Bir tercümanın tahliyesi: Çocuğu ayağından vuruldu, sürekli ev değiştirdi!
Yıllarca Kabil ve Kandahar'da ABD askerleri ile birlikte gezdi. Vize başvurusunu 9 yıl onaylamadılar. Taliban geldikten sonra yaşadıkları ise bir korku filmiydi.
Amerika Birleşik Devletleri 20 yıldır Afganistan’da olan askeri varlığını 31 Ağustos itibarıyla sonlandırıyor. ABD’nin ülkedeki günleri sayılı olsa da Kabil Havalimanı’nda yaşanan ve onlarca kişinin ölümüne sebep olan terör saldırıları Afgan Savaşı’nın geleceğine ilişkin soru işaretleri de oluşturuyor.
ABD yıllar içerisinde elçilik çalışanı olarak ABD adına görev yapan veya ABD Ordusu adına çalışan Afganları ülkeden çıkarıyor. Bu kişiler Havalimanı’na ulaşıp kapıdan geçebilirlerse önce Katar’a naklediliyor oradan da Birleşik Devletler'e geçiyorlar.
ABD adına çalışan bütün Afganlar uçakların içindekiler kadar şanslı olmuyor. Amerikalıların Mikey lakabını taktığı bir tercüman yıllarca özel kuvvetler için çalıştı. Yerel Afganlarla pazarlık görüşmelerinden pusu kurulması tehlikesine karşı ABD askerlerini uyarmak gibi pek çok görevi yaptı.
'SIRADAN BİRİ DEĞİLDİ'
Astsubay Kıdemli Başçavuş Joseph Torres, “Mikey sıradan bir tercüman değildi” diyor. Torres sözlerine, “O bizim yaşamımız için her şeyi yaptı. Bizimle dağ tepe gezdi. Eğer eve sağ salim döndüysek onun sayesindedir” değerlendirmesinde bulundu.
Kabil düştüğü gün 34 yaşındaki bu tercüman tek başına kaldı. Afganistan’dan gitmeyi kafasına koymuştu. 6 yaşındaki oğlu ve eşi ile birlikte Kabil Havalimanı’na gitti. Mahşeri kalabalık arasında uçağa ulaşamadı, açılan ateş sonrası eşi ve oğlu ayağından vuruldu. Eşi ve oğlunu kanlar içinde yakındaki bir hastaneye ulaştırdı.
ONU HERKES TANIR
Kendisi onların güvende olduğundan emin olduktan sonra Taliban’dan kaçmak için hemen hastaneyi terk etti. ABD’lilerin yanında yıllarca Kabil ve çevresinde tercümanlık yaptığı için yerellerin tanıdığı bir yüzü vardı. Bir kişinin onu Taliban’a ihbar etmesi kendisinin ve ailesinin sonu olabilirdi.
“Amerikalılar için yaptığım onca şeyden sonra ne olacak bilmiyorum” diyerek iç geçiriyordu. ABD Başkanı Biden, Mikey gibilerin ABD’ye getirilmesi ve ‘yeni evlerine kavuşmaları’ için elinden geleni yapacağını söylese de Mikey Kabil’de oğlu ve eşini bir hastanede bırakarak Taliban’dan kaçıyordu.
Kabil Havalimanı’ndan ABD’lilerin gerçekleştirdiği tahliyelerde öncelik ABD vatandaşları ve Greencard sahiplerinde. Mikey 2009-2012 arasında Kandahar’da 2015-2017 yılları arasında ise Kabil’de ABD güçleri için tercümanlık yaptı.
Oğlu ve eşi hastanedeyken ABD’li yetkililerden kendine gelecek mesajı bekliyordu. Bu mesaj hiç gelmedi. Bu noktada Mikey ile birlikte Afganistan’ın dağ ve tepelerinde görev yapan Çavuş Torres devreye girdi. Torres sık sık Mikey ile görüşüyor ve durumunu öğrenmeye çalışıyordu.
Torres, Mikey’in durumunu öğrendikten sonra orduda eskiden tanıdığı kim varsa devreye sokmaya çalıştı. Aslında Mikey 2012 yılında özel göçmen vizesi almak için ABD Konsolosluğu’na başvurmuştu. Bu vizeyi almak için son görüşmeyi de 2018 yılında yapsa da o tarihten bu yana vizenin çıkmasını bekliyordu. Başvuru durumunu öğrenmek için konsolosluğa da defalarca başvurdu ama kapı duvar çıktı.
Afganistan’da görev yapan Afgan askerleri sahada görev yaptıkları Afganlar için hükümet üzerinde büyük baskı kuruyor. Mikey 2001’de ABD işgali başladığında ergen bir gençti. Liseden mezun olduktan sonra öğretmenleri iyi İngilizcesinden ötürü ABD ordusu ile çalışmasını tavsiye ettiler. Bu yola giren Mikey kısa sürede bölgesindeki baş tercüman oldu.
'GELİYORLAR, KARANLIKTAYIZ'
Kandahar ve Kabil arasındaki görevine ara verdiğinde evlendi, bir çocuğu oldu ve Kabil’de taksicilik yapmaya başladı. Çavuş Torres ile yaptığı son telefon görüşmelerinden birinde, “Taliban geliyor, karanlıktayız. Torres onu ülkeden çıkarmak için elinden geleni yapacağını söyledi.
Pazartesi günü öğleden sonra saat 4’te Torres, Mikey’e bir mesaj attı: Hazırlan seni oradan çıkaracağız. Talimatlarımı bekle.
İki saat içinde Mikey ailesini aldı, Kabil Havalimanı’nın yolunu tuttu. Kapıya ismi verildiği için rahatça geçti. Eşi ve oğlunun yaraları tedavi edildi. Mikey, “Hayatta ikinci bir şansım oldu” diyor…
-Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin büyük bir bölümü The New York Times’ta Farnaz Fassihi imzasıyla yayımlanan ‘ A Stranded Interpreter, and the Soldiers Who Would Not Let Go’ isimli makaleden alınmıştır.