Futbol filmleri neden beğenilmiyor? 'Bu sihri anlatamazsınız...'
Futbol severlere göre oyunun beyaz perdeye adaptasyonu pek başarılı olmuyor. Pele bile bu kanıyı değiştiremezken, futbolun aksiyonu neden bir türlü futbolseverleri tatmin edecek şekilde sinemaya aktarılamıyor?
Futbol dünyanın en sevilen oyunu. Her ne kadar bu oyun Neymar’a verilen 222 milyon euroluk bonservis bedeli ile ‘ben bir endüstriyim’ diye bağırsa da tribündeki insanlar yeşil sahaların büyük aşığı. Futbolseverlerin yıllardır hayıflandığı bir konu ise kendilerini tam anlamıyla tatmin eden bir futbol filmi izleyememek.
Bilinen haliyle futbol ilk kez beyaz perdeye 111 yıl önce İngiltere’de çekilen sekiz dakikalık 'Futbolcu Harry' filmi ile yansıdı. O tarihten bu güne kadar pek çok futbolu konu alan film çekilirken 2000’li yıllarda başlayan ‘Goal’ serisi hafızalardaki yerini koruyor.
Bu film yine de sinematografik açıdan eleştirmenler tarafından yeteri kadar beğenilmemiş olacak ki Santiago Munez isimli Meksikalı bir göçmenin dünya futbolunun basamaklarını çıktığı bu film, sinema festivalleri ve ödül komiteleri tarafından yeterince ilgi görmedi.
'BU SİHİRİN YERİNE BİR ŞEY KOYAMAZSINIZ'
Dünya Kupası’nı konu alan birkaç futbol filmi çeken yapımcı David Wooster’da futbolu sinemaya aktarmakta temel bir problem olduğunu düşünüyor. Yapımcı, geçen hafta oynanan Kuzey Makedonya-İtalya maçına atıfta bulunarak, “Bu senaryoyu önden yazamazsınız, 93. dakikada gol atarak İtalya’yı turnuva dışına ittiler. Kendinizi ne kadar zorlarsanız zorlayın bu sihrin yerine bir şey koyamazsınız” diyerek futbol filmi çekmenin zorluğundan dem vuruyor.
Spor filmlerinde müsabaka sahnelerini çekmek için Hollywood spor kareografları ile çalışıyor. Aimee McDaniel 20 senedir bu işi yaparken görevi yönetmenin kafasındaki sahneye, sporun gerçek görüntüsünü olabildiğince yansıtarak aktarılmasını sağlamak.
McDaniel, “Yönetmenler ile konuşuyorum, ne görmek istediklerini soruyorum. Bazıları sporu olandan daha fantastik bir biçimde, bazısı ise olduğu gibi görmek istiyor” ifadelerini kullanıyor. Geçen yıl The Tomorrow War isimli film için yönetmen Chris McKay ile çalışan koreograf hücuma kalkan bir takımın gole giderken önüne çıkan ‘gelecekten gelen askerler’ sahnesi için sahaya bir futbol takımı dizilimi yerleştirmiş. Sahadaki oyuncular ise Amerikan Ulusal Futbol Ligi’nin altyapı takımlarında oynayan oyunculardan seçilmiş.
YÜZÜ VE VÜCUDU AYNI ANDA NET GÖRÜLMELİ
Bu filmlerin en zor sahnelerinden biri kalecilerin güzel kurtarışlar yaptıkları anlar çünkü sahnelerin tabiatı gereği oyuncunun yüzü ile vücudunun aynı anda net bir şekilde görülmesi gerekiyor, bu dublör kullanılmasını güçleştiriyor.
Kimilerine göre futbol filmlerinin diğer bir dezavantajı ise defans oyunculuklarının çok kötü olması. Senaryo gereği çalım yemesi gereken figürasyon, daha önce hiçbir defans oyuncusunun başına gelmedik şekilde çalım yiyebiliyor.
Sinematograflar 22 oyuncunun sahadaki hareketlerini kamera ile yakalamanın mümkün olmadığını bu sebepten kameranın hep golü atması beklenen oyuncuya odaklandığını söylüyor. Futbol filmleri arasında sinemaseverlerin büyük bir bölümünün kalitesi konusunda mutabık olduğu film ise Sylvester Stallone, Michael Caine ve Pele’nin başrollerini oynadığı 1981 yapımı Zafere Kaçış. Filmi usta aktörlerin yanı sıra Pele’nin karizmasının da götürdüğü bir gerçek.
PROFESYONEL OYUNCULAR DUBLÖR OLUYOR
Bazı filmlerde ise profesyonel futbolcular, oyuncuların dublörü olarak kullanılıyor, oyuncu koşarken kameranın yüzüne odaklanmadığı anlarda çalımları onlar atıyor, driplinglere onlar kalkıyor.
Yapılan bir hesaba göre bugüne kadar çekilen futbol filmlerinde toplam 27 gol atılırken bu gollerin 4’ü Tsubasa’da olacak şekilde imkansız gollerden oluştu, 4 tane de serbest vuruş golü beyaz perdeye yansıdı. Son yıllarda sinemada futbol filmleri konuşulmasa da dijital platformların sayısının artması ile hatırı sayılır sayıda futbol belgeseli çekilmeye başladı. Amazon Prime’da yer alan All or Nothing (Ya hep ya hiç) serisi ile Tottenham, Arsenal ve Manchester City gibi takımların mahrem anlarına tanıklık etmek mümkün oluyor.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü The Athletic’te Adam Hurrey imzası ile yayımlanan ‘Why can’t films get football right?’ isimli makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel