'İzmir'de henüz kuraklık görmedik fakat az kaldı'

İzmir

İzmir'deki barajların doluluk oranı yüzde 50'nin altına düştü. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Henüz kuraklık görmedik fakat az kaldı" dedi

Türkiye'nin dört bir yanındaki barajlardaki su seviyelerinin azalmasıyla susuzluk alarmı verilmeye başladı. Geçen yıla oranla yağışların düşmesi ve su kullanımının artması, 2021 yazında kuraklık yaşanabileceği yönündeki tahminleri beraberinde getirdi. İzmir'de de barajlardaki su seviyeleri oldukça azaldı. Geçen yıl aralık ayında Tahtalı Barajı'ndaki su doluluk oranı, yüzde 66'yken, bu sene yüzde 37'ye düştü. Ürkmez Barajı'ndaki oran yüzde 58'den 43'e düşerken, Güzelhisar Barajı'nda ise doluluk yüzde 63'ten 46'ya düştü.

Henüz kuraklığın görülmediğini fakat 2022 yılında beklendiğini söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Bu yıl yağışlarda yüzde 20 azalma var. Barajlarımızın biraz boşalması doğal. Barajların hepsindeki doluluk, yüzde 50'nin altında. İzmir için şu an bir tehlike yok. Fakat 2022, 2023 yıllarında kuraklık olabilir. İzmir, suyunun yüzde 40'ını Manisa'nın kuyularından alıyor. Ciddi bir kuraklık döneminde Manisa bize suyunu vermeyecektir. 1992'deki kuraklıkta Denizli'de, Muğla'da köyler arasında sorunlar çıktı. Biz daha kuraklık görmedik. Son 20 yıl muhteşem geçti. Sadece 2008, 2013 ve 2017'de kuraklık gördük. Artık 2022, 2023’te ciddi anlamda kurak bir dönem bekliyoruz. Şimdiden planlar yapılması lazım. Önce yeraltı barajları yapılmalı. 6'ncı yüzyılda İstanbul'da sarnıçlar vardı, şimdi de yapılmalı. Henüz kuraklık görmedik fakat az kaldı" dedi.

Son 20 yılın su ihtiyacı açısından oldukça iyi geçtiğini fakat aşırı nüfus artışı nedeniyle suyun tükenmeye başladığını aktaran Prof. Dr. Yaşar, "2008 yılında yüzde 5'leri gördük. Çok daha kurak dönemleri gördük. Şu anda küresel ısınmanın pik yaptığı son 20 yılda, yağışlarda da pik yaptık. Çok ciddi yağış artışı oldu. Çünkü küresel ısınma demek, küresel yağış artışı demektir. Her bir derece sıcaklık artışında yağış da artar. Ama bizim nüfusumuz öylesine patladı ki. 1960'lı yıllarda 27 milyon olan Türkiye nüfusu şu an 85-90 milyon, 3 katı artmış. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya nüfusu her 45 yılda bir yüzde 100 artıyor. Ama ülkemizde yüzde 300 artıyor. İzmir o yıllarda 1 milyonken 4,5 milyon olmuş. İstanbul da aynı şekilde. Bu nüfusa bu sistemle su dayanmaz" diye konuştu.

'YERALTI KUYULARI YAPILMALI'

Susuzluk tehlikesine karşı alınması gereken önlemlerden bahseden Prof. Dr. Yaşar, "Bizim bilimsel kuraklığın hakkından gelmemiz lazım. Küresel ısınma bahanelerini bırakmamız lazım. Suyumuzu çok dikkatli kullanacağız. Yağmur ve kanalizasyon suları 2-3 yıldır temizlenmeye ve ayrılmaya başlandı. Ama biz ayrılan temiz yağmur sularını denize değil, mutlaka barajlara ya da göletlere vermeliyiz. Arıtma tesisindeki suları mutlaka tarıma kazandırmalıyız. Biz su fakiriyiz ama asıl sorunumuz su yönetimi. Çok başlılık var. 1992 kuraklığında Amerika, rezervuarlarını 1,5 litre küçülttü. Bu çok büyük bir rakam. Bir evde günde 10 kere sifonu çektiğinizde 15 litre yapar. Yeraltı sularını bir an önce kontrol altına almamız lazım. Asıl kuraklık dönemlerinde tek başvurabileceğimiz yer yeraltı sularıdır. Yeraltı kuyuları yapılmalıdır" diye konuştu.

 

Kaynak: DHA

Prof. Dr. Doğan Yaşar