip katılmamız yerine Milli Görüş'ün hedeflerini gerçekleştirebilecek bir anlayışta buluşabilirsek, uzlaşabilirsek bir ittifak yapılabilir. Burada asıl mesele bizim şahsımızın bakan ya da milletvekili olması değil bizim hedeflerimize yürüyecek bir hükümet programının ortaya konulması, bir iktidar anlayışının ortaya konulması, bu noktada uzlaşılması önemli. Tabii biraz önce de "Saadet Partisi içinde mücadele edilmesi gerekir" diye Kemalettin Amcamız, Allah rahmet eylesin o da rahmetli oldu... Çok doğru söylüyor. Biz kendisiyle sık sık bunu istişare ettik. Söylediğini de yaptık. 2011'de Erbakan Hocamızın vefatı, 2018'de Yeniden Refah Partisi'nin kurulması. Tam 7 sene... Bunun da hemen hemen 5 senesi doğrudan doğruya partinin içinde aktif bir mücadeleyle geçti ama. Türkiye'de Siyasi Partiler Kanunu genel merkezlere padişahlık yetkileri veriyor. Dolayısıyla demin söylediğim gibi genel başkanı seçecek delegenin listesini siz genel merkez olarak kendiniz veriyorsunuz. Aynen bir davada karar verecek hakimi taraflardan bir tanesinin belirlemesi gibi. Sonuçta üyeler silindi, delegelikler düşürüldü, hile yapıldı ve muvaffak olunamadı. Dolayısıyla genel başkan adaylığına kadar son noktaya kadar içerde kalıp mücadeleye devam ettik. Arkasından Temel Bey ile bizzat son kongreden kendisinin genel başkan olduğu kongreden 3 gün önce perşembe günü görüşmemiz oldu. Bu görüşmede kendisi dedi ki, "Sizi genel idare kurulunda tek başınıza yazacağız. Genel başkan yardımcılığını da söz vermiyoruz" dedi.  "Bizim zaten genel başkan yardımcılığı diye bir ısrarımız yok. Peki hayırlısı olsun" dedik. Buna da itiraz etmedik. Pazar günü kongre geldi. Kongrede listede biz genel idare kurulunda yokuz. E şimdi bir genel idare kurulu üyesi olarak bile birlikte çalışmak istediğiniz insana listede yer vermezseniz bu ne kadar samimi bir yaklaşım olur, o partide durup ne kadar faydalı olabilirsiniz? Biz hep söylüyoruz biz Saadet Partisi'nden atılmadık biz Saadet Partisi'nden dışarı atıldık. Bu gerçeğin özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum. 

Fatih Erbakan Adnan Oktar'ın müridi oldu mu?

Yok olmadık tabii. Zaten Milli Görüş davasının eri olan Erbakan Hocamızın yanında yetişen bir insanın böyle bir müridliğe ihtiyacı olmaz. Yazdığı kitaplarla ilgili İslam itikadına uygun kitaplar, iman hakikatleri var, yaradılış mucizeleri var, evrim teorisine karşı bilimsel çalışmaları var. Özellikle siyonizm ve masonlukla ilgili büyük İsrail planlarıyla ilgili kitaplar. Bunlar rahmetli Erbakan Hocamızın masasında dururdu, gelen heyetlere bunları örnek gösterirdi. Hatta canlı yayında Ali Kırca Bey ile yaptığı 15 sene önce bir canlı yayında orada bu kitaptan alıntılar yaptı. Gençlere de bu kitapların okumasını bizzat Erbakan Hoca tavsiye ederdi. Milli Gazete'de de Adnan Oktar'ın çalışmalarına ayrılmış özel bir sayfa vardı. Şimdi bu çalışmalar, burada ortaya konulan bilimsel gerçekler İslama uygun, ilime uygun ve faydalı şeyler. Ancak 2017'den 2018'den sonra tabii ki tasvip edemeyeceğimiz bir noktaya gelindi. Bir defa görüntü olarak, programların görüntüsü olarak tasvip edilemeyeceği gibi itikadi olarak da sıkıntılar var. Ne diyor, efendim masonlar benim kardeşimdir. İsrail'deki devlet adamları benim kardeşimdir. Masonluk derecesi aldı. Masonluk kardeşliği ünvanı aldı. "İslam'da başörtüsü yoktur" "Sadece dekolte kısmını hanımlar kapatsalar yeter" E şimdi bunlar tabii ki kabul edilecek şeyler değil. O noktadan sonra zaten bir ilişkimiz de kalmadı.

677 sayılı tekke ve zaviyelerin kapatılması yasasını kaldırır mısınız?

Doktor yarımı insanı nasıl canından ederse asli işlevinden sapan bu gibi yapılar da hem toplumun başına dert olabiliyor hem devletin başına dert olabiliyor. Bunun kötü yanı dinin bir yapı olarak bunlar olunca kuruların yanında yaşların da yanmasına vesile oluyor. Dini inancı bütün insanları da töhmet altında bırakıyor. Bir kısmında bir holdingleşme ve iktidara entegre olma durumunu maalesef görüyoruz. Biz bir yerde şahit olduk, "400 metrekare inşaat iznimiz varken belediye başkanı bize 2000 metrekare inşaat izni verdi. Külliyemizi yaptık" Hemen sonrasında da seçim vardı. O ziyaretten sonra dedim ki yanımdakilere bu hocamızın bu iktidarın aleyhinde bir oy vermesi mümkün mü? Birçok faydalar sağlıyorlar, ihaleler alıyorlar.

Yeniden Refah Partisi son padişah Vahdettin'in mezarını Türkiye'ye getirmek istiyor mu?

Rahmetli Erbakan Hocamız Avrupa'da akademik çalışmalarını yaparken ve sonrasında Gümüş Motor'un kurulmasıyla ilgili orada birtakım temaslarda bulunmak için gittiğinde orada motor fabrikası sahibi olan bir kimse kendisine yemek veriyor. Orada bir soru geliyor.  Diyorlar ki, "Sayın Erbakan, biz burada hep konuşuyoruz düşünüyoruz bir şeye bir türlü anlam veremiyoruz. Bizim burada papalık var. Papa, Hristiyan aleminin lideri. Papayı sınır dışı etseler burada 30 tane Avrupa'daki ülke biz onu burada yaşatalım diye sıraya girerler. E sizin padişahınız gemiyle sınır dışı ediliyor ve Avrupa'da son derece zor şartlar altında vefat ediyor. Biz bunu anlamıyoruz." Milli Görüş olarak söyledik, geçmişimizi, aslımızı inkar ederek bir yere varamayız. Kendi değerimizden kaybederiz. Elbetteki bütün padişahlarımızın da kabrinin burada olması gayet güzel olur. Sultan Vahdettin de dediğim gibi hizmette bulunmuş Kurtuluş Savaşı'nın başlatılmasında büyük rol oynamış ve en son da orayı terk ederken hazineden en ufak bir şey almamış, kendi şahsi eşyalarından bile mücevher altın gibi kıymetli eşyalar almadığı için zaten Avrupa'da son derece zor şartlar altında yaşamış. Bu bile kendisinin karakterini ahlakını gösteren bir durum.

Atatürk devrimlerine karşı mısınız?

Hilafetin geri gelmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin idare şekli bellidir. Aradan 100 sene geçmiştir. Bu idare şekliyle faydalı işler yapılabilmektedir. Atatürk, ağır sanayi hamlesini Türkiye'de gerçekleştiren ilk insandır. Bu Milli Selamet Partisi'nin yaptığı ağır sanayi hamlesine benziyor. Bizim Atatürk ile herhangi bir sorunumuz yok. Atatürk yerli ve milli bir lider. Türkiye'nin kalkınması için mücadele etmiş. Askeri dehasıyla da hayırla yad ettiğimiz bir insan.

Babanız Erbakan'ın Ecevit ile kurduğu koalisyon yanlış mıydı?

Yanlış değildi, çok faydalıydı. Erbakan Hoca'nın Ecevit ile yaptığı koalisyon Türkiye'ye çağ atlattı. Orada Kıbrıs Harekatı gerçekleştirildi. 5 bin kuran kursu, 600 imamhatip okulu açıldı ve aynı zamanda İncirlik Üssü kapatıldı. Milli Görüş hareketi ile inançlı, imanlı insanlar devlet yönetiminde adeta akredite oldular. Bugün burada yapılan birliktelik ne? Saadet Partisi 2 milletvekilliği almak için CHP'ye fazladan 7 milletvekili kazandırdı. Ve o 7 tane milletvekilinden bir tanesi de Elazığ'da CHP'nin 40 senedir milletvekili çıkaramadığı bir yerde. O 2 milletvekilinden bir tanesi de zaten sonradan ayrılıyor. 

İstanbul Sözleşmesi'ne neden karşısınız?

İstanbul Sözleşmesi dayanmış olduğu paradigma nedeniyle sıkıntılı bir sözleşmedir. Nedir o paradigma? Toplumsal cinsiyet paradigması. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin en yaygın olduğu ülkeler İskandinav ülkeleri. Avrupa'da kadına en yüksek şiddet oranı Danimarka, Finlandiya ve İsveç'te gerçekleşiyor. Uluslararası Af Örgütü'nün araştırması. Dünyada en çok tecavüz 50 bin tecavüzle Finlandiya'da gerçekleşiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği tecavüzü, şiddeti engellese orada engellerdi. 

Oyunuz Saadet Partisi'nden fazla mı?

Onu tabi sandıkta göreceğiz artık. Bizim üyelerimizin sayısı şu anda 200 bini geçti. Bu formları Yargıtay'ın sistemine girmekle meşgulüz. Bu üyelerimizin yüzde 60'ı AK Parti'den üyeliğini sildirip gelenler. En çok üyeyi AK Parti'den alan bir partiyiz biz. 

28 Şubat darbesini kim planladı? Kimin işine yaradı?

Dış güçler planladı. Rahmetli Erbakan Hocamız dış güçlerle ilgili şunu söyledi; Amerika'nın Dışişleri Bakanlığı'nın 9. katında Amerikan Başkanı'nın Yahudi Ulusal Güvenlik Danışmanı'na verdiği görev üzerine bu ulusal güvenlik danışmanının da katıldığı 9. katındaki toplantıda kararlar alındı. Türkiye'de hükümetin düşürülmesiyle ilgili kararlar alındı. Bu kriptolu mesaj bizim elimize geçti. Canlı yayında Erbakan Hocamız bunu gösterdi. Buradaki ilginç taraf şu dedi; 28 Şubat milli güvenlik kurulunda askeri kanadın bizim önümüze koyduğu maddelerle 9. kattaki toplantının kararları birebir aynı. Bu maddeler dışarda alınmış kararlar. Neden oldu bu? Neden olduğu çok basit, 54. Hükümet denk bütçe yaptı. Bu dışarıdan borç almamak demek. Bu her sene borç faizi ödememek demek. Borç faizi ödemezseniz dış güçlere haraç ödemeyeceğim demektir. Bir diğer sebep D-8'in kurulması. D-8 demek 100 sene sonra yeniden İslam aleminin Türkiye'nin öncülüğünde siyasi, ekonomik olarak biraraya gelmesi demek. Büyük ortadoğu projesinin tamamen ortadan kalkması demek. İran ve Irak'a olan ambargoyu deldi. Bu attığı adımlar bizzat Amerikan Büyükelçisinin rahmetli Erbakan Hocamız Başbakan olduğunda hayırlı olsun ziyaretine geldiğinde sakın bunları yapmayın dediği adımlar. 

AK Parti, Necmettin Erbakan'ın projelerini mi hayata geçiriyor?

Bazı projeler Erbakan Hocamız tarafından bizzat haritanın üzerine konulup yıllar önce gösterilmiş projeler, bu doğru. Resmi olarak bu projeler yapılırken, "Geçenden 12 dolar geçmeyenden 30 dolar alınacak şekilde yapılsın" dememişti Erbakan Hocamız. İkincisi AK Parti hükümeti bugün senede 30 milyar dolar borç faizi ödüyor. Ankara-Konya hızlı tren hattının proje maliyeti 500 milyon dolar. Her sene 60  Ankara-Konya hızlı tren hattı proje maliyeti parasını faize veriyor. Hocamız böyle bir Türkiye'yi de görmeyi hayal etmemişti. 

Kayıp trilyon davası nedeniyle ailenizde maddi zorluk çekildi mi?

Bu meblağ çok büyük bir meblağ. Erbakan Hocamızın kendi oturduğu şahsi konutu bile teminat verildi. Oraya bilirkişi heyetleri geldiler, inceleme yaptılar. Erbakan Hocamızın yatak odasına kadar girdiler. Burada tabi üzücü husus, Abdullah Bey'in ve AK Parti'nin bugün içinde olan birçok insanın da yargılandığı bir dava olmasına rağmen, bunun gerçek olmadığını 28 Şubat'ın haksız bir ürünü olduğun bilmelerine rağmen bu konuda gereken adımları maalesef atmadılar. Nedir gereken adım; "Ya hocam en azından bunun faizini almayalım." Diğer taraftan İstanbul'daki bir holdingin bundan 10-15 sene önce 900 trilyon faiz borcunu sildiler. Amerikan Cargill şirketine özel vergi muafiyeti getirdiler. 

Kaynak: Haber Global TV

fatih erbakan Jülide Ateş