Türk-iş, açlık sınırını açıkladı
Türk-İş'in çalışmasına göre Eylül ayında gıda fiyatları aylık yüzde 5,15, yıllık yüzde 130,01 arttı. Gıda için yapılması gereken harcama yüzde 5,5 arttı.
Türk-İş'in çalışmasına göre Eylül ayında gıda fiyatları aylık yüzde 5,15, yıllık yüzde 130,01 arttı.
Çalışmada, aynı ayda açlık sınırının 7.245,18 TL (önceki 7.245,76 TL), yoksulluk sınırının ise 23.599,93 TL (önceki 22.442,20 TL) olduğu belirtildi.
Türk-İş sendikasından yapılan açıklama şöyle;
"TL değer kaybediyor, fiyatlar doludizgin artıyor, alım gücü hızla düşüyor. Sabit gelirliler dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenebilmekten bile yoksunluk duyuyorlar. Talepten maliyete ve beklentilere kadar enflasyonun her türlüsü tüm varlık, mal ve hizmet fiyatlarını bozarken, bu geçici yoksunluk ön görülebilir gelecekte kalıcı yoksulluk haline dönüşme tehlikesi barındırıyor.
İnsan önce karnını doyurmak, sonra barınma ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılama ihtiyacı içindedir. Açlık, insani değerleri törpülerken toplumun dengesini sarsar. Yaz henüz biterken gıda fiyatlarındaki bu şiddetli artışın en temel sebebi Türk Lirasındaki özellikle son bir yılda oluşan yüksek değer kaybıdır. Üretimden tedariğe girdilerde ithal bağımlılığı yüksek hâle gelmiş olan Türkiye ekonomisi, dünyada enflasyonun yükselmeye başlaması ve başta FED olmak üzere hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerin peşi sıra faiz artırımları yoluyla parasal sıkılaşmaya gitmeleri karşısında geleneksel iktisadi öğretiden farklı bir yol izliyor. Bu tavır, yüksek enflasyonist ortamın oluşmasının en önemli nedeni oldu. 2021 Eylül ayından başlayarak bu aya kadar politika faizini yüzde 19’dan yüzde 12’ye çeken ekonomi yönetiminin hedefinin üretimi arttırmak, özellikle ihracat yolu ile cari açığı düşürmek, büyümeyi yüksek bir seviyede sürdürmek olduğu belirtilmişti.
Fakat bu gün dünyada hiç bir ülkede enflasyon ile faiz arasındaki makas Türkiye’deki kadar açık değil ve enflasyon artarken gelen faiz indirimleri ile yıl içinde riskler çok hızlı şekilde yükseldi. Kur baskılanmasına rağmen TL Dolar karşısında yüzde 100’den fazla değer kaybederken Türkiye, iç karışıklıklarla boğuşan Zimbabve, Lübnan, Suriye, Sudan, Venezüella’dan sonra resmi verilerle dünyadaki en yüksek 6. enflasyona sahip ülke konumuna geldi. Dış ticaret açığı geçen 1 yılda 25,5 milyardan 62,1 milyar dolara çıktı. Döviz kurlarını tutmak için döviz satarak müdahale eden TCMB’nin rezervlerinden milyarlarca dolar eksildi. Kur korumalı mevduat hesaplarında, bir gün çözülecek olan 1,3 trilyon TL para birikti ve bunun Hazine’ye maliyeti -şimdilik- resmi açıklamaya göre 76,5 milyar TL oldu. İlgili kanun ile KKM’yi şirketlere cazip hâle getirmek için milyarlarca liralık vergi gelirinden vazgeçildi. Diğer yandan artan oranlı gelir vergisi sebebiyle bir çalışan hâlâ ocak ayında aldığı ücretini aralık ayında alamıyor. Ekonomi 2022’nin 2. çeyreğinde yüzde 7,6 büyüdü ama işgücü ödemelerinin milli gelirdeki payı yılın aynı döneminde 2021’e kıyasla artmak bir yana yüzde 7,2 azaldı. Vatandaşın devlete olan borcuna yüzde 30 gecikme faizi uygulanırken, vatandaşın devletten alacağına uygulanan faiz yüzde 9’da kaldı.
Tüm bu olumsuz sonuçların maaşlı, ücretli, yevmiyelilere yansıması ücretlere zam yapılarak bertaraf edilmeye çalışılıyor. Lakin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın beklentileri çıpalayamadığı bir ortamda enflasyon beklentisi gerçekleşen enflasyonla şekilleniyor. Bu da kendi kendini besleyen bir enflasyonist atmosfer yaratıyor. Sonuç olarak Ankara’da asgari ücret alan bekâr bir çalışanın, aylık yaşama maliyetini karşılayabilmesi için 3970 TL daha bulması gerekiyor.
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2022 Eylül ayı sonucuna göre;
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 7.245,18 TL’ye,
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 23.599,93 TL’ye,
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 9.469,35 TL’ye yükseldi.
Yeni eğitim-öğretim ve çalışma dönemi başlarken başka şehirlere göçmek zorunda kalan öğrenci ve çalışanların en kaygı duydukları konu kira ve ev fiyatları olmakta. Son resmi verilerle bir yılda inşaat maliyet endeksi yüzde 114,7 artarken bu inşaatlarda çalışan işçilerin maliyeti sadece yüzde 83,9 arttı. Bunun yanında konut fiyat endeksi yüzde 173,8 oranında artarken özellikle İstanbul’da ve birçok deniz kıyı şehrinde yüzde 200’ü aşan fiyat artışları yaşandı. Bu süreçte asgari ücrete yüzde 94,6’lık bir artış yapıldı. Yani asgari ücretle çalışan birisi ev alabilmek için geçen yıla kıyasla bu sene yüzde 40,7 daha fazla süre boyunca çalışmak durumunda kalıyor. Kira fiyatlarında ise ortalama yüzde 160’lık bir artış söz konusu oldu. Sabit gelirlilerin kazançlarının bu fiyatlar kadar artmadığı bir ortamda öğrenciler ve çalışanlar daha kalabalık evlerde kalmayı tercih ediyor, kamu personelleri büyük kentlerden ve sahil beldelerinden tayin istiyor. Yüksek kiralara mahkûm olanlar ise gıda, giyim gibi giderlerinde kısabildiği sınıra kadar kadar tüketimlerini kısmaya çabalıyor. Özellikle market markalı (private label) ürünlerin satıldığı indirim market zincirlerinin perakende sektöründeki payının yüzde 79’a çıkmış olması ve bazı giyim perakendecilerinin 2. el kıyafet satışlarına başlamış olmaları da başta dar gelirliler yönünden hayatı idame ettirebilmenin zorluğunu kanıtlar nitelikte.
TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında “mutfak enflasyonu”ndaki değişim Eylül 2022 itibariyle şu şekildedir:
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 5,15 oranında gerçekleşti.
Son on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 130,01 olarak hesaplandı.
Dokuz aylık değişim oranı ise yüzde 76,80 oranında oldu.
TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan derlenen fiyatlara göre, gıda ürünlerinde Eylül 2022 itibariyle gözlemlenen değişim harcama gruplarına göre şu şekilde oldu:
Süt, yoğurt, peynir grubunda;
Ulusal Süt Konseyi son tüketiciye yansıyan süt ve süt ürünlerindeki fiyatların yükselmesinin önüne geçmek için çiğ süt fiyatını 15 Mayıs 2022’den bu yana 7,5 TL’de tutmakta. Üretici kazanamazken dar gelirli vatandaş ise süt ve süt ürünlerini satın almakta zorlanmakta. Bu durum piyasa dinamiklerini bozmakta ve masraflarını karşılayamayan üreticilerin süt ineklerini kesip piyasayı terk etmelerine hatta bazı köylerde süt kalmamasına neden olmakta. Süt üretimindeki düşüş eğilimi resmi verilerle ortadayken geçici olarak fiyatların baskılanması ilerleyen süreçte ithalat ile bile çözülemeyecek pahalılığa gebe bir süt piyasası doğurmakta. Bu ay süt ve peynir fiyatları gerilerken yoğurt fiyatları sabit kaldı.
Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta;
Av sezonunun açılmasıyla balıketi yüzde 15 gerileyerek Ankara’da Eylül ayında ortalama 100 TL’den tezgâhlarda yer buldu. Dana etinin fiyatı geriledi. Bir ayda kuzu eti fiyatı yüzde 7, tavuk eti yüzde 8, yumurta yüzde 11 zamlandı. Geçen ay küçükbaş üreticileri için ifade ettiğimiz kesime gönderme konusu büyük baş üreticileri için de geçerli olmaya başladı. Düşük süt fiyatları ve yüksek üretim maliyetleri nedeniyle hayvanlarını satan çiftçiler köylerini boşaltırken aile işletmelerinin yerini büyük çiftlikler alıyor, hayvan ve toprak servetleri ailelerden şirketlere geçiyor. Tüketici ise alım gücü düştüğünden kırmızı ete erişmekte çok zorlanıyor. Baklagillerden nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimeğin fiyatları geriledi. Yeşil mercimeğin fiyatı düştü, kırmızı mercimek ve nohutun fiyatı arttı. Kuru fasulye yüzde 21, yağlı tohumların ortalama satış fiyatı yüzde 7 yükseldi.
Ekmek ve tahıllar grubunda;
Karadeniz’den tahıl ihracının sürmesine ayrıca küresel buğday, pirinç, arpa fiyatlarında gerileme olmasına rağmen bu ay Ankara’da tahıllar yine zamlandı. Aylık tabanda bulgur yüzde 7, makarna yüzde 6 fiyat artışı yaşadı. Pirinç ve irmik fiyatları da yükseldi. Un ve ekmek fiyatı -şimdilik- aynı kaldı.
Taze sebze-meyve grubunda;
Semt pazarlarında maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşilliklerinin ve pırasa, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yükseldi. Patates fiyatları değişmedi. Soğan ve domates fiyatı geriledi. Salatalık, biber, patlıcan, kabak fiyatları arttı. Meyvelerden kavun fiyatı gerilerken elma sabit kaldı. Karpuz ve çilek fiyatları yükseldi. İncir fiyatı düşerken şeftali, erik gibi sert çekirdekli meyvelerin fiyatı artmaya başladı. Ortalama sebze kg fiyatı 16,56 TL, ortalama meyve kg fiyatı 17,81 TL oldu. Hesaplamada 26’sı sebze ve 12’si meyve olmak üzere toplam 38 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 17,69 TL olarak tespit edildi.
Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta;
Ayçiçek yağının fiyatı değişmedi. Margarin fiyatı düştü. Zeytinyağı bir ayda yüzde 12 zamlandı.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden;
Çay ve ıhlamur fiyatları gerilerken şeker fiyatı sabit kaldı. Raflarda özel şeker markalarındaki çeşitlilik sınırlı hâlde ve görece düşük fiyatlı kamu üretimi şekerler de marketlere geldiklerinden kısa süre içinde tükeniyor. Son bir ayda bal yüzde 27, pekmez yüzde 21, reçel yüzde 19,yeşil zeytin yüzde 27, siyah zeytin yüzde 18, baharatlar yüzde 9 zamlandı. Salça yüzde 51 artışla bu ayın en çok zamlanan gıdası oldu. Üstelik raflarda salça marklarındaki çeşitlilik de yeni mahsulün üretimden dolayı azalmış durumda."
Kaynak: Haber Global TV