İzmir'de Rıza Bey Apartmanı'nın bilirkişi raporu ihmalleri gözler önüne serdi
İzmir'de yıkıma neden olan 6.6 büyüklüğündeki depremde, 37 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, davanın görüleceği İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
Ege Denizi’nde, 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6.6'lık depremde, İzmir’in Bayraklı ilçesinde 37 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı'na ilişkin savcılığın talebi üzerine hazırlanan bilirkişi raporu, davanın görüleceği İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Dokuz Eylül ve İstanbul Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden oluşan 7 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, projedeki beton malzemesi basınç dayanımının 20 megapascal olarak belirlendiği, buna karşılık binadan alınan karot örnekleri üzerinde yapılan ölçümlerde beton basınç dayanımının 8.27 megapascal olduğu sonucuna varıldığı belirtildi. Raporda, binanın yatay yük taşıma kapasitesinin, beton basınç dayanımının projede belirtilenden çok az olması nedeniyle azaldığının altı çizildi.
Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi ve Yapı Laboratuvarı'nca 25 Nisan 2012 tarihinde hazırlanan 'Bina Deprem Riski Değerlendirme Raporu'nda, 2005'te meydana gelen deprem sonrasında binadaki kolon-kiriş bağlantı noktalarında çatlakların oluştuğu ve bu bölgelerin epoksi ile tamir edildiği belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:
"Ancak Bayraklı Belediyesi'nden alınan yapı arşiv dosyasında söz konusu epoksi enjeksiyon ile taşıyıcı sistem tamiratına yönelik herhangi bir proje, doküman veya yapı ruhsatına rastlanmadığı, bu esaslı tamirat işleminin heyet tarafından enkazda yapılan inceleme ve tespitlerde de görüldüğü, belediye tarafından da tespit edilen bu izinsiz esaslı tadilatla ilgili herhangi bir idari işleme dair kayıt olmadığı tespit edilmiştir. Belirlemeler ışığında Rıza Bey Apartmanı binasının projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlik nedeniyle yıkılmış olduğu görüşüne varılmıştır. Ayrıca yapının daha önce deprem nedeni ile hasar aldığı, bu hasardan sonra projesiz, izinsiz ve kontrolsüz bir tamirat işlemi geçirdiği tespit edildiğinden, bu işlemin de yapının tamamen yıkılmasında etkisi olabileceği değerlendirilmektedir."
İDARİ MERCİLER DE DAHİL BİRÇOK KİŞİ SORUMLU TUTULDU
Raporda, binanın tamamen yıkılmasında sorumlu olan kişiler ise şöyle ifade edildi:
"Binanın statik hesabında, etriye ve bina yer değiştirme hesaplarının Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik 1975 hükümlerine uygun yapılmaması nedeniyle statik proje müellifi ve statik-betonarme projeye onay veren merciler, mevcut beton mukavemetinin statik projede öngörülen beton sınıfını sağlamaması nedeni ile bina fenni mesulünün, sürveyanının ve bina müteahhidinin, yapının taşıyıcı sistem elemanlarında epoksi enjeksiyon ile projesiz, izinsiz ve kontrolsüz bir tamirat işlemi tespiti nedeniyle bu tamiratı yapan ve yaptıranların, söz konusu esaslı tadilatın yapıldığı sonradan kayıt altına alınmasına rağmen, bu konuda idari işlem tesis edilmediğinden ilgili idari mercilerin sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır."
Binanın, yapıldığı dönemdeki mesleki bilgi ve tecrübe düzeyini yansıtan bir tasarıma sahip olduğunun belirtildiği raporda, "Ancak bugünkü imkanlarla değerlendirildiğinde, 1975 Deprem Yönetmeliği'nin öngördüğü 'güvenlik düzeyini' sağlayamadığı anlaşılmıştır" denildi. Ayrıca, projede belirtilen çatı sistemi ile binaya ait uydu görüntülerinin birbirleriyle uyumlu olmadığı da raporda belirtildi.
Kaynak: DHA