Milyonlar dinliyor! Nasıl bu şarkılar olmadan çalışamaz olduk?
Ders çalışırken, mesaide ya da kitap okurken müzik dinlemek bazımız için çok zor; bir çoğumuz için ise bu eylemlerin olmazsa olmaz eşlikçisi müzik... Son zamanlarda bunun için çok uygun bir tarz revaçta: Lo-Fi! Peki nedir bu Lo-Fi? Nasıl milyonları kendisine bağladı? Gerçekten yararlı mı?
Odaklanmak çağımızın en önemli problemleri arasında. Neredeyse herkesin bunun için kendisine has bir yöntemi var. Odaklanmaya yardımcı müzikler dinlemek de bu yöntemlerden biri. Eğitim hayatı boyunca ödevlerini Radyo Oxigen ve Lounge FM eşliğinde yapan, sınavlara böyle hazırlanan kuşağın yerini YouTube ve Spotify'da çokça dinlenen listelere yönelen kuşak aldı.
Ders çalışmak, kitap okumak, rapor hazırlamak, sınava hazırlanmak gibi noktalarda acid-jazz, nu jazz, house, trip-hop ve bunlara benzer türler revaçta ancak özellikle YouTube, kendine has algoritmaları sayesinde gözünüzün aşina olduğu bir üst başlığı ön plana çıkarmakta: Lo-Fi.
DOĞAL OLANA DOĞRU...
Peki nedir bu Lo-Fi? Bütün dünya neden ve nasıl Lo-Fi dinliyor? Lo-Fi aslında Hi-Fi'ın zıttı olarak kendini tanımlayan bir akımı karşılaşmakta. Hi-Fi yani “yüksek sadakat” sesleri gerçeğe en yakın biçimde dinleyiciye duyurmayı amaçlar. Lo-Fi (düşük sadakat) ise kastedilen gerçeklikten ziyade "aslında olana" yani “doğal olana” sadıktır. Lo-Fi'da kabaca ifade etmek gerekirse stüdyoda ne kaydedildiyse o duyulur, daha az kanallı, daha “kirli”, daha çabasız ve sakin bir sound elde edilmeye çalışılır.
Günümüzde ise “Lo-Fi” dendiğinde karmaşadan uzak bir bas ve davul ritmine sahip, vokallerin hiç olmadığı ya da çok yumuşak ve derinden gelen bir vokalin kullanıldığı, zihni yormayan, koyu bir tonda, arada radyo, teyp ya da plak cızırtılarına benzer sesleri de duyabileceğiniz bir tarz kastediliyor.
Özellikle kısık sesle de dinlenmeye çok müsait olan bu tarz YouTube'da inanılmaz biçimde popüler. Bu tarzın bayrak taşıyan kanalı ise hiç kuşkusuz Lofi Girl. Yanında kedisi, başında kulaklığı ile ders çalışan ya da düşüncelere dalmış bir genç kızın resmedildiği video kapaklarından tanıyacağınız bu kanalın 10.2 milyon takipçisi bulunuyor.
Kanalın iki de canlı videosu bulunuyor. Bunların ilki olan “lofi hip hop radio - beats to relax/study to” (lofi hip hop radyo – dinlenme/ders çalışmak için beat'ler) adlı videonun (☝) 20 Mart 2022 saat 16.21 itibarıyla 24 bini aşkın canlı izleyicisi bulunuyor. Kanalın diğer canlı videosu olan “lofi hip hop radio - beats to sleep/chill to” (lofi hip hop radyo – uyumak/yayılmak için beat'ler) adlı videonun ise aynı an itibarıyla 6 bin 400'ü aşkın izleyicisi (daha doğrusu dinleyicisi) bulunuyor.
Lofi Girl'ün en çok izlenen videosu ayrıca “lofi” aramasıyla karşılaşacağınız en çok izlenen video. “1 A.M Study Session - [lofi hip hop/chill beats]” adlı video şu ana kadar 75 milyonu aşkın izlenmeye ulaşmış.
Chillhop Music (☝) adlı kanalın ise 3 milyon 250 bini aşkın abonesi bulunuyor. Bu kanalların bu kadar popüler olmasının bir sebebi de hiç kuşkusuz birden fazla şeyi aynı anda yapmaya olan isteğimiz ve buna yönelik alışkanlığımız. Yemek yerken YouTube'da bir şeyler izlemek, özellikle gençler arasında, nasıl bir yemek yeme normaline dönüştüyse doğal olarak mesaide, ders çalışırken, kitap okurken ya da soğuk bir günde dışarıyı izlerken bize eşlik eden fonlara ihtiyaç duyuyoruz.
Peki Lo-Fi gerçekten faydalı mı?
ABD'nin New York eyaletinde havacılık ve teknoloji alanında eğitim veren Vaughn College'ın konuyla ilgili olarak yayınladığı içerikte üç madde ön plana çıkıyor:
- Tarzın uyku getirmeyecek kadar kompleks ancak rahatlatıcı temposu.
- Ekseriyetle şarkı sözü içermeyen parçaların dikkat dağıtıcılıktan uzak olması ve bu sayede yazma ve okuduğunu anlama konusunda yardımcı olması.
- Lo-Fi listelerinde yer alan parçaların kendi içlerinde döngüler barındırması ve tahmin edilebilir olduğu için dikkat dağıtmaması.
GÜRÜLTÜDEN ÇIKMA ARZUSU
Bir diğer ciddi argüman ise kentin, evin, salondaki TV'nin, susmak bilmeyen iş arkadaşının yarattığı gürültüden çıkıp, rahatlatıcı bir tempoda, görece basit, tahmin edilebilir melodiler ve ritim kalıplarının içine düşmenin cazibesi.
Ancak altını farklı bir açıdan çizmek gereken bir diğer nokta da tarzın basitliği... Dinlemeye oturduğunuz birkaç saatlik bir Lo-Fi listesi içinde “Bu şarkının adı neymiş?” diye çok nadir soruyorsunuz. Bu da türün neredeyse tamamen işlevsel olduğunu gösteriyor.
Haliyle tarzın söz konusu işlevi, daha önce değindiğimiz “mod playlistlerine” benziyor. “Mod playlistlerine” ilişkin yazının sonunda “Başka bir yerde, başka bir gerçeklikte olma isteği; daha sakin, daha düşük tempolu bir yaşam, bir an arzusu veya bazen sadece odaklanmaya çalışmak... Hepsi bu popülaritede pay sahibi” ifadeleri yer almakta.
Açıkça görülen benzerlik aslında çağımız insanının müzik yardımıyla neyi hayal ettiğini, nasıl bir atmosfer hayal ettiğini, nerede olmak istediğini ve sükûnet arzusunu da çarpıcı ancak hassas bir şekilde ortaya koymakta.
*Quora, NME, Vaughn College, The Washington Post
Kaynak: Web Özel