Mutluluğun formülü: Karşıtlığın kusursuz dengesi

Dünyanın 208 ülkesinden 7 milyar 888 milyon insandan mutluluk peşinde. Daha mutlu bir yaşamın formüllerini arıyor. Peki ya mutluluğa giden yol nereden geçiyor? Dönüştürü Nefes ve Kişisel Gelişim Koçu Nilay Kalkavan merak edilen bu sorunun yanıtını kaleme aldı.

Son Güncelleme:

Bugün 21 Aralık: Kış Gün Dönümü. Kuzey yarım kürede günler uzamaya, güney yarım kürede ise kısalmaya başlıyor. Bir yarım kürede en uzun gece, diğer yarım kürede en uzun gündüz yaşanıyor.

Bugün 'karşıtlığın kusursuz dengesi'ni deneyimliyoruz. İç dünyamızda da karşıtlığın benzer bir dengesi olduğunun farkında mıyız?

Nilay Kalkavan

İnsanlığın en büyük şikayetlerinden biri mutluluk eksikliği. Neredeyse herkes çeşitli yöntemlerle mutluluğu bulmaya çalışıyor.  Kimi aşk, kimi para, kimi şans peşinde. Mutluluğa erişmek için tamamlanması gereken detaylı bir eksik listesi var çoğumuzun elinde. Peki ya mutluluğa giden yol mutsuzluğu kucaklamaktan geçiyorsa?

Genelde bizi zorlayan duygulardan kaçmayı seçeriz. Mutsuzluk kaçmaya çalıştığımız duyguların en meşhurlarından biridir. Bu duyguya genellikle peşimize düşen karnı aç bir aslanmış gibi bakar ve bu aslana yakalanmamak için var gücümüzle koşarak sürekli kaçarız. Amacımız kendimizi korumaktır.

Mutluluk ve mutsuzluğun duygu karşıtlığı bizi eylemlerimizde de karşıtlığa götürür. Mutsuzluktan kaçmak gerekiyorsa mutluluğun da yakalanması gerektiğine inanıveririz. Aç aslandan kaçabilmenin bir yolunu arar, ondan daha hızlı koşan başka bir hayvanın sırtına atlayarak kurtulacağımızı düşünür ve bir çita kovalamaya başlarız. Aylar, yıllar boyunca koşarız ancak çabamız boşadır. Kilitlendiğimiz hedefe belki yanaşır gibi olur ancak bir türlü yetişemez, öfkelenir, yorulur ve sonunda tükeniriz. Sonunda ne çitayı yakalayabiliriz ne de aslana yem olmaktan kurtulabiliriz.

İşin kötüsü yarattığımız bu kaç-kovala oyununa kendimizi öyle bir kaptırırız ki yaşamanın, var olmanın tadını çıkaramaz hale geliriz.

Mutsuzluğun da mutluluk kadar insanca bir duygu olduğunu kabullenebildiğimizde ise durabilir ve içinde olduğumuz anda kalmaya başlayabiliriz. Kaçmayı bıraktığımızda kovalamanın anlamsızlığının da farkına varırız.  Bir 'safari kahramanı' olmaktan vazgeçip, dikkatimizi sakince yaşamın akışına verdiğimizde diğer tüm duygularla birlikte mutluluğun da hayatımızın içinde kendiliğinden zaten var olduğunu fark etme imkânı buluruz.

Bir yarım kürede en uzun gündüzün diğer yarım küredeki en uzun geceyle dengelenebildiğini hatırlamak; olumsuz duygularımızla barışmanın ve bu duygulardan kaçmak yerine onları kucaklamanın önemini fark etmemizi sağlar. Bu farkındalık sayesinde; istediğimiz duygulara bizi ulaştıracak doğru deneyimleri aklımızla aramak yerine yaşamın içinde kalıp, deneyimlerin getireceği duyguları kalbimizle hissetmenin tadına varabiliriz.

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber