Cübbeli Ahmet Hoca ve İsmail Saymaz Haber Global ekranlarında tartıştı

Cübbeli Ahmet Hoca ve İsmail Saymaz Haber Global ekranlarında tartıştı

Eşit Ağırlık'ta siyaset, tarikat, ticaret ilişkileri ve Türkiye'deki tarikat gerçeğini İsmail Saymaz ve Cübbeli Ahmet Hoca, Haber Global ekranlarında Erdoğan Aktaş'ın moderatörlüğünde tartıştı.

Siyaset, ticaret, tarikat… Tarikat ve devlet ilişkilerinin dünü, bugünü ve yarını Eşit Ağırlık'ta masaya yatırıldı.

Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş soruyor, İsmail Saymaz ve Cübbeli Ahmet Hoca ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü cevapladı.

Eşit Ağırlık programında İsmail Saymaz'ın tarikatlar için, "Tarikat değil holding, başlarındakiler CEO, müritleri de müşteridir" sözleri üzerine başlayan tartışmalar ve "Tarikatlar kapatılmalı mı, denetlenmeli mi, nasıl denetlenecek" konularının tartışılması için Erdoğan Aktaş sordu, Cübbeli Ahmet Hoca ve İsmail Saymaz yanıtladı. 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Kendimden mesulüm. Ben şeyh değilim. Benim hakkımda tarikat lideri lafı da çok kullanılıyor. Tarikat lideri değilim. Müritlerim yok. Müridim yok. Kendim mürit olmaya uğraşıyorum Mahmut Efendi Hazretleri’ne. Onu da becerdiğimi düşünemiyorum. Müridim nasıl olsun. Şeyhin biri şeyhin birine mektup göndermiş. Mürit istemiş hizmet etmek için. Diğer şeyh yanıt yazmış: ‘Şeyh istersen çok gönderirim, burada hiç mürit kalmadı’. Ayaklar baş olmuş. Cemaatim var demek, dinleyici ve izleyicilerim var demektir. Televizyon yayını gibi. 12 yaşında kürsüye çıktım. Müfüt efendinin yazısıyla. 28 Şubat’a kadar cami kürsülerindeydim. Hakkımda andıçlar yayınlandı. Camilerde konuşmam yasaklandı. Salonda bile konuşmam yasaklandı. O zamandan beri davetler üzerine derneklerde salon tutuluyor, konuşuyorum. Geliyor dinliyorlar. Gelenlerin çetelesi belli değil, gelen belli değil, çıkan belli değil. Sizin izleyiciniz neyse, İsmail Bey’in takipçileri cemaatiyse onun benim de öyle bir cemaatim var. O cemaatin telefonları, adresleri bende yoksa, istediğimde bulamıyorsam, bir üyeliği yoksa, cemaat denecek tarafı olmuyor. Benim cemaatten anladığım FETÖ gibi yapılarda, nerede ne elemanı var, kaç tane öğretmeni var, kaç tane askeriyede subayı var, üniversitede okullarda kaç tane öğretmeni var gibi birbirini tanıyanlardan oluşuyor... 

ERDOĞAN AKTAŞ: Peki siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

CÜBBELİ AHMET HOCA:  Hafızlığım var, Kur’an eğitimi almışım. Medrese icazetlerim var. Bu icazetlere dayalı, dini ilimlerde 40-45 sene dirsek çürütmüş biri olarak millete faydalı olmaya çalıştım. Burada ne faydalarım oldu, zararım var mı bunları tartışabiliriz. Faydalarım da namaza başlatmak, içkiyi bıraktırmak, kumardan kurtarmak, zinadan kurtarmak… IŞİD olayı gibi çıkışlarımız gibi, hiçbir din adamının çıkmadığı tehlikeli konularda ortaya çıkarak konuşmalarımız karşılık bulmaktadır. Deseniz ki; kaç tane cemaatin var, bunlar nerede, hangi vilayette? Ben bunu bilmiyorsam, kimse de çetelesini benim adıma tutmuyorsa, işte burada da konuşuyoruz millet izliyor gibi, ben de dernekte bir konuşma yapıyorum millet de izliyor. Bu izleniyorsa diğer tarikat cemaati manasında bir cemaat denemez. İsmail Bey de burada söylesin. Benim bu şekilde bir cemaatim yok. Ben hep derim ki, “Fatiha dedim mi bizimkiler dağılır gider”. Ondan sonra arkamızı kimse aramaz. Yani üç kere hapse girmişiz. Başımıza gelmeyen kalmamış. Aç mısın açıkta mısın. Sevenim çoktur. Hiçbir yerde gizli faaliyetim yoktur.  

ERDOĞAN AKTAŞ: Aslında size getirilen eleştiri, benim konuyu açış tarzım bütün bunlar değildi. 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Tarikat şeyhi olmadan ben şeyhim demek haramdır, iftiradır. Bunu nasıl yapayım. Lideri de değilim. Tarikatlar silsileye sahiptir. Bu silsile Osmanlı zamanında olsa bunlar resmi kurum olurdu. 

ERDOĞAN AKTAŞ: Bu tip dini yapılanmaların ticaretle ilişkilerinin sıkıntılı olduğunu söyledi İsmail ve bir tartışma başladı. Mesela siz geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz? 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Benim 100’e yakın kitabım var. Çıkarttığım dergim var. Ben senede 3-4 kitap çıkarıyorum. 80-90 eskiden beri gelen teliflerim var. Telifle geçiniyorum. Eskiden babam zengindi. Herkesin bildiği adamdı. 28 Şubat’ta iflas etti. Bizleri hapse attılar. Her dönemde günah keçisi olarak biz bulunduk. Adnan’a (Oktar) 20 sene göz yumuldu, maddi manevi iğfal etmediği insan kalmadı. Herkese göz yumuldu. Bize her seferinde gel aşağı. Bir şey demedik. Devletin adına yetki kullanan hükümetler. O geliyor, o gidiyor. Ama her seferinde biz hapse girdik. Mesele değil devlet sağolsun.  

Kitabını da okudum İsmail Bey’in. Gerçekten önemli şeyler. Ben gördüğüm yanlışları kürsülerden de konuştum. Bize fitneci diyorlardı. Fakat ‘holding CEO’su’ ifadesini, kendisini de aradım benim için kullanılması doğru değildir. Holdingim yok, şirketim yok. Teliflerimi vermişim bir şirkete, telif ücretim bana verildiği takdirde… Hapse girdik. Telifimi verdiğim yayınevi, “Hakkındaki iftiralardan dolayı kitap satılmıyor. Telifini üçte bire düşüreceğim” dedi. Ne diyeyim adama. Diğer tarikatlar adına konuşmadım.

İSMAİL SAYMAZ: Neden Cübbeli Ahmet konusunu açarak bu tartışmaya girdim? Bizim Milli tarihimizde yeri olan tarikatların Türkiye’deki ekonomik dönüşümüyle paralel bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. Yani Türkiye 1980’den sonra serbest piyasa ekonomisine geçirildi. Bu geçişin kendisi 12 Eylül darbesiyle mümkün oldu. Demokratik alanı en çok tarikatlar işgal etmiştir. Örgütsüzleştirilen ve sendikasızlaştırılan toplum devletin müdahalesiyle tarikat ve cemaatlere yönlendirilmiştir. Aynı tarihler, tarikat ve cemaatlerin yer altından çıkış tarihidir. Bir tür eğitim ve yurt atağına başlamışlardır. Fethullahçılar ve Süleymancılar öteden beri güç biriktirdikleri için bu alanlara yoğunlaştılar. Adalet ve Kalkınma Partisi sonrasında ise artık sağlık, inşaat alanlarında yığınla şirket sahibi oldular. Tasavvuf tarihimizde ehli tarih diye bildiğimiz Hacı Bayram, Mevlana ve nicelerinin temsil ettiği bir lokma bir hırkayla geçinen yine onların temsil ettiği yüzünü dünya malından Ahirete dönmüş dünyadan muradını kesmiş tarikat liderleriyle karşı karşıyla değiliz. Sarıklı cübbeli diye karşımızda görünen kişiler altında yığınla şirketi bulunan holdinglerin sahibidir. Artık tarikat yok. Bunlar birer holdingtir. Bunların yatırımı Ahirete değil dünyayadır. Her biri dünyada mülk biriktirme telaşına düşmüştür. O yüzden yığınla hastanesi okulu vardır. Bunların şeyh dediği kimseler CEO’dur. Bu bağlamda Cübbeli Ahmet Bey’i nereye koyduğumu belirtmek isterim: Kendisi teolojik olarak ilahiyat terminolojisi bakımından diyor ki, “Ben Şeyh değilim. Tarikat önderi değilim. Ama kendisi İsmailağa Tarikatı’nın müridi. Henüz o hayattayken kendisinin ayrı bir cemaati var. Cübbeli aynı zamanda bir cemaat önderidir. Bunu kendi sevenleri ve yakınlarının kurduğunu sitesinde böyle yazıyor. Cübbeli Ahmet çok güçlü iki sivil toplum örgütüne dayanmaktadır. Bunlardan biri HAYDER’dir. Organik olmasa da yan yana hareket ettiği bir dernek de Vuslat Derneği. Kendisinin bir televizyonu vardır. Teliflerle geçinen bir insan televizyonu nasıl finanse edebilir. Digiturk’e, Tivibu’ya, uyduya çıkmak bu kadar telifle yapılabilecek bir iş mi?

CÜBBELİ AHMET HOCA: Digiturk’te yokuz ki biz.  

İSMAİL SAYMAZ: Nerede varsınız? 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Uyduda varız. 

İSMAİL SAYMAZ: Uyduda olmak bedava mıdır? 

CÜBBELİ AHMET HOCA: 200-250 bin liradır gideri. Onu da reklamla karşılıyor zaten. Dört şey saydın 3’ü yok. Televizyon benim değil. Satsam satamam atsam atamam.  


CÜBBELİ AHMET HOCA: Ne var bunda? Ve bana ne ayrıca. Resmi bir hüviyetim yok orada.  

İSMAİL SAYMAZ: Su kuyusu açma faaliyetleri. En yaygın faaliyetlerinden biridir. Bir su kuyusunun bedeli 3000 dolar.   

CÜBBELİ AHMET HOCA: Anladım da benimle ne alakası var?  

İSMAİL SAYMAZ: Onursal başkanı değil misiniz?  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Onursal başkanın hiçbir resmi hüviyeti yoktur. Bunların hiçbirisini bilmiyorum ki, cevap veremeyeceğim. Ben o zaman dernek başkanını da getirirdim. Derneğin sahibi olarak beni gösterirseniz ben mesuliyeti almam.   

CÜBBELİ AHMET HOCA: Öyle bir konuşuyorsun ki, sanki 500 TL’lik kurbanı 50 bin TL’ye kesmişler gibi konuşuyorsun.  

İSMAİL SAYMAZ: Arakan’da 2 bin 500 kişilik çadır kurmuşlar. 1 yıl önce 11 bin hisse kurban dağıtılmış. Aynı zamanda Gazzelilere, Afrikalılara yığınla yardım faaliyetinde bulunulmuş.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Öyle bir reklamını yaptın ki derneğin ben olsam yapamazdım. Helal olsun sana. 

İSMAİL SAYMAZ: Ahmet Bey, bu değirmenin suyu nereden geliyor?  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Değirmen suyu milletten geliyor. Ben derneğin mütevellisi değilim. Benim rolüm şudur. Habeşistan’a ben de gittim. Bir tek Habeşistan’a gittim. Nebaşi Hazretleri’ne çok değer veriyordum, Peygamber Efendimiz’e ilk hicretinde ev bark sahibi yaptığı için. Onun kabrine gitmek için gittim. Orada bir kurs açtılar, yurt açtılar. Bir tek orayı gördüm. Bu saydıklarının hiçbirini görmedim.  

İSMAİL SAYMAZ: Lalegül FM, nedense Cübbeli Ahmet Hoca’nın propagandasının yapıldığı programa aylık 120 bin TL reklam parası ödüyor Vuslat Derneği.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Peki bu adam resmi dernek mi? Faturaları var mı? Sana ne o zaman. Faturaları var, adam fatura kesiyor. Adam resmi dernek. Sen IŞİD gibi konuşuyorsun. Fatura kesiyor mu? Demin dediğini tekzip ettin kendini. Dedin ki, ‘Bu televizyonu nasıl geçindiriyorsun’ dedin. Bir dernek 120 bin TL reklam parası ödüyor. Çıktı Türksat’ın parası. Nasıl şimdi ben geçindiriyorum oldu yani?  

İSMAİL SAYMAZ: 1 Ocak 2016 tarihli iki sponsorluk anlaşması yapılmış. Şahin Mahmut Polat, bir başka röportajınızda cemaatimden arkadaşımdır diyorsunuz, Vuslat Derneği Başkanı Muhsin Keleş ve Lalegül Medya’dan Gürsel Yıldız. Bunlar sizin arkadaşlarınız.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Hayır, Gürsel Lalegül’ü yöneten adam. Reklam anlaşmasını onunla yapacak tabii. Yeni bir şey bulmuş gibi konuşuyorsun. Bunları ben söylerdim sana zaten. Bu nasıl geçiniyor desen ben sana gösterirdim. Faturalı resmi şeyler. Terör örgütü gibi konuşuyorsun.  

İSMAİL SAYMAZ: Dediniz ya benim bir cübbemden başka bir şeyim yok diye.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Benim cübbemden başka bir şeyim yok demedim. Niye diyeyim?  

İSMAİL SAYMAZ: Böyle bir sponsorluk anlaşması duydunuz mu? 1 Ocak 2016’da imza konulan anlaşmanın giriş cümlesi şöyle: Cübbeli Ahmet Hoca’nın Pazartesi, Salı, Çarşamba günleri yayınlanan 3 adet program sponsorluğu.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Eee, tamam. Sundu-Sunar’a reklam veriyor orayı geçindiriyor, bana ne?  

Çok yalanlar konuşuluyor. Her sohbete 40 bin TL alıyor dendi benim için. Ben bir hesap yaptım günde 12 sohbetim giriyor. Ben sohbetten hiç para almam. 40 senedir çağıran her yere sor. Avrupa’ya da girerim, hiç para almam. 

İSMAİL SAYMAZ: Üç program yapıyor, üç programa banner girilecek. Bunun için aylık 40 bin TL alıyor.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Alsın, ne var bunda. Ben evliyayım da bana para ver mi diyor? Ekmek teknesi. Nasıl geçindirecek adam kanalı?  

İSMAİL SAYMAZ: Ben buna ‘ekmek tekkesi’ diyorum.  

Programlara da 80 bin TL yani aylık 120 bin TL para alıyorlar. Yılda 1.4 milyon TL alıyorlar. 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Bütün televizyonların yaptığı bir şey. Benim cebime ne giriyor buradan? Benim cebime bir şey girdiğini ispat et o zaman konuş.  

İSMAİL SAYMAZ: Vuslat Derneği’nin işi size reklam vermek mi? Müslümanlardan 1.4 milyon TL toplayıp size aktarıyorlar.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Kardeşim, o zaman Türkiye’deki bütün kanallarda reklam veren bütün dernek vakıflara da söyle. Bunlar bedava mı veriyor? Onlar o parayı nereden buluyor?  

İSMAİL SAYMAZ: Ben de dünya malı biriktiriyorsunuz diyorum zaten.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Sen o kurbandan arta kalan bir para alırsan Allah ona lanet etsin kim alıyorsa.  

O zaman tarikatla alakası yok bunun, sen vakıfçılığa karşısın. Bütün dernekler bu sistemle çalışıyor. 

CÜBBELİ AHMET HOCA: Tabii, babamın fabrikasına gitmedim ben o kadar zengindim.  

İSMAİL SAYMAZ: ‘..Hayatı boyunca hiçbir dünyevi ticaretin içinde yer almamıştır. 1990’dan sonra bizzat kaleme aldığı risalelerin geliriyle hayatını geçindirmektedir. Bir semtte lüks daire başka bir yerde ticarethanesi yoktur.’ diyor. Anlıyoruz ki buradan siz fakru zaruret içerisinde yaşıyorsunuz.  

CÜBBELİ AHMET HOCA: Benim babam herkesin bildiği Ok Çivi’nin sahibidir. Babamın bana aldığı daireleri satarak Acarkent’te yer aldım. Florya’da dubleks villamı sattım. Çavuşbaşı’nda üç dönüm yerimi sattım. Fatih Hırkaşerif’te yerimi sattım. Bunların hepsi babamdan intikaldir. Bunları satarak Acarkent’te 15 sene çok ucuz fiyatlardayken aldım. Bir oturduğum orası var. Orada villam olduğunu sağır sultan biliyor. Hayder var mıydı ben o villayı aldığımda?   

İsmail Saymaz: 2016 yılında Bağcılar'da bir şirket kuruldu. Başaranlar Gayrimenkul şirketinin 3 kurucusu var. Bu üç isim de Vuslat Derneği'nin yönetiminde ve bu şirket Ahmet Bey'in televizyonuna para aktarmıştır.  

Cübbeli Ahmet Hoca: Elinde suç unsuru olan bir belge varsa emniyete, savcılığa verirsin. Adamların şirketinden bana ne. Benim zimmetime bir vakıf veya dernekten para geçirildiğine dair elinde bir belge yok.  

Cübbeli Ahmet Hoca: Cemaatler toplanıyor dağılıyor. Ben de 28 Şubat'tan önce 100 kişi topladım. Vatanına bağlı ve hukuka bağlı olduktan sonra sorun yok. FETÖ zaten tarikat değil, bambaşka bir yapı. Bunu 18 yaşında bulmuşlar, beni kim bulmuş. Öl dese ölüyorlar. Bazı tarikatlerda da maddi de ırza yönelik sorunlar var. Mahmut Efendi dediğiniz zatın 7 yaşından itibaren yanındaydım. İsmailağa cemaatinin hangi ticari faaliyetini göstereceksin. Mahmut Efendi ne yapmış. İnsanlara ahlak öğretmiş. İsmail Beyin genelleme yapması doğru olmaz.  

İsmail Saymaz: Siz diyorsunuz ki tüm tarikatlar genellemez diyorsunuz. Bazılarında var demek. 

Cübbeli Ahmet Hoca: Vardır. Eğer ki devlette kadrolaşma varsa devletin bunları yargılaması gerekir. Biz de FETÖ'nün mahkemelerinde yargılandık. Diyorduk ki bir Alevi, solcu hakim olsa da bizi doğru yargılasa... Bunlar namazında niyazında ama bizi mahvettiler.  

Adam bu işlere fakir girip zengin çıkıyorsa burada sorun vardır.  

İsmail Saymaz: Ben Ahmet Beyi hırsızlık ya da yolsuzlukla suçlamadım. Ben tarikatların yardım paralarıyla holdingleştiklerini söylüyorum. Mesela İsmailağa cemaatinin İddef'i var. Menzil tarikatının televizyonu var. Hemen hemen tarikat kurucularının hepsi cami imamıdır. Bu da gösteriyor ki tarikatların mühim kısmı devletin olanakları doğrultusunda kuruldu. Menzilcilerin Beşir derneğinin bir televizyonu var. İskender Paşa tarikatının Kurduğu Hak Yol derneği var. Erenköy cemaati ise daha çok esnafları arasında yayılmış durumda. Genelde şeyhlik genellikle tarikatlarda babadan oğula devrediliyor. AK Parti hükümeti döneminde tarikatlar daha görünür oldu. Bir tür sivil toplum örgütüne dönüştüler ve siyaset kurumuyla iç içe girdiler. Kurumsallaştılar.  

Cübbeli Ahmet Hoca: Biz Hay Der olarak para toplamak istemedik. Bana bu teklif edildiğinde biz istemedik.  Elimizden alınan külliyemiz geri alamadık ama kamu yararına yardım toplamayı kabul edince bize yeniden tahsis ettiler. 

İsmail Saymaz: Kuran kurslarında, tarikatların yurtlarında çalışanlarının hiçbiri sigortalı değil. Çoğu da kaçak. Kaçak binada oturmayı, kaçak elektrik, su kullanmayı hak görüyorlar. 2009 yılında  bir savcı FETÖ ve sizi soruşturdu diye Ergenekon'dan tutuklandı. Siyasal güce bakın. Şimdi FETÖ'den boşalan yerlere başka tarikatlar göz dikti. Tarikatlar siyasallaştı. 2018 yılında bütün tarikatlar iktidara bağlılık bildirdi. Siz İsmailağa cemaatinin açık desteğini doğru bulmadığınızı söylemiştiniz. Siz bu olaydan 10 ay sonra İktidara desteğinizi açıkladınız. "'Binali Yıldırım'a ben kaybettirdim' diyen, kimi kazandırdığını söylemiş oluyor ve haram işliyor. İmamoğlu'na oy verenlere haramı, helali anlatsak ne yazar, anlatmasak ne yazar. Ben fetvayı Saadet Partilere verdim, CHP'liler benim fetva alanıma girmez" dediniz. 

Cübbeli Ahmet Hoca: İstanbul'da baktım milli bir durum var, milli saiklerden dolayı Cumhur İttifakı'na destek verdim. Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş'ın siyasetini beğeniyorum dedi.

İsmail Saymaz: Peki neden Osman Öcalan televizyona çıktığında, Abdullah Öcalan'ın bildirisi okunduğunda ortaya çıkmadınız? Damadınız 4 ihale almış 2018 yılından sonra. Özellikle tutumunuzu açıkladıktan sonra. Damadınızın İBB'den ihale aldığınızı biliyor musunuz?

Cübbeli Ahmet Hoca: Bilmiyordum. Şunu araştırdınız mı? Hizmet yapmış mı yapmamış mı. 

PEYGAMBER TERLİĞİ SATTI MI?

Cübbeli Ahmet Hoca: Nal-i Şerif'i kitaba basınca millet bunu nerede buluruz diye sormaya başladı. Ben de yok dedim. Aradan yıllar geçti bulamadım. Medine'ye gidince bir hadis alimine sordum. O da komşularım birinde aslı var dedi. Aslının bir kopyasını bana gönderdiler. Benim tarafımdan satışı yapılmadı. Ama yapımı baya pahalı. 130 liraya satıldı ama bunda hiç bir kar yok.

Cübbeli Ahmet Hoca İsmail Saymaz Erdoğan Aktaş Cübbeli Ahmet Hoca