Okyanus canlılarının başlıca düşmanı: Deniz gürültüsü

Deniz taşımacılığı, askeri sonarlar, sismik petrol ve gaz aramaları, deniz canlıları için gürültü kirliliğine neden oluyor. Deniz canlılarında sürekli sese maruz kalmak stres, işitme kaybı ve beslenme kesilmesi gibi sorunlara yol açabilirken bazı deniz memelilerinin de karaya vurduğu görülüyor.

Son Güncelleme:

Birçok deniz canlısı hayatta kalabilmek için duyma yeteneklerine güveniyor. Ses, su altında canlıların iletişim kurabilmelerinin en önemli yolu. Suda yaşayan birçok canlı avlanmak, eş ve yavru bulmak, yırtıcılardan kaçmak, yaşam alanlarını belirlemek, ayrıca birbirleriyle haberleşmek için seslerini kullanıyor.

Ancak son yıllarda okyanus ve denizlerdeki gürültü kirliliği su altı yaşamında ciddi problemlere neden olabiliyor. Deniz taşımacılığı, petrol ve gaz aramak için yapılan sismik çalışmalar, askeri faaliyetler, inşaatlar, denizler ve okyanuslarda oldukça büyük ses kirliliğine yol açıyor. 

1950'lerde, dünya okyanuslarında yaklaşık 30 bin ticari gemi dolaşıyordu. Şimdi çoğu çok daha büyük motorlara sahip yaklaşık 100 bin gemi dünya denizlerinde seyrediyor. Üstelik kargo tonajı da çok arttı. Bu kadar çok gemi, denizin dibini oldukça gürültülü hale getiriyor. 

Katalonya Politeknik Üniversitesi'ndeki biyoakustik uygulama laboratuvarı müdürü Michel Andre, yoğun insan faaliyetlerine yakın alanlarda 24 saat kesintisiz gürültü olduğunu ve canlıların bundan kaçma imkanı olmadığını ifade ediyor. Profesör Andre okyanuslardaki gürültünün denizdeki canlılara, sürekli beyaz ışık altında uyumaya çalışan bir insanla benzer etkiler yarattığını ifade ediyor.

SESTEN KAÇAN DENİZ MEMELİLERİ KARAYA VURUYOR

"Okyanusta ses hayattır" diyen Andre, deniz ortamında fauna ve floranın sese bağlı olduğunu açıklıyor. Andre, “Işık yüzeyin sadece birkaç metre altına nüfuz edebiliyor. Su altında, hayati öneme sahip bilgi alışverişi için sesten başka bir iletişim aracı yoktur" diyor. Andre deniz canlılarında sürekli sese maruz kalmanın stres, işitme kaybı, davranış değişikliği ve beslenme kesilmesi gibi sorunlara yol açabileceğini de ekliyor.

Sorbonne Üniversitesi'nden Prof. Olivier Adam, "Bazı askeri sonarlar o kadar çok gürültü yapar ki deniz memelileri sudan çıkmak için kıyıya yaklaşır ve sonunda karaya vururlar. Ayrıca petrol arama operasyonları sırasında birçok balina ve yunus gibi memelinin de karaya vurduğu görüldü” diyor. 

Denizde petrol ve gaz arama çalışmaları, deniz dibine gönderilen basınçlı hava kabarcıklarının tabana çarpması sonucu ortaya çıkan sesin incelenmesi ile yapılıyor. Jeologlar, denizden gelen bu ses yansımalarını ölçerek, deniz tabanının onlarca, hatta yüzlerce kilometre altındaki çeşitli çamur, kum, kaya ve petrol katmanlarının 3 boyutlu bir görüntüsünü oluşturabiliyorlar. Ancak bu sismik araştırmaları 4 bin kilometre ötedeki canlılar bile rahatlıkla duyabiliyorlar. 

Gemilerde deniz dibini tarayan sonarlar, deniz canlıları için oldukça büyük bir gürültü kaynağı. Fotoğraf: Shutterstock

Bir buna bir örnek de geçtiğimiz günlerde yaşandı. Fransa’da Seine Nehri'ne giren ve günlerce bu nehirde mahsur kalan bir beyaz balinanın ses yüzünden doğal ortamını terk ettiği tahmin ediliyor.

Su altı gürültü kirliliğinin zararlı etkilerini belgelemek için son yirmi yılda yürütülen çalışmaların çoğu deniz memelileri türlerini ilgilendirirken, balıklar, omurgasızlar, algler ve hatta planktonlar hakkında veriler daha yeni ortaya çıkıyor.

Michel Andre'nin ekibi, örneğin, deniz omurgasızlarının (kafadanbacaklılar, denizanaları, kabuklular, mercanlar gibi) kulakları olmasa bile, ses titreşimlerine duyarlı olduklarını ve bunları “dengelerini sağlamak” için kullandıklarını gösteriyor.

Bazı deniz çayırı türü bitkiler de deniz diplerine kök salmak için ses titreşimlerinden yararlanıyor. Son elli yılda, gemilerin hareketiyle ilgili gürültü emisyonlarının ana deniz ulaşım yolları boyunca otuz iki kat arttığı tahmin ediliyor.

Olivier Adam okyanusta genellikle, Manş Denizi, Cebelitarık Boğazı, Güney Doğu Asya, Fransa ve ABD'nin Boston kenti kıyılarının oldukça gürültülü olduğunu söylüyor. Ancak Covid-19 salgını sonrası başlayan kısıtlamalar, geçici de olsa deniz gürültülerini azalttı.

Toulon Üniversitesi'nden Marion Poupard, Fransa kıyılarında Covid-19 kısıtlamaları sırasında bazı yunusların görüldüğünü, normalde bu yunusların kıyıdan 100'lerce kilometre uzakta olması gerektiğini söylüyor. Poupard "Bu, Paris sokaklarında gezen ördekler görmek gibi bir şey" diyor.

Kaynaklar: Le Monde, The Guardian, NOAA

Sonraki Haber