Taliban'ın tehdidi altındaki kadınlar anlatıyor: Bizi öldürmeye geliyorlar
2001'de ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin müdahalesiyle uzaklaştırılan Taliban, Afganistan'da başkent Kabil'i de alarak yeniden kontrolü sağladı. Taliban'ın yeniden güç kazanması sonrası kadınlar, yaklaşık 20 yıllık mücadelelerle kazanılan özgürlüklerini kaybetmekten korkuyor
Taliban'ın ilerleyişi sonrası televizyon röportajları ve sosyal medya aracılığıyla çağrılarını duyurmaya çalışan kadınlar, Taliban'ın beklenmedik bir hızla ülkede kontrolü ele geçirmesi karşısında şaşkınlığını ve umutsuzluğunu dile getirdi. Siyasetçiler, aktivistler, sanatçılar ve bürokratlar dahil çok sayıda kadın yaşamlarının tehlikede olduğunu söylüyor. Kadınların açıklamalarında sadece korku değil öfke ve çaresizlik de hakim.
Bazı kadınlar örgütün kayda değer bir direnişle karşılaşmadan bir bir vilayetleri alabilmiş olmasına, bazıları da Afganistan Cumhurbuşkanı Eşref Gani'nin başkent Kabil'in kaybedilmesi sonrası ülkeyi terk etmesine tepki gösterdi.
"ÖDEYECEĞİMİZ BEDEL BU"
BBC Türkçe'nin haberine göre, Afganistan Eğitim Bakanı Rangina Hamidi, "Şoktayım ve yaşananlara inanmıyorum" dedi ve "tamamen güvendiğini" söylediği Cumhurbaşkanı Gani'nin gitmesini beklemediğini söyledi.
"Afganistan'da yaşayan her annenin, her kadının yaşadığı korkuyu hissediyorum. Yarın sabaha hayatta olacak mıyız, kestirmek çok ama çok güç. Bazı sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalabilirim ve sanırım dünyayı biraz daha iyi bir yere dönüştürmeye çalıştığımız için ödeyeceğimiz bedel bu." ifadelerini kullandı.
"OTURMUŞ GELMELERİNİ BEKLİYORUM, BENİ ÖLDÜRECEKLER"
Örgütün daha önce de sık sık hedef aldığı ve ülkenin ilk kadın belediye başkanı olan Zarifa Ghafari, Taliban savaşçılarının evini basıp onu ve ailesini öldürmesinden korktuğunu belirtti. İngiltere'de yayımlanan i News'a yaptığı açıklamada Vardak Belediye Başkanı Ghafari, "Burada oturmuş gelmelerini bekliyorum. Bana ve aileme yardım edecek kimse yok. Benim gibi insanlar için gelecekler ve beni öldürecekler. Ailemi bırakamam. Zaten nereye gideceğim ki?" diye konuştu.
27 yaşındaki genç siyasetçi, 2018'de ülkenin en genç ve ilk kadın belediye başkanı seçildikten sonra Taliban birkaç kez onu ölümle tehdit etmişti, üç kez de onu öldürme girişiminde bulunmuştu. Babası General Abdul Vasi Ghafari de geçen yıl bir silahlı saldırıda hayatını kaybetmişti.
Toplumda ismi giderek daha fazla duyulan Zarifa Ghafari, güvenliği için Kabil'deki Savunma Bakanlığı'nda başka bir göreve atanarak, terör saldırılarında yaralanan asker ve sivillere destek çalışmalarının başına geçmişti.
Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücait'in kadınlar ve muhalif isimlerin korunacağına dair açıklamaları da endişeleri gidermiyor. Başkent Kabil'den kaçan on binlerce kişinin başka vilayetlere kaçtığı ve ailelerin sokak ve parklarda yattığı belirtiliyor.
"KADINLAR İÇİN DURUM TAHMİN EDİLDİĞİ KADAR KÖTÜ"
Milletvekili Farzana Kochai, Taliban'ın kontrol altına aldığı vilayetlerden konuşup bilgi aldığı kadınların artık işe ya da okula gitmediklerini aktardı. Farzana Kochai, "Kadınlar için durum tahmin edildiği kadar kötü. Kadınlar evlerine mi hapsedilecek? Evet, şimdilik durum bu ama değişirse göreceğiz. Çalışan kadınlar için risk büyük. 'Bize ne olacak?' diye düşünüyorlar ve korkuyorlar" dedi.
Kabil'de yaşayan ve uzun yıllardır ülkede kadın ve çocuk hakları alanında çalışan aktivist Mahbouba Seraj ise yaptığı açıklamada "tüm kadınlar ülkeyi terk ederse bunun kimseye hizmet etmeyeceğini" ve Taliban ile beraber çalışmaya hazır olduğunu söyledi.
Afgan toplumu için çalışan kadınlar olarak, onlarla aynı masaya oturdukları takdirde Taliban'ın "Afganistan kadınının elinde aslında hangi kaynaklar olduğunun" farkına varabileceğini kaydeden Mahbouba Seraj, hem Kabil'deki hükümetin hem de uluslararası toplumun daha önce bunu idrak edemediği yorumunu yaptı.
"BİR SONRAKİ KUŞAK BU ÇATIŞMAYI YAŞAMASIN DİYE SAVAŞMAK ZORUNDAYIM"
Öte yandan öğretmen ve insan hakları aktivisti Pashtana Durrani, Taliban'ın kadın hakları konusunda söyledikleri ile uygulamaya koyduklarının farklılık taşıdığına dikkat çekti. Taliban'ın kadınlara hangi hakları tanıyacağı konusuna açıklık getirilmesi gerektiğini kaydeden Durrani, "Ben bugün burada savaşmak zorundayım ki bir sonraki kuşak tüm bu çatışmayı yaşamak zorunda kalmasın. Kadınlar Taliban tarafından susturulamayacak" diye de ekledi.
Taliban'ın kontrolü eline almasıyla televizyon ve radyo yayınları ile basının da baskı altında olacağı belirtiliyor. Şimdiden devlet televizyonu ve bağımsız kanallarda kadın sunucuların görünürlüğü azaldı. Ülkede yaşayan kadın sinemacılar ve sanatçılar da sosyal medya üzerinden uluslararası topluma yardım çağrısında bulundu.
"BİZİ ÖLDÜRMEYE GELİYORLAR"
Yönetmen Sahra Karimi, Kabil'in Taliban'ın eline geçmesinden önce paylaştığı mektupta eğer başkent düşerse "internete ya da herhangi bir iletişim aracına erişimi olmayabileceğini" söyleyerek dünyadaki diğer yönetmen ve sanatçılardan seslerini duyurmalarını istedi.
Kabil'in örgütün eline geçmesi sonrası sosyal medya hesabından canlı olarak yayımladığı videoda Karimi'nin, "Kaçıyoruz" diyerek sokakta koştuğu görülmüştü. Karimi, daha sonra yaptığı bir video paylaşımda "Bizi öldürmeye geliyorlar" sözleriyle yaşadığı korkuyu anlatmıştı.
Karimi'nin yönettiği ve Afganistan'da kürtaj konusuna eğilen Havva, Meryem, Ayşe filmi 2019 Venedik Film Festivali'nden ödülle dönmüştü.