'Şarjım bitiyor' endişesi ile nasıl başa çıkacağız?

Modern dünyanın en önemli günlük problemleri arasında muhtemelen şarj sorunu da yer almakta. Yanında şarj aleti taşımayanları, o seçkin azınlıkta yer alanları çok şanslı görüyoruz. Peki "Şarjım bitecek mi?" endişesiyle nasıl başa çıkacağız? Bunun bir yolu var mı?

Son Güncelleme:

Aslında 'menzil endişesi', tipik olarak elektrikli araç kullananlar ile ilişkilendirilen bir modern zamanlar anksiyetesi. Basitçe ifade etmek gerekirse elektrikli aracın, seyir halindeyken şarjının biteceğinden endişelenmek olarak özetlenebilir. Ancak çevremize bir bakınca bu endişenin sadece elektrik araç kullananlar ile sınırlı olamayacağını da fark ediyor olmamız lazım. Herkesin elektrikli aracı yok ancak hemen hemen herkesin bir cep telefonu var. Ve o küçük barın yüzde 10'un altında olduğu her an... Yeşil gibi dostane bir renkten kırmızıya dönen pil simgesi...

Yatak, koltuk, çalışma alanı, mutfak tezgahı, gittiğimiz kafede oturduğumuz masa; her şey bir prize yakın olmalı.

Şöyle bir gözünüzün önüne getirin; telefonlarının şarjı bitmeye yaklaşınca insanlar bir tuhaflaşıyor. Hemen eve gitmek isteyenler mi dersiniz iş arkadaşlarının masalarında kablo arayanlar mı... Rastgele yabancılardan, dükkanlardan herkesten şarj aleti talep ediyorlar. Pille çalışan cihazlar hayatlarımızın ana itici gücü haline geleli çok da olmadı.

KORKU DERİNLERDE...

Bununla birlikte pilin bitmesiyle iligili endişe 'nomofobinin' yani akıllı telefonsuz kalma korkusunun başlıca tetikleyicisi konumunda. Nomofobi aslında günümüzde uçarılıkla beslenerek kötü bir üne kavuştu zira kimsenin şeker patlatma oyununa sürekli erişimi olması gerekmiyor! Fakat Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğrencileri arasında nomofobiye ilişkin yapılan bir araştırmaya göre korkunun kökleri derinlerde.

Doç. Dr. Hamit Özen, Dr. Şengül Uysal ve Dr. Canan Madenoğlu'nun kaleme aldığı Social Phobia in Higher Education: The Influence of Nomophobia on Social phobia (Yüksek Öğrenimde Sosyal Fobi: Nomofobinin Sosyal Fobi Üzerindeki Etkisi) adlı çalışma oldukça çarpıcı.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Uysal bir öğrencinin gösterdiği sosyal kaygı ne kadar yüksekse, akıllı telefonlarını kaybetmekten korkma olasılıklarının da o kadar yüksek olduğunu keşfetti. Araştırmada endişeli insanların kişisel ilişkilerini sürdürmek için cep telefonlarına daha çok güvendikleri tespit edildi. Dr. Uysal şöyle aktarıyor:

Cep telefonunun temel amacı, insanların iki farklı yerde anında iletişim kurmasını sağlamak ve insanın yalnızlık kaygısını ortadan kaldırmaktır. Ama cep telefonunuzu yüz yüze ilişkilerden kaçınmak için kullanırsanız, iletişim bağımlılığı yaratırsınız.

PİL BİTTİĞİNDE BAĞLAR DA KOPUYOR...

Haliyle cep telefonunuz elinizde olmayan sebeplerle kapandığında bu durum çok daha travmatik oluyor. Lakin acı çeken sadece sosyal anksiyete sahibi insanlar da değil. Zira çoğu insan önemli toplantı saatlerinden, kritik notlara, aile fotoğraflarından, beslenme programlarına kadar hayatlarının çeşitli bölümlerini telefonlarına yükler ve pil bittiğinde bu bağlar da kopmuş olur.

Bununla birlikte pil kaygısının sadece “modern insanın yeni derdi” olarak görülemeyeceğini de ifade etmek gerek. Bu endişe bir noktaya kadar haklı zira insanların gündelik hayatlarında güvendikleri hatta güvenmek zorunda oldukları bu teknoloji “harika” olmaktan çok uzak! Hala 1970'lerde geliştirilmiş bir sistemi satın alıyoruz. Büyük ilerleme kaydedilmiş olsa da, lityum piller ağır, patlayıcı, aşındırıcı ve atık olarak savuşturulması zor.

Yeni bir ürün aldığımızda, pil endişesine düşmeden, cebimizden, sağımızdan solumuzdan kablo sarkmadan dışarı çıkmamız çok kısa bir balayı dönemi için mümkün. Pil ömrü üzerine yapılan araştırmalar özellikle düşük şarjda pillerin güvenilmez olduğunu kanıtlıyor. Ve piller, her şarj edildiğinde, her dolup boşaldığında biraz daha yıpranıyor.

O ZAMAN BABAANNE TELEFONU KULLANIN! 

Elbette 'babaanne telefonu' da denen kapaklı telefonlardan kullanıp bir hafta şarj derdine düşmeyebilirsiniz ancak bunun çok da mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Teknolojilerin ve şirketlerin bir şekilde menzil ifade edebiliyor olması bir adım olacak. En azından Cornell Üniversitesi'nde insan-robot etkileşimleri üzerine çalışan Malte Jung böyle öne sürüyor. Araçlarına yakıt aldıklarında aşağı yukarı bir menzil tahmini yapabilen insanların şarjlarıyla ilgili benzer tahminlerde bulunmaları güç.

Galiba, pil teknolojisi gelişene (ki öyle olacak) veya teknoloji şirketleri daha şeffaf hale gelene kadar (bu o kadar kesin değil) pilinizin ömrünün belirsiz olduğu gerçeğiyle kucaklaşmak ve pillerin de bizler gibi kaçınılmaz bir şekilde fani olduğunu bilmek gerekiyor.

*Bu haberdeki bilgilerin önemli bir kısmı Wired'da “Diagnosing (and Dealing With) Your Low-Battery Anxiety” başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber