Peki ya Almanya'dan göçenler?
Almanya Avrupa'nın en fazla göç alan ülkelerinden biri ancak Almanlar da çalışmak veya okumak için farklı ülkelerin kapısını çalabiliyor. 1972 yılından bu yana nüfusunu sadece 4 milyon artırabilen ülkenin son göç rakamlarına bir göz atalım.
Almanya, Avrupa’nın en çok göç alan ülkelerinden biri. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayisi için gereken iş gücünü Balkanlar ve Türkiye’den tedarik eden bu ülke, yaşlanan nüfusunu göçmenler ile takviye ediyor. Türkiye’deki pek çok doktor, Almanca öğrenerek bu ülkede çalışmayı hedeflerken Almanya’dan da göç eden insanlar var.
Alman Federal İstatistik Ofisi’nin 2021 yılı için açıkladığı rakamlara göre; geçen yıl Almanya’ya yaşamaya 1.3 milyon kişi gelirken, 1 milyon kişi ise ülkeden ayrıldı. Geçen yıl ülkede net göç 329 bin 163 oldu.
Geçen yıl 247 bin 829 Almanya vatandaşı ya İskandinav ülkelerinde daha çok para kazanmak amacıyla ya da Hollanda’da tıp eğitimine devam etmek için Almanya’dan gitti. Bu sayının çokluğunda pandemi dolayısıyla pek çok yurt dışı planını erteleyen Almanların planlarını gerçekleştirme isteğinin de payı var. Ayrıca kimi Alman yetkililere göre; bu göçler kısa süreli olacak ve insanlar bir noktada ülkelerine geri dönecek. 2005 yılından bu yana istatistiklere bakıldığında 792 bin Almanın kalıcı olarak ülkeden ayrıldığı görülüyor.
1972 YILINDAN BERİ NÜFUS 4 MİLYON ARTABİLDİ
Almanya’da doğum oranları son derece düşük. Dünyanın dört bir yanından göçmen almalarına rağmen 1972 yılından bu yana ülkenin nüfusu yaklaşık 4 milyon arttı. 2021 yılında Alman vatandaşı olmayan 394 bin kişi Almanya’ya göç etti. Suriye’den 41 bin 400, Romanya’dan 36 bin, Afganistan’dan 31 bin 300, Türkiye’den 19 bin 500, Hindistan’dan 21 bin 300, Bulgaristan’dan 18 bin 300, Kosova’dan 16 bin, Irak’tan ise 15 bin 100 kişi Almanya’da yeni bir hayat için bu ülkenin yolunu tuttu.
Suriyeli sayısının bu kadar yüksek olmasının sebeplerinden biri ise aile birleşmeleri. Suriyelilerin bir kısmı Yunanistan’dan Almanya’ya göç ediyor. Covid-19 salgınından önce Türkiye’nin kapıları açması sonucu pek çok göçmen Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gitmeye çalışmış, Yunanistan ise bu göçmenlere çok sert karşılık vermişti. Bu gerginlik sırasında Avrupa Komisyonu Başkanı olan Ursula von der Leyen, Yunanistan’a gelerek bu ülkeyi ‘Avrupa’nın kalkanı’ olarak tanımlamıştı. Avrupa Birliği içerisinde de Yunanistan’ın sınırdaki göçmenlere karşı uyguladığı insafsız tavrı eleştirenler var.
'AVRUPA BİRLİĞİ DEĞERLERİMİZE AYKIRI'
Örneğin, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Polonya ve Yunanistan’dan Avrupa Birliği’ne sığınma başvurusu yapmak isteyen kişilerin daha sınıra varmadan durdurulmaması gerektiğini düşünüyor. Alman Federal Hükümeti’nin insan hakları komiseri Luise Amtsberg Yunanistan’ın göçmenlere karşı tavrını eleştirerek, “Bu tutum Avrupa Birliği’nde temsil ettiğimiz bütün değerlerin aksi bir görüntü oluşturuyor” dedi. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre; Türkiye 3.8 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak dünyada bu alanda rakipsiz.
'YUNANİSTAN'DAN GELENİ GERİ GÖNDEREMEZSİN'
AB’de sığınmacı başvurusu kabul edilen kişiler, Schengen ülkelerinde vizesiz 90 gün boyunca bulunabiliyor. 90 günün sonunda Avrupa’da ilk adım attığı ülkeye geri gönderiliyor. Almanya’da bir yerel mahkeme ise geçen aylarda verdiği bir kararda bu süreyi aşan mültecilerin Yunanistan’a geri gönderilemeyeceğine karar verdi. Mahkeme Yunanistan’da sığınmacıların, barınma ve bakımlarının yeterli seviyede olmadığına hükmetti.
Almanya tarihinde en fazla net göçü, Suriye İç Savaşı'nın doruk noktası olan 2015 yılında yaşadı. O yıl ülkeye 2.1 milyon göçmen gelirken 1 milyon kişi de Almanya'dan ayrılmıştı.
TÜRKİYE'DE DURUM NE?
Peki Türkiye'de durum nasıl? TÜİK en son 2019 yılına ait göç istatistiklerini açıkladı. Uluslararası Göç İstatistikleri 2019 araştırmasının sonuçlarına göre, 2019 yılında Türkiye'ye yurt dışından 677 bin 42 kişi gelmişti. Yine aynı yıl içerisinden Türkiye'den 330 bin 289 kişi yurt dışına göç etmişti. Yurt dışına göç eden kişilere bakıldığında en kalabalık grubun 25-29 yaş arası gençler olduğu göze çarpmıştı.
Kaynaklar: Die Welt, Destasis, TÜİK
Kaynak: Web Özel