Yaşlılarımızı dolandırıcılardan nasıl koruruz?
Özellikle karantina dönemlerinde evlerinden çıkamayan yaşlılar dünyanın her yerinde dolandırıcılar için fırsat olarak görüldü. Yaşlılarımızı ve bırakacakları mirasları nasıl koruyacağız?
Bazı insanların anneanneleri ve babaanneleri ile çok özel bir ilişkisi var. Kıymet verdiğimiz bu büyüklerimiz hayatlarının belli bir döneminde yalnız yaşamak zorunda kalabiliyorlar. Dedelerden birinin vefatı aile içindeki bütün dengeleri değiştiriyor. Büyükanne kiminle yaşayacak? Sağlığı tek oturmasına izin veriyor mu? Bakımını kim üstlenecek, bunların hepsi sorumlu evlatların kafasındaki düşünceler.
Eğer yaşlınız tek başına oturuyorsa kısa bir süre sonra dolandırıcıların radarına girebiliyor. Bazen cep telefonunu buluyor ve telefonla arayarak kendilerini polis olarak tanıtıyorlar. Bazen de belli bir miktar parayı ilerideki çöp kovasına koymaları isteniyor.
Koronavirüs zamanında yaşlılar karantinada uzun bir süre evde oturmak zorunda oldukları için dolandırıcılar için daha rahat hedef oldular. Dünya üzerinde en yaşlı nüfusa sahip ülkelerden biri olan Almanya’da ise yaşlılara karşı dolandırıcılık vakaları arttı.
ÖNCE GÜVEN KAZANMAK
Lentz Grup isimli özel dedektiflik bürosunun kurucusu olan ve yaşlı dolandırıcılığı üzerine tecrübeli bir isim Marcus Lentz, bir dolandırıcının önce yaşlının güvenini kazanmak istediğini söylüyor. Lentz, “Duygusal olarak bir bağ kurmaya çalışırlar, bekar ve zengin olan yaşlılar, bu dolandırıcılar için daha çekicidir” değerlendirmesinde bulundu.
Lentz ayrıca dolandırıcıların bekar yaşlıların çocukları ile iletişimlerini de takip ettiklerini çocukları ile sık görüşenlerden uzak durduklarını söyledi.
Avukat Björn Kramer bu dolandırıcıların kurbanı olan yaşlıların vasiyetlerinin büyük sorunlara sebep olduğunu söylüyor. Kramer, “Yaşlıların güvenini kazanan dolandırıcılar daha sonra kendilerini onlar için vazgeçilmez kılmak istiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Dolandırıcı, bekar ve yaşlı insanın güvenini bir kez kazanırsa artık onun adına her kararı veriyor. Bazen işleri öyle noktalara getiriyorlar ki mirastan pay almak için ya kendilerini evlat edindiriyorlar ya da kurban seçtikleri yaşlılarla evleniyorlar.
Dedektif Lentz’e göre; yaşlıların yanına sokulan kötü niyetli kişiler sık sık diğer aile bireylerini de kötülüyor. Dolandırıcılar için yaşlıların sahip olduğu ideal rahatsızlıklar ise patolojik bozukluklar, demans veya sağlıklı düşünme yapısını etkileyen rahatsızlıklar.
Alman hukukuna göre; mirası bu şekilde dolandırıcılık ile üstüne almak, ispatlanamadığı için suç da sayılmıyor. Avukat Kramer’e göre eğer örneğin; çocuklar babasının mirasının genç bir üvey anneye kalacağını düşünüyorlarsa, vasiyet açıklandıktan hemen sonra hukuki yollara başvurmalı. Özellikle vasiyetin sahibi hayattayken düzenlenen vasiyetlere hukuk yolu ile müdahale etmek mümkün olmuyor.
'İSPAT ETMEK ZOR'
Dedektif Lentz, “Anne veya babanızın bunadığını ispat etmek veya farklı belgeler elinizde olmalı. Öbür türlü yapabileceğiniz çok da bir şey yok” dedi.
Lentz mirası kontrol altına aldığı düşünülen dolandırıcı hakkında şu yöntemi izlediklerini söylüyor: Geçmiş ekonomik durumuna bakarız, eğer gerekli ise onu bir süre izleriz ve miras sahibi kişinin parası ile ticaret yapıp yapmadığına bakarız.
Mahkeme dava açılırsa tabii ki miras sahibini de dinlemek ister. Tanığın dinlenecek bir akli sağlığı olmadığı için mahkeme tarafından bir tıp uzmanı atanıyor.
Yaşlı insanların eşleri hayatta ile hazırlayacakları ortak bir miras, böyle dolandırıcılıkların önüne geçebilir. Bu mirasta taraflardan birinin vefatı durumunda yükümlülük diğer mirasçıya geçer, böylece mal ve mülkün aile içerisinde kalması sağlanabilir. Böylece hayatta kalan miras sahibi de mirası farklı bir kişiye devredemez.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin büyük bir bölümü Die Welt’te Stephan Maass imzasıyla yayımlanan ‘So schützen Sie Ihre Familie vor Erbschleichern’ isimli makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel