Yaşam: Duygusal kaslarımızın spor salonu

Fiziksel sağlığımızın temel taşlarından biri, kaslarımızın güçlü ve dayanıklı olmasıdır. Kaslar, vücudumuzu destekler, hareket etmemizi sağlar ve genel sağlığımıza önemli katkılarda bulunur. Bu nedenle, düzenli antrenman yapmak yaşam kalitemizi artırmak için kritik bir rol oynar. Daha dinç ve sağlıklı olmanın yanı sıra daha iyi göründüğümüzü bilmek de kendimize olan güvenimizi her anlamda artırır.

Düzenli antrenman sadece dışarıdan görünen halimiz için değil, tüm olan bitenin merkezi olan içsel dünyamız için de önemlidir.

Spor salonundaki ilk antrenmanımızda 150 kilogramlık bir ağırlığı tek seferde kaldırmamız mümkün olmaz. Taşıyabileceğimiz ağırlık ile başlayıp tekrarlarla güçlenerek hedefimizdeki ağırlığı zaman içinde taşıyabilir hale geliriz. Konu duygularımız olduğunda ise; bizi zorlayan, zaman zaman altından kalkamayacağımızı düşündüğümüz deneyimlerimizin uyuyup uyanmakla, kendiliğinden mucizevi bir şekilde değişeceğini düşünürüz. Bunun akşamdan sabaha sihirli karın kaslarıyla uyanmayı beklemek kadar masalsı olduğunu unuturuz. Duygularımızın değişmediğini fark edince bazen kendimizi suçlar, bazen çaresiz ya da yetersiz hissederiz. Dönüşüm için içsel dünyamızda da düzenli çalışmamız gerektiğini gözden kaçırırız. Yaşamın kendisi iç dünyamız için bir spor salonudur. İçsel dayanıklılığımızı ve duygusal kaslarımızı güçlendirmek de aynı fiziksel bedenimizde olduğu gibi süreklilik ve sabır gerektirir.

İmkanlarımız elverişliyse; fiziksel bedenimiz için spor salonunda, duygusal kaslarımız için ise yaşamda işinin ehli bir eğitmenle çalışmak mutlaka fark yaratacaktır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise duygularımızı ve düşüncelerimizi tanımak için yola çıkmak, düzenli yazmak, nefes egzersizleri, meditasyon gibi tek başımıza da uygulayabileceğimiz pratikler zamanla zayıf kaslarımızın güçlenmesine destek olabilir. Bu süreçte anlık büyük değişimler beklemekten vazgeçerek kendimize zaman tanımayı ve öz şefkati hatırlamalıyız.

Gözümüzle göremediğimiz kaslarımız da en az gözümüzle görebildiklerimiz kadar gerçektir. Bedenimiz mevcut kapasitemiz üzerinde bir ağırlığın altına girdiğimizde bize ağrı ya da acı hissiyle uyarı verir. Gözyaşlarımız, yorgun ve stresli hissetmemiz, bağışıklık sistemimizin zayıflaması da duygusal kaslarımızın bizi uyarma yöntemidir. Bu uyarıları dikkate alarak içsel bir antrenman planı oluşturmak uzun vadede tükenmiş hissetmenin ve hastalıkların önlenmesine katkıda bulunabilir.

Bilgiye erişmenin oldukça kolaylaştığı günümüzde fiziksel olduğu kadar duygusal egzersizi de yaşamımızın bir parçası haline getirmek yaşam kalitemizi artırıp, enerji seviyemizi yükseltecek ve içsel yaşlanmamızın gecikmesine destek olacaktır.