El atma nedir? Kamulaştırmasız el atmaya karşı ne yapılabilir?
Kamulaştırmasız el atma, idarenin, özel mülkiyete konu bir taşınmaza, kamulaştırma usullerine aykırı bir şekilde “fiilen” ve “bedelsiz” bir şekilde veya fiilen olmasa bile hukuki bir işlemle mülkiyet hakkını sınırlayarak el koymasıdır. Peki bu durumda mağdur ne yapmalı? İşte detaylar...
Hukuk sistemimizde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren, 1924 ve 1961 Anayasaları ile halen yürürlükte bulunan 1982 Anayasasında mülkiyet hakkı temel insan haklarından birisi olarak kabul edilir.
Yürürlükte olan T.C. Anayasasının 35. maddesinde herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacıyla yasayla sınırlanabileceği hükme bağlanmış, Anayasanın 13. maddesinde ise temel haklar arasında yaralan mülkiyet hakkının özüne dokunulamayacağı, yalnızca Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere bağlı olarak ve ancak yasa ile sınırlandırılabileceği belirtildikten sonra, Anayasanın 46. maddesinde bir mülkiyet hakkı sınırlaması olarak kamulaştırma kavramı “devlet ve kamu tüzel kişilerinin özel mülkiyete konu olan taşınmazları, kamu yararı amacıyla ve bedelini peşin ödemek suretiyle, malikin rızası olmaksızın elinden alınması” olarak tanımlanmıştır.
Buna karşın en genel tanımı ile idarelerin usulüne uygun bir kamulaştırma yapmadan özel mülkiyete konu taşınmazları kamu hizmetine tahsis etmek amacıyla tesis yapması olarak karşımıza çıkan kamulaştırmasız el koyma eylemi ise, idarelerin anayasa ve yasalar tarafından izin verilen bir eylemi değildir.
Emel Karabağ'ın "Kamulaştırmasız El Koyma Davaları ve Yargıtay İçtihatlar" çalışmasında yer alan bilgilere göre "Özel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz bir mala kamu hizmeti için ihtiyaç duyan ve kamulaştırma yapma yetkisine sahip olan idareler kamu yararının bulunduğu durumlarda Anayasanın 46. maddesindeki koşullara uyarak ve parasını peşin vermek suretiyle kamulaştırma yapabilirler. Hukuk sistemimizde, kamulaştırma işleminin nasıl yapılacağı ve bu konudaki anlaşmazlıkların nasıl çözümleneceği kaynağını Anayasanın 46. maddesinden alan kamulaştırma kanunları ile düzenlenmiştir.
Kamulaştırma yapmaya yetkili devlet kamu tüzel kişileri kamu kurumları veya kamu yararı bulunması halinde adlarına kamulaştırma yapılacak gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın, bir kimsenin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malına sahiplenme kastı ile ve kalıcı olarak el koyup, taşınmaz üzerine bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmaz üzerinde dilediği gibi kullanma hakkını engellerse, kamulaştırmasız el koymuş sayılır.
a) Kamu yararı kararı alınan hallerde; kamulaştırma işlemleri tamamlanmaksızın idarenin, taşınmazlara el koyması,
b) İdarenin usulüne uygun olarak yapmış olduğu kamulaştırma işleminde kamulaştırma sınırlarının dışına çıkarak, taşınmazın kamulaştırma projesi dahilinde olmayan bölümlerine de el koyması,
c) Belediyelerce yapılan imar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazların, kamu hizmetleri için ayrılıp üzerinde kamu tesisleri bulunan alanlara hisselendirilmesi
d) İmar uygulamaları sırasında, imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazlardan, yasal olarak kesilmesi gereken imar düzenleme ortaklık payı miktarından fazlasının kesilmesi suretiyle kamu hizmetlerine tahsis edilmesi,
Şeklinde karşımıza çıkan olgular Yargıtay uygulamaları ile kamulaştırmasız el koyma olarak kabul edilmektedir.
Kamu idaresi, kamulaştırmasız el atma yoluyla mülkiyet hakkına müdahale ettiğinde, mülkiyet hakkı sahibinin müdahaleden kaynaklanan her türlü zararını karşılamak zorundadır.
Kamulaştırmasız el atma; uygulamada kamu idaresi tarafından iki farklı şekilde yapılmaktadır:
Fiili el atma
Hukuki el atma
1. Fiili El Atma
İdarenin özel mülkiyete konu taşınmazı, kamulaştırma usullerine uymadan zilyedliğine geçirmesi suretiyle, taşınmaza hiçbir bedel ödemeden koymasıdır. Örneğin, idarenin sahibine hiçbir bedel ödemeden doğrudan taşınmaz üzerinde tesis veya yapı inşa etmesi fiili el atma olarak nitelendirilir.
2. Hukuki El Atma
İdarenin kamusal ihtiyaç veya kamu yararı gerekçesiyle özel mülkiyete konu taşınmazla ilgili karar alması ve taşınmaza hukuken el koymasıdır. Örneğin, özel mülkiyete konu bir taşınmazın ilgili idarece imar değişikliğine konu edilerek rekreasyon alanı olarak belirlenmesi.
Kamulaştırmasız El Atma Halinde Ne Yapılmalı?
Kamulaştırmasız el atma durumlarında uyuşmazlık konusu taşınmazın bir kısmına yol, kanal, enerji hattı veya spor tesislerinin yapılmasıyla fiilen el atılmakta olup bazen de el atma nedeniyle taşınmazın kalan kısımları da fiilen kullanılamaz hale gelmektedir. Hukuki el atmalarda ise idare bir taşınmazla ilgili kamu yararı gereğince hukuki bir karar almaktadır.
Kamulaştırmasız el atma halinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanunu'na uygun hareket etmeden, bireyin taşınmazını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumundadır. Bu bakımdan açılan davalar, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır.
Fiili veya hukuki el atılan taşınmazın bedelinin idareden tahsil edilebilmesi için, taşınmazın tapuya kayıtlı olması ve bedel/tazminat davasının tapu sahibi tarafından açılması gerekmektedir.
Kamulaştırmasız El Atma Halinde Kim Dava Açabilir?
Kamulaştırmasız el atma davasında davacı, gayrimenkulüne haksız olarak el atılan tapu sahibidir. Eğer tapu sahibi malik vefat etmiş ise mirasçılar da bu davayı açabilir.
Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Yetkili Mahkeme
Fiili el atmada görevli ve yetkili mahkeme gayrimenkulün bulunduğu yer asliye hukuk mahkemeleridir. Hukuki el atmada görevli ve yetkili mahkeme idare mahkemeleridir.
Kaynak: Diğer