Patron yüzünden EYT'yi kaçıran ne yapabilir?

Patron yüzünden EYT'yi kaçıran ne yapabilir?

Pek çok vatandaş EYT hakkını elde etti, yalnız sigortasız çalıştırılan veya sigorta yapılıp primleri eksik yatırılan pek çok kişi EYT hakkından faydalanamıyor. Bu durumdaki binlerce çalışanın ne gibi hakları var? EYT'li olabilirler mi?

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi önemli bir mağduriyetin önüne geçti. Yüz binlerce vatandaş emekli olmak için başvuruda bulundu. Şirketlerin insan kaynakları departmanlarında yoğun bir mesai harcanıyor. Firmalar KGF (Kredi Garanti Fonu) destekli krediler ile de birlikte EYT’li çalışanların tazminatları için kaynak yaratmaya çalışıyor.

Türkiye’de maalesef kayıt dışı çalışma büyük sorun. EYT düzenlemesine göre; ise 8 Eylül 1999 öncesinde fiilen çalıştığı halde sigorta girişi olmayanlar, sigorta başlangıcı koşulunu sağlayamadığından emekli olamıyor.

📌Peki kişi, 8 Eylül 1999 öncesinde fiilen çalıştığı halde sigortası yoksa ve EYT hakkını kaçırdıysa ne yapabilir?

📌Hukuk yoluna başvurursa EYT’li olabilir mi?

📌Veya kişi primleri eksik yatırıldığı için EYT hakkından faydalanamıyorsa ne olacak?

VAKA 1-SİGORTA GİRİŞİ OLAN ANCAK PRİMLERİ HİÇ YATIRILMAYAN VEYA EKSİK YATIRILAN ÇALIŞANLAR

Bu kişiler bağlı bulundukları İl Sosyal Güvenlik Kurumlarına veya merkez ünitelerine dilekçeyle başvurabilirler. Başvuruda, dönem bordrolarının tespiti veya arşiv araştırması talep etmeliler. Bunun üzerine kurum araştırma yapar, başvuruyu haklı bulursa sigorta başlangıcını tespit eder ve düzeltir.

Kayıtlar uzun zaman öncesine ait olduğundan ve şu sıralar EYT sebebiyle kurum çok yoğun çalıştığından arşiv araştırması çok vakit alabilir. Yine de önce kuruma başvurmak faydalı olur.

Başvuruya rağmen kurumdan olumsuz cevap gelirse veya 60 gün içinde cevap verilmezse (talep zımnen reddedilmiş sayılır) kişi hizmet tespiti davası açabilir. Dava çalışan lehine sonuçlandığında, eksik prim yatan dönemle ilgili SGK, primleri işverenden geçmişe dönük tahsil eder ve eksik sigortalı dönemi hizmetten sayarak emekliliğe esas prim gün sayısına dahil eder. Uygulamada genellikle bu yol tercih ediliyor.

 
 
 
 
 
Bu gönderiyi Instagram'da gör
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Haber Global (@haberglobal)'in paylaştığı bir gönderi

VAKA 2- SİGORTASIZ ÇALIŞTIRILANLAR

Bu durumda olan kişiler doğrudan SGK ve sigorta girişi yapmayan işverene karşı Hizmet Tespit Davası açabilirler. Hizmet davası dışında eğer sigortaya giriş bildirimi yapılmış ise kişiler sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası da açılabilirler. Bu davada sadece ilk işe giriş bildirgesinin üzerinde yazılı olan çalışmaya başlama tarihi yani bir günlük çalışmanın başlangıç tarihi olarak tespiti talep edilir.

Ancak bu dava bakımından önce kuruma müracaat edilmiş olması ve sigortalının ilk işe giriş bildirgesinin bulunması şartı aranıyor. Burada bir günlük çalışma tespiti yapılır, prim gün sayısı tespiti için ise hizmet tespiti davası açılmalıdır. Hizmet tespit davalarında SGK harç ve karşı tarafa vekalet ücreti ödemiyor.

DAVA UZUN SÜRER Mİ?

Bu davalar genellikle 2,5-3 yıl kadar sürebiliyor. Bazen üst mahkeme onay süreçleriyle birlikte daha da uzayabiliyor. Bu dava türü kamu düzenine ilişkin olduğu için ihtiyari (gönüllü) veya dava şartı (zorunlu) arabuluculuk kapsamına girmez. Kurum başvuruyla işlemi gerçekleştirmezse mahkeme yolu zaruri demektir.

Lakin, EYT kanunu sonrası durumun kişilere katkısı, sosyo-ekonomik getirisi karşısında sürelerin çok önemli olmadığı düşünülmektedir. Neticede lehe karar verilmesi halinde mağdur olan çalışanlar da EYT kapsamında emekli olabilecekler.

ZAMANAŞIMI ENGEL Mİ?

Kural olarak hizmet tespit davalarında 5 yıllık zamanaşımı var. Bu süre iş sözleşmesinin sona ermesi yani işyerinden ayrıldıktan sonra başlıyor.

Esasında çalışanlar bu tür prim ödeme eksikliklerine genelde emeklilik için başvuru yaptıklarında vakıf oluyorlar. Öncesinde birçok kesim için hizmet dökümüne detaylı bakmak ya da anlamak olmak mümkün olmayabilir.

Bu nedenle yüksek yargı kararları konuya farklı mantıkla yaklaşıyor. Şayet çalıştığınız dönemde hiç sigorta bildirimi verilmemiş, hiç prim ödenmemişse, (buradaki hukuka aykırılık daha bariz olduğundan) zamanaşımı 5 yıl olarak uygulanıyor. Ancak eksik prim ödenmiş, işveren tarafından zaman zaman giriş çıkışlar yapılmış, sigorta işe giriş bildirgesi verilmiş ama primler yatırılmamış, eksik yatırılmışsa yani işveren davranışlarıyla bu ihlali gizlemişse o zaman zamanaşımı işlemiyor. Daha doğrusu 5 yıllık süre şartı aranmıyor.

İSPAT SORUNU OLURSA?

Çalışanlar hizmetlerini yazılı belgeler başta olmak üzere muhtelif delillerle ispat edebilirler. İspat araçları çeşitlilik arz eder. Bu davalardaki iddialar, maaş dekontu, işveren kaşeli işe giriş bildirgesi, işveren kaşeli dönem ya da ücret bordrosu, vekaletname veya imza sirküsü, resmi kurumda isme düzenlenmiş imzalı belge vb. işveren adına hareket ettiğine dair bir yazılı belge gibi kanıtlayıcı nitelikte belge ile ispat edilebilir.

Kişinin o tarihlerde iddia ettiği işyerinde çalıştığına tanıklık edebilecek, bilen, gören diğer çalışanlar ve kişiler şahitlik edebilirler. Özellikle o dönem bordrolarında adı geçen kişiler konuya daha vakıf, yakın tanıklar olabilirler. Hatta bu tanıkları bizzat mahkeme seçer kendiliğinden davet ederek beyanına başvurur.

Dava öncesinde kuruma başvuru yapılmış ise kurumun çalışmayı tespit ederek belgeleyen tutanakları da hak düşürücü süre sorununu bertaraf edebilir.

Özünde haklı olmak kadar çok eskiye dayanan iddialarla ilgili ispat araçlarının önemli olacağını ve hatta maddi durumun önüne geçebileceğini, iddialar kanıtlanamazsa davaların (gerçekte çalışma olsa bile) kazanılamayacağını hatırlatmak isteriz.

Kaynak: Web Özel