Lionel Messi artık tartışmaları bitirdi mi? Dünya Kupası da gelince...

Katar'ın ev sahipliğindeki Dünya Kupası pek çok farklı noktasıyla hafızalara kazındığı gibi bir dönemin zirvesinin görevini yerine getirdiği turnuva olarak da akıllarda yer edecek. Peki neydi bu dönem? Değişen ve endüstriyelleşen futbolda kulüp performansları her geçen gün daha öne çıkarken kariyerlerini kulüp performanslarıyla var eden Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi'nin hükmettiği dönemdi söz konusu dönem... Görev ise Dünya Kupası'nı kazanabilmekti.

Bu argümanı genişletmek gerekirse “tarihin en büyük futbolcusu” tartışmasının Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi'den önceki orijinal muhatapları Pele ve Diego Maradona'ydı. Pele'nin Brezilya ile üç Dünya Kupası şampiyonluğu bulunurken Maradona da 86'dan zaferle ayrılıp, 90'da da kupayı finalde kaybetmişti.

ARTIK HER ARGÜMANA CEVABI VAR!

Maradona, Pele ile olan rekabetinde kendi kulüp kariyerini bir ayırt edici unsur olarak öne sürmekteydi. Ronaldo ve Messi rekabetinde ise milli takım kariyerileri fark yarattıkları ya da yaratamadıkları alan olarak konuşulacaktı. Hatta iki modern yıldızın Pele ve Maradona'yla kıyaslanmasında Dünya Kupası hanelerinin boş oluşu kimine göre Messi ve Ronaldo'nun bu tartışmaya girmesini bile olanaksız kılıyordu.

Şimdi gelinen noktada ise Messi'nin her argümana karşı artık bir cevabı olduğunu görüyoruz.

“Maradona ve Pele, Dünya Kupası kazanmış efsaneler; Messi'nin bu isimlerle kıyaslanması için bir Dünya Kupası kazanması şart.”

Lionel Messi, Katar'da, son Dünya Kupası'nda zafere ulaştı ve bu argümana karşı cevabını vermiş oldu. 2014'te finale kadar gelen Arjantinli, 90'da Maradona'yı üzen Panzerler'in güncel versiyonuna boyun eğmişti. 2022'de ise rakip, son dünya şampiyonu Fransa'ydı. Messi ve arkadaşları maçın başından itibaren çok büyük bölümünde oyunun hakimiydi ve sahadan 3-2'lik galibiyetle ayrılarak zafere ulaştı.

FİLM GİBİ FİNAL, MUAZZAM BİR 'KÖTÜ ADAM'

Final ise neredeyse Arjantin'de ve Messi'nin gelecek hayatında çok büyük bir travma bırakacaktı. 80 (penaltıdan) ve 81'de sahneye çıkan Kylian Mbappe “Bu iş bitmedi” diyecek ancak son sözü tam da bir film senaryosu gibi, söylemesi gereken kişi yani Lionel Messi söyleyecekti. 108'de sahneye çıkan Messi, böylece 113'te Götze'nin şapkadan tavşan çıkardığı 2014'ün de rövanşını almış olacaktı.

Ama dedik ya film gibi maçta muazzam bir “kötü adam” performansı sergileyen Mbappe, 118'de yine penaltıdan skoru eşitleyecekti. Penaltılara giden maçta Arjantin kalecisi Emiliano Martinez olağanüstü performansıyla kupayı Arjantin'e getiriyordu.

Yani özetle Messi, Lusail'deki finalde Dünya Kupası'na dair defterlerinin tamamını kapatıyordu...

“Cristiano Ronaldo'nun Euro 2016'da zafere ulaşmasıyla Messi, Copa America'yı kazanana kadar ikili rekabette Portekizli'nin gerisine düşmüştü. Doğal olarak şu an en fazla ikisinin kafa kafaya bir noktada olduğunu söyleyebiliriz.”

Elbette turnuvanın doğal favorilerden biri olan Arjantin'le Dünya Kupası serüveni yaşamak Messi'nin az da olsa avantajlı olduğu bir noktaydı. Messi de zaten hep daha iddialı kadrolarla daha büyük hedeflerle Dünya Kupası sahnesine çıktı. Ve nihayetinde Arjantinli defteri kapatmayı başardı. Özellikle Ronaldo'nun etkisiz kaldığı bir turnuva yaşamasıyla Messi -kabul etmek gerekir ki- “tüm zamanların en iyisi” tartışmasında pek çok kararsızın aklındaki soru işaretini de ortadan kaldırmış oldu.

RAKAMLAR DA SÖYLÜYOR...

Bu tartışma rakamlarla da noktalanmış gibi. Messi bu turnuvada çıktığı Dünya Kupası maçı sayısını 26'ya çekerek Lothar Matthaus'un 25 maçlık rekorunu tarihe gömdü. Dünya Kupası'nda attığı 13 golle 12 gollü Pele ve 8 gollü Maradona'yı bu alanda geride bıraktı. Messi bu turnuvada aynı zamanda Arjantin tarihinin de Dünya Kupası'nda en golcü oyuncusu oldu.

Hala bunların dahi yetersiz olduğunu öne sürenler olacaktır. Bir seyirlik olarak üst düzey futbola erişimin, günümüze nazaran çok daha kısıtlı olduğu bir dönemde, anlatılarla da büyüyen Pele ve Maradona efsanesi elbette kültürel ve toplumsal açıdan (özellikle Maradona) çok daha büyük bir etkiye sahipti.

Böyle bir dönemde Messi'nin ya da Ronaldo'nun benzer bir kitlesel etki yaratmasını beklemek haksızlık olacaktır.

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr 

Kaynaklar: FIFA, The Athletic

Kaynak: Web Özel