Denizleri temizleyen kestaneler neden azaldı? 'Nefessiz bırakır...'

Marmara geçtiğimiz yıl müsilaj ile nefessiz kalırken, denizlerimizdeki kirlilik devam ediyor. Peki müsilajla kirlenen denizlerimizde doğal temizleyici olan deniz kestaneleri neden yok oluyor? Zehirli türleri neden denizlerimizde cirit atıyor? Ekosisteme ve deniz canlılarına zararları ne?

Son Güncelleme:

Marmara Denizi, etrafındaki şehirlerin nüfus yoğunluğu nedeniyle insan sağlığı ve birçok ekosistemi etkilemesi açısından önemli bir iç deniz. Yıllardır bu denizde yaşanan kirlilik geçtiğimiz yıl kendisini müsilaj olarak günyüzüne çıkarmıştı.

Müsilajla birlikte denizler neredeyse nefessiz kalırken, kaçak yollardan da avlanan denizkestanesileri deniz ekosistemini riske sokmaya başlıyor. Denizkestanelerinin azalması ile kıyılarda alg patlaması olurken, deniz bitkileri de çoğalıyor. Bu da geçtiğimiz yıl Marmara sahillerinin yaşadığı müsilaj tehlikesini doğuruyor.

Bu kapsamda Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz aylarda Marmara Denizi ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ticari amaçlı deniz kestanesi avcılığı ve toplayıcılığını yasakladı.

  • Peki kaçak deniz kestanesi avcılığı, deniz ekosistemine nasıl zarar veriyor?
  • Su altındaki oksijen akışında nasıl bir etkisi var? Makrofitleri kontrol altında tutar mı?
  • Türkiye'deki denizlerimizde, deniz kestanelerinin son durumu nedir?
  • Deniz kestanesinin azalması veya çoğalması balıklar üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?
  • Kaçak deniz kestanesi avcılığında geçmişten günümüze nasıl bir değişim var?

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık ve Su ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü Öğrentim Üyesi Doç. Dr. Taner Yıldız, "Dip trolü veya algarna gibi deniz zeminini tarayan bir av aracı ile avcılık yapılmıyor. Ne kadar kestanemiz olduğunu o yüzden bilmiyoruz" diyor.

Müsilaj sonrası makrofitlerin miktarının arttığına dikkat çeken Yıldız, "Deniz kestaneleri de makrofitleri (makroskobik algler, sucul karayosunları, tohumlu bitkiler) kontrol altında tutuyor. Çok avlanırlarsa (makrofitler gündüz oksijen üretmesine rağmen gece oksijen tüketir) makrofitleri kontrol altında tutan mekanizma kontrol ortadan kalkar. Denizde sorun yaşanır" dedi.

"DENİZLERİN EN VERİMLİ OTÇULLARI"

Yıldız, deniz kestanelerinin deniz ekosistemlerinin hassas dengesinde önemli bir ekolojik rol oynadığına dikkat çekiyor.

Deniz kestanelerinin, deniz yüzeyi ile yaklaşık 80 metre derinlik arasındaki kayalık alt tabaka üzerinde bulunan alglerle beslendiği için deniz ortamındaki en verimli otçullardan biri olarak sınıflandırıldığını dile getiren Yıldız, "Bu derisidikenlilerin popülasyonundaki azalma aşırı alg çoğalmasına yol açarken, aşırı denizkestanesi bitki örtüsünün az olduğu veya hiç olmadığı deniz diplerine (çorak alanlar) yol açabilir" şeklinde sürdürüyor.

Mersin'de akademisyenler, Kızkalesi ile Narlıkuyu arasında belirlenen 9'ar metrekarelik iki noktada yaptıkları dalışlarda, uzun zehirli dikenlere sahip istilacı tür deniz kestanelerinin yoğunluğuna şahit oldu. (DHA) 

Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, deniz kestanelerinin gonadları (üreme organları) için avlandıklarını belirterek, Akdeniz'de yerli deniz kestanesi türlerinde çok hızlı bir azalma görüldüğünü söylüyor.

"YERLİ YOK, KIZILDENİZ KESTANESİ"

Gökoğlu, "Bir zamanlar ayağımızı deniz kestanesi (kara diken) nedeniyle basamadığımız Antalya kıyılarındaki kayalıklarda şimdi bir tane bile deniz kestanesi yok. Bunun nedeni kirlilik, alglerde görülen azalma, egzotik göçler ve yeni türlerin girişi, ortamdaki besinin azalması gibi faktörlerdir. Yerli türlerin yerini Kızıldeniz türü olan 'Diadema setosum' almaya başladı" dedi.

Doğada kestanelerle ya da kestane larvalarıyla doğrudan beslenen canlıların olduğunu söyleyen Gökoğlu, "Bunlar çoğaldıkça türlerin geleceği de risk altına girmeye başlar. Kestanenin besinini tüketen canlılar bir yerde kestanenin geleceğini de etkiler. Ülkemizde önceleri tüketim yoktu. Şimdi var" şeklinde konuştu. 

Eko sistemde her zaman bir denge olduğuna dikkat çeken Gökoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kestane ve balık bu dengenin unsurlarıdır. Kestane doğadaki algleri, balıklar da kestaneleri, besin zincirinin üst halkalarında yer alan insanlar da ikisini de tüketiyor. Kestanelerde olan bir azalma, hem bu kestanelerin larvalarıyla, hem de kestanenin kendisiyle beslenen canlıların azalmasına neden olur."

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, denizkestanesi ile alg ilişkilerinin içine balıkların da dahil edilmesi gerektiğini aktarıyor.

'Mırmır, çupra, levrek mercan türleri balıklar azaldıkça denizkestaneleri çoğalıyor' diyen Sarı, "Çünkü bunları bu balıklar kontrol edilyor. Eğer sayıları artarsa da bu sefer kıyısal bölgedeki algler, deniz bitkileri çoğalıyor. Bu da müsilaj için tehlikeli bir durum. Marmara Denizi'nde avcılığı kesinlikle yasaklanmalı" dedi.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber