Anayasa Mahkemesinden Fiyat İstikrarı Komitesi kararı
Anayasa Mahkemesi, Vergi Usul Kanunu'nda yapılan değişiklikle getirilen Fiyat İstikrarı Komitesinin kuruluşu, üyeleri, görev ve yetkileri ile işleyişini düzenleyen hükümlerin iptal istemini reddetti.
CHP, 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açtı.
Dava dilekçesinde, dava konusu kuralın Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlama yetki ve görevi ile bu kapsamda uygulanacak para politikası araçlarını belirleme yetkisini anlamsız kıldığı, bu itibarla Merkez Bankasının bağımsızlığının ortadan kaldırılması suretiyle yetki belirsizliğine ve karmaşasına yol açtığı belirtilerek, kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürüldü.
Anayasa Mahkemesi, düzenlemenin iptal istemini reddetti.
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararının gerekçesinde, dava konusu kuralla Fiyat İstikrarı Komitesinin kuruluşu, üyeleri, görev ve yetkileri ile işleyişinin düzenlendiği, komitenin fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine ve sürdürülmesine katkı sağlamak amacıyla kurulduğunun hükme bağlandığı aktarıldı.
Gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Kurallarla anılan hususların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralların belirsiz olduğu söylenemez. Kurallarla, fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik çeşitli önerilerin geliştirilmesi, fiyat istikrarını tehdit eden unsurlara karşı tedbirlerin alınması ve bunların uygulanması amaçlarına yönelik olarak idari bir birimin kurulmasının, yapısının, görev ve yetkilerinin belirlenmesinin, sekretaryasının işleyişinin düzenlenmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralların kamu yararı dışında başka bir amaç güttüğü söylenemez."
Gerekçede, bu bağlamda fiyat istikrarının sağlanması hususunda uygulanacak araç ve yönteme ilişkin zorunluluk öngören bir anayasal hükmün bulunmadığı gözetildiğinde komiteye verilen fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine ve sürdürülmesine katkı sağlama şeklindeki görevin Anayasa'nın 167. maddesiyle öngörülen yükümlülük çerçevesinde kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı aktarıldı.