İklim krizinin yangınlar üzerindeki etkisi ne ve bundan sonra ne yapılabilir?
Aşırı sıcak hava dalgaları, seller, orman yangınları gibi doğal afetler her geçen gün şiddetlenerek artıyor. Bu felaketlerin yaklaştığından ne kadar haberdardık? Felaketlerin yaşanmaması için ne yaptık?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ender gördüğü bir şekilde orman yangınları ile mücadele etmeye çalışıyor. Böylesi bir afeti öngörmek zor olsa da kimi uzmanlar yıllardır gelecekte doğal afetler ile mücadele etmenin zor olacağını söylüyorlardı.
Peki göz göre göre gelen bu felaketleri bekleyenler ne söylüyor?
Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Levent Kurnaz Kömür, “Petrol, doğalgaz yakmayı durdurmamız gerekiyordu. Bunu yapmadık. Böyle giderse durum daha da kötüleşecek” değerlendirmesinde bulunuyor.
İklim değişikliği planlarını bir an önce devreye almak gerektiğini söyleyen Kurnaz, “Yapmadık. Böyle giderse daha da kötüleşecek. Aklımıza bile gelmeyen pek çok şeyi görüyoruz. Sıcaklıkların, kuraklığın, yağışları artacağı kesin" ifadelerini kullandı.
'ALABİLECEĞİMİZ BİR ÖNLEM YOK'
Kurnaz, ormanların yanmasından kaynaklı olarak salgın hastalıkların ortaya çıkabileceğini söyledi ve “Bundan sonra, sivrisinek, böcek salgınlarının artabilir. Alabileceğimiz bir önlem yok. Kendimizi korumamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Orman yangınında sabotaj olup olmadığı henüz bilinmiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun verdiği bilgilere göre yangınla alakalı 300’e yakın ihbarda bulunuldu ve bu ihbarlar inceleniyor.
'BU YAŞADIKLARIMIZ İKLİM KRİZİ'
Kurnaz orman yangınlarında iklim krizinin etkili olmuş olabileceğini söyleyerek, “Bunlar kendiliğinden tutuşabilen nesneler. 10 derece daha soğuk ve yağışlı olsaydı birinin yakması gerekebilirdi. Bu yaşadıklarımız iklim krizi" şeklinde konuştu.
Nisan 2021’de TRT Haber’e röportaj veren İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doktor Deniz Demirhan bu yaz aylarında olağanüstü doğa olaylarına hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti. Demirhan, “Ancak bu afetlerin 2020 yılıyla sınırlı kalacağını düşünmüyoruz. 2021 yılı yaz döneminde de ani gelişen ısı dalgaları, yaşlıları, çocukları, şeker ve kalp rahatsızlığı olanların sağlığını tehlikeye sokabilir. Güneşten gelen güçlü UV radyasyonu, cilt sorunlarındaki artışı da beraberinde getirebilir” ifadelerini kullanmıştı.
Haberglobal.com.tr’nin de sorularını yanıtlayan Demirhan doğanın üretebileceğinden çok daha fazla karbonu atmosfere salmaya devam ettiğini ve bunun sonuçları olacağını söylüyor.
Gönüllüler, Manavgat yangınında yaralanan sokak hayvanlarına bakıyor. Fotoğraf: Reuters
SEL, YILDIRIM, HEYELAN...
Demirhan, “Sel afeti, yıldırım, heyelanlar, toprak kayıpları ve can kayıpları beklenen iklim değişikliğinin bize getireceği süreçler” diyor.
Geçmişe dönük Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerini inceleyen Demirhan bu tarihlerde İstanbul’da hissedilen sıcaklığın 38 derece civarında olması gerektiğini söylüyor. Demirhan iklim krizi böyle devam ederse şu an hissedilen sıcaklığın 70 dereceye kadar çıkabileceğini anlatıyor. (Gerçek sıcaklık: Belirli bir yükseltide ölçülen sıcaklık değeri. Hissedilen sıcaklık: Ölçülen sıcaklıktan ziyade insan vücudunun algıladığı sıcaklık.)
Demirhan ise Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Levent Kurnaz’ın aksine bu yangınlarda iklim değişikliğinin rolünden önce yangınların çıkış sebebinin ortaya çıkması gerektiği görüşünde.
90'lı yıllardaki sel afetinin ülke genelinde sayısı 50 ile 100 arasındayken, 2020 yılına kadar artarak 247'ye ulaştığını aktaran Demirhan, "Her sene artarak devam etti. Yağışların iklim değişimiyle hem şiddetinde hem de sayısında artış beklendiğini biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Antalya ve Mersin'deki orman yangınlarından çıkan dumanlar uydu görüntülerine böyle yansıdı...
'İKLİM KRİZİ CİDDİ AMA O KADAR ACİL BİR MESELE DEĞİL'
İklim Haber ve KONDA tarafından Kasım 2020’de düzenlenen ‘Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2020’ araştırmasına göre araştırmaya katılanların yüzde 51.5’i iklim krizini salgından daha büyük bir tehlike olarak görürken ‘iklim krizi de ciddi ama o kadar acil bir mesele değil’ yanıtını verenlerin oranı yüzde 42 oldu. İklim krizinin varlığını kabul etmeyenler ise yüzde 6.5’te kaldı.
Araştırma aynı zamanda, iklim değişikliğinin Türkiye’de her 10 kişiden yedisinin endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi.
Görüşülen kişilerin yüzde 14.7’si çok endişeli olduğunu ifade ederken, yüzde 54.6’sı ise endişeli olduğunu belirtti.
Kaynak: Web Özel