İstanbul'da binalar neden çöküyor? 'Deprem yokmuş gibi...'

İstanbul'da binalar neden çöküyor? 'Deprem yokmuş gibi...'

İstanbul'da yıllardır var olan, Mayıs 2021'de çöken Hilal Apartmanı'yla da iyice alevlenen yapı stoğu tartışması, Küçükçekmece'deki bir inşaat alanının istinat duvarı ve yakınındaki bir üniversite binasının çöktüğü olayla yine gündeme geldi. Peki sorun ne boyutta? İstanbul'da ipin ucu nerede kaçtı?

Tarihler 6 Mayıs 2021'i gösterirken Zeytinburnu Sümer Mahallesi'nde yer alan beş katlı Hilal Apartmanı, çökmüş ve gözler enkaz yerine çevrilmişti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, enkazda incelemeler yaparken, yıkılan binanın ruhsatsız olduğunun altını çizerken şu ifadeleri kullanmıştı:

“İstanbul’un çare bulmak zorunda olduğumuz en kritik meselesi ... 200 bine yakın riskli yapının bir şekilde dönüştürülmesi.”

Bu olayın hemen ardından 14 Mayıs'ta Şişli'de üç bina, 18 Mayıs'ta ise Fatih'te 50 yıllık bir bina çökme riski ile boşaltıldı. Aslında bu olaylardan önce de yıllardır var olan zayıf yapı stoğu problemini yeniden gündeme getiren olay ise yaklaşık bir buçuk sene sonra Küçükçekmece'de meydana geldi. Bir inşaat alanında istinat duvarı çökerken alanının yanında bulunan özel üniversite binasında da çökme meydana geldi.

"İstanbul değişimi nasıl başaracak", "Riskler neler" ve "İpin ucu nerede kaçtı" gibi sorular akıllarda yer ediyor...

İstanbul'da binalar neden çöküyor? 'Deprem yokmuş gibi...' - Resim : 1

Zeytinburnu'nda çöken 5 katlı Hilal Apartmanı... Fotoğraf: AA

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen ve Mimar Emir Atakan Yılmaz, Haberglobal.com.tr okurları için yanıtladı.

Köymen, İstanbul'da yaşayan hatta İstanbul'un ekonomik etkisiyle Türkiye'de yaşayan herkesin bir numaralı sorunu olarak bu soruna dikkat çekiyor:

“Afetler karşısında yapı stoğu bir an önce elden geçirilmeli. Güçlendirilmesi gereken yapıların güçlendirilmesi, güçlendirme yapılamayacaksa bu yapıların yıkılması en önemli gündem olmalı.”

İstanbul'da binalar neden çöküyor? 'Deprem yokmuş gibi...' - Resim : 2

'BU HASTALIKLA İLGİLENMEMİZ GEREKİYOR'

Mimar Yılmaz ise “Düşünün ki gençsiniz, güzelsiniz, çıkıp arkadaşlarınızla eğlenmek istiyorsunuz ancak sizi yatağa bağlayacak ciddi bir hastalığın da eşiğindesiniz. İstanbul'un durumu da bu. Durup bu hastalığımızla ilgilenmemiz gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.

“İstanbul için deprem güvenliğinden öncelikli bir konunun olduğunu düşünmüyorum” şeklinde devam eden Yılmaz, “İstanbul'a daha ciddi kaynak ve yetkiler verilmesi gerek” diyor.

Peki nerede yanlış yapıldı? Bu sorunun uzunca bir cevabı olduğu aşikar. İstanbul neredeyse yarım asırdır çarpık yapılaşma ile yoğun bir biçimde yüz yüze kalmış durumda. 1980'de 2.8 milyon olan nüfus, 1985'te 5.5 milyona çıkarken bu tazyikli akışın normal sonuçlar doğurması da beklenemez.

'ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL'

Köymen, “İstanbul'da plansız ve kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu bir dönem var, özellikle 80'li yıllarda” derken zayıf yapı stoğunun imar aflarıyla sürekli olarak yasallaştırıldığını da vurguluyor. 2005'te ve son olarak 2018'de getirilen imar aflarını doğru bulmadığını söyleyen Köymen, kırılma noktalarını imar afları olarak işaret ediyor.

70'lerde İstanbul'a gelen kesimin sermayesiz tarım işçileri olduğunun altını çizen Mimar Yılmaz ise o dönem konut üretilmiş olsa dahi bunları alabilecek gücünün olmadığını vurguluyor.

İstanbul'da binalar neden çöküyor? 'Deprem yokmuş gibi...' - Resim : 3

'DEPREM ÜLKESİ OLMASAYDIK...'

Bunun siyasi beklentilerin de etkisiyle gecekondu kavramını oluşturduğuna dikkat çeken Emir Atakan Yılmaz, “Deprem ülkesi olmasaydık imar affı çözümü başarılı olabilirdi ancak deprem bölgesinde, böyle plansız ve denetlenmemiş betonarme yapılar bir süre konut görevi, sonrasında da maalesef tabut görevi görürler diyor.

Fakat Köymen “Bu noktada '99 yılı öncesi yapılan bütün yapılar sağlam değildir' gibi bir söz söylemek mümkün değil” diyor: “Önemli olan bir mimarlık-mühendislik hizmeti almış yapıların olması, ikincisi de kullanım sürecinde taşıyıcı sistemi olumsuz etkileyebilecek yanlışlıkların olmaması.”

'AZMAN BİR KENT OLDU İSTANBUL'

“Yeni binada da bilinçsizce kesilen bir kolon çökmesine neden olabilir. Dere yataklarının olduğu alanlarda, toprak kaymasına açık alanlarda binanın yaşı ne olursa olsun bu tür riskler mevcut” ifadelerini kullanan Köymen, "Çok azman bir kent oldu İstanbul” diyor.

“Hâlâ nüfusu artıracak çalışmaların yapılıyor olması büyük sıkıntı" ifadelerini kullanan Yılmaz, Kanal İstanbul projesinin de yeni nüfus artışına sebep olabileceğini söylüyor. Yılmaz, 99 Depremi'nden önce kullanılan yönetmelik için “Deprem hiç yokmuş gibi hazırlanmış” diyor.

Yılmaz sözlerine şöyle devam ediyor: “Depremden sonra yönetmelik ivedilikle değiştirildi. Örneğin nervürlü demir kullanılmıyordu, şimdikine göre çok daha düşük sınıflı betonlar yeterli görülüyordu. Dahası betonarme ve zemin imalatlarının denetim mekanizması yoktu. Mevcut 6306 sayılı kanun ise problemlerin sadece ufak bir kısmını çözüyor... Tüm imar artışları depremle mücadeleye odaklanmalı.”

*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı Haberglobal.com.tr'de Metin Aktaşoğlu imzasıyla yayınlanan "Binalar neden art arda çökmeye başladı? 'Deprem hiç yokmuş gibi...'" başlıklı makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel