1993'ten bu yana ilk vaka 6 Ekim'de görüldü: Salgın hızla yayılıyor

Lübnan
1993'ten bu yana ilk vaka 6 Ekim'de görüldü: Salgın hızla yayılıyor

Lübnan'da sağlıklı yaşam koşulları ve temiz içme suyundan uzak Suriyeli sığınmacılar ve Lübnanlılar arasında kolera hızla yayılırken, salgının önüne geçmek için henüz ciddi önlemlerin de alınmadığı belirtiliyor.

Lübnan Sağlık Bakanlığı, 6 Ekim'de, ülkede 1993'ten bu yana ilk defa kolera vakasına rastlandığını duyurdu.

İlk vakanın üzerinden bir hafta geçtikten sonra 13 Ekim'de koleradan ilk ölüm kaydedildi.

Sağlık Bakanı Firas Abyad, 19 Ekim'de ise koleranın çok hızlı bir şekilde yayıldığını, ölü sayısının 5'e, hasta sayısının da 169'a ulaştığını belirtti.

Sağlık Bakanlığının dün paylaştığı verilere göre Lübnan'da koleraya yakalananların sayısı 220'ye yükseldi.

 

HASTALIK SIĞINMACI KAMPLARINDA ORTAYA ÇIKTI

 Lübnanlı yetkililere göre kolera vakası ilk olarak ülkenin kuzeyinde Suriyeli sığınmacıların kaldığı düzensiz kamplarda ortaya çıktı ve ardından evlerde yaşayan Suriyeli ve Lübnanlılara sıçradı.

Bakan Abyad'ın verdiği bilgilere göre, vakaların çoğu ülkenin kuzeyinde Suriye sınırında bulunan Akkar vilayetinde. Hastalığın asıl sebebi de bu bölgedeki içme sularında görülen ciddi kirlilik.

AA muhabiri, Akkar'da hızla yayılmaya başlayan kolera salgınını yerinde incelemek üzere bölgedeki sığınmacı kamplarında kalanlar, yerel yetkililer ve hastanede tedavi görenlerle konuştu.

"YETERLİ DÜZEYDE TEDBİRLERİ HENÜZ ALAMADIK"

Akkar halkı ve bölgedeki binlerce sığınmacının temel su kaynağını, farklı noktalardan geçen birkaç nehir oluşturuyor.

Lübnan'da 2019'da başlayan ekonomik kriz ve peşinden gelen elektrik kesintileri nedeniyle halka temiz içme suyu tedarik eden arıtma tesislerinin neredeyse tümü atıl durumda.

Temiz kaynak suyu veya kuyusu bulunmayan sakinler, mecburen sulama kanalları ve kirlenmiş nehirden ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor.

Vakaların yüksek olduğu Akkar vilayetindeki Mhamra beldesinin Belediye Başkanı Abdulmunham Osman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kampta zeytin ağaçları ve tarlalar arasında inşa edilen ve herhangi bir düzenleme, denetleme ve kontrolün olmadığı yaklaşık 45 sığınmacı kampı bulunduğunu söyledi.

Beldedeki nüfusun ciddi şekilde arttığını, altyapı sorunları nedeniyle yeterli hizmetlerin zaten sunulamadığını belirten Osman, koleranın yayılmasıyla durumun daha da kötüleştiğini aktardı.

Belediye Başkanı, "Uluslararası örgütler, koleranın yayılmasının önüne geçmek için bazı tedbirler alıyor ancak bunlar yeterli ve istenen seviyede değil. Bölgedeki tüm köy ve kamp sakinlerine ivedi şekilde temiz su sağlanmalı." dedi.

Bölge halkının tek içme suyu kaynağının dağlık bölgelerden denize doğru inen nehir suları olduğuna dikkati çeken Osman, "Ancak elektrik kesintileri nedeniyle su arıtma tesisleri devre dışı. İnsanlar buna rağmen çaresiz bir şekilde arıtılmamış suları kullanıyor veya tarım için daha önce inşa edilen sulama kanallarından su temin ediyor." ifadelerini kullandı.

"ELBETTE KOLERA DA YAYILIR BAŞKA HASTALIKLAR DA"

Akkar'da bir zeytin bahçesinde çıplak zemin üzerinde herhangi bir kanalizasyon veya su gideri gibi altyapısı bulunmayan onlarca çadırdan birinde yaşan Ahmed Şeyh de böyle bir ortamda koleranın yayılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Vakaların hızla yayılmasından sonra kendi imkanlarıyla plastik su tanklarını temizlediklerini belirten Şeyh, "Hastalığın asıl sebebinin kirli su olduğu söyleniyor. Bu durum bizi ciddi şekilde tehdit ediyor, çok endişeliyiz. UNICEF'ten bazı yetkililer gelip bazı bilgilendirmelerde bulundular. Hijyene dikkat etmemizi söyleyip gittiler." diye konuştu.

Kış mevsiminin gelmesiyle durumun daha vahim bir hal aldığı kaydeden Şeyh, "Kampta banyo, tuvalet ve mutfağımız aynı yerde. Elbette kolera da yayılır başka hastalıklar da." dedi.

"BİZDE DE PARA YOK VE HİJYEN MALZEMELERİNİ ALAMIYORUZ"

Bir başka kamp sakini Muhammed Bekir de aynı durumdan şikayetçi.

Aslen Suriye'nin Humus kentinden olduğunu, ancak 20'ye yakın nüfusla yaklaşık 10 yıldır Akkar'daki kampta yaşadıklarını belirten Bekir, şunları söyledi:

"Sabun, hijyen malzemeleri, çamaşır deterjanı gibi ürünlerin satın alınması lazım. 10-20 nüfuslu bir aile olduğunu düşün, her gün en basit olan sabuna kaç adet ihtiyaç duyarsın. Bunların hepsi de dolarla. Bizde de para yok ve hijyen malzemelerini alamıyoruz. Aynı odada uyumak, duş almak, yemek pişirmek sizce hiç uygun mu? Bunun ötesinde bir imkanımız yok. Salgının önüne geçilmesi için en azından bize hijyen için malzemeler verilsin."

ACİLDE TAMAMEN KOLERA HASTALARI VAR

Akkar vilayetinin merkez ilçesi Halba'daki Dr. Abdullah er-Rasi Devlet Hastanesinin aciline gelenlerin çoğu ya kolera hastası ya da kolera belirtileri gösteriyor.

Konuşma yetkisi bulunmadığı için isminin açıklanmasını istemeyen acil servis görevlisi, servisteki tüm hastaların kolera şüphesiyle tedavi gördüğünü, çoğunun Suriyeli sığınmacılar olmasına rağmen son günlerde Lübnanlıların da acile geldiğini söyledi.

Hastanenin bir katı da tamamen kolera hastalarına ayrılmış durumda.

Özel odada 4 gündür tedavi gören Suriyeli Meyrem Hadil, "Kirli su nedeniyle koleraya yakalandım. Durum iyi ancak benim gibi hamile büyük kızım da kolera oldu. Suyu biz tankerlerle satın alıyorduk. Bölgedeki tüm sular kirli. Biz evde yaşamamıza rağmen bu hale düştük." dedi.

Acil serviste henüz 2 yaşındaki çocuğunun başında bekleyen Lübnanlı anne ise, kolera şüphesiyle oğlunu özel bir hastaneye götürdüğünü ancak kabul edilmediğini, apar topar buraya getirdiğini söyledi.

Oğlunun sürekli kusup ishal olduğunu aktaran Lübnanlı kadın, bu durumuna rağmen kendisine sadece oksijen verildiğini dile getirdi.

 

Kaynak: AA

Lübnan kolera salgını