İkinci ergenliğini yaşayanlar... 'Sorumluluk almaktan kaçıyorlar'

İş yerinde hemen hemen herkesin hala ergen gibi davranışlar sergileyen arkadaşları vardır. Bu insanlar her ne kadar eğlenceli görülseler de, zaman zaman çevresindeki insanları zor durumda bırakabiliyorlar. Bu insanların ergen gibi davranmasının ise birçok nedeni mevcut.

Son Güncelleme:

Ergenlik dönemi insan vücudunun geliştiği, beyninin olgunlaştığı ve insanın çocukluktan yetişkinliğe geçtiği dönem olarak tanımlanıyor. Ergenlik genellikle 20'li yaşların başında sona ererken, bazı çalışmalara göre beynin olgunluğa ulaşması 25 yaşını bulabiliyor.

Ancak herkes ergenlikten kurtulamayabiliyor. İş yerinizde ya da arkadaş çevrenizde yetişkin olup da mutlaka 'ikinci ergenliğini' yaşayan ya da benzer davranışları sergileyen kişiler bulunur.

EĞLENCELİ OLABİLİRLER AMA...

Eğlenceli insanlar olarak görünebilirler ancak sonuçlarını hesaplamadan giriştikleri işler hem kendisi hem de çevresindeki kişiler için istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Ayrıca bu kişiler genelde sorumluluk almaktan kaçınırlar ya da sorumluluklarını ötelerler. Peki neden bir insan yetişkinlik döneminde de ergen gibi davranır?

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Tınaz "Güncel çalışmalar bize ergenlik süresinin uzadığı bilgisini veriyor" diyor. Tınaz artık daha geç yaşta evlenildiğini ve çocuk sahibi olunduğunu söylerken, işe başlama yaşının ötelendiğini ifade ediyor. Tınaz bu durumu "Aslında bunun temelinde yatan kültürel bağlam, özellikle de ebeveynin çocuk yetiştirme stilleri. Yani çocuğun aşırı sevilirken ya da sevgi ihtiyacı karşılanmazken aynı zamanda hiçbir kuralla tanışmadan (ya da aşırı kurallarla) yetiştirilmesi" olarak açıklıyor.

Prof. Dr. Pınar Tınaz, güncel çalışmaların ergenlik süresinin uzadığını ortaya çıkardığını ifade ediyor. Fotoğraf: Shutterstock

Prof. Dr. Pınar Tınaz sözlerine şöyle devam ediyor:

Son yıllarda ergenlik dönemi ile genç yetişkinlik dönemi arasında tanımlanan yeni bir dönem var: Beliren Yetişkinlik. 25-40 yaşları arasında yer alan bu dönemde insanlar yeni yerler keşfetmek, yeni deneyimler kazanmak istiyor ve sonsuz olanakları olduğunu düşünüyor. Bu dönemde bireylerin yetişkin sorumluluklarını da tam olarak edinememiş olduklarını görüyoruz. Aslında bu durum, başarılı kimlik gelişimi için katkı sağlayacak bir durum olarak kabul edilmeli.

Ancak Prof. Dr. Pınar Tınaz, bireyde başarılı kimlik oluşmamasını da önemli bir problem olarak görüyor ve bunun nedenlerinden birini de bireyleşememe, yani çocuğun anne ve babasından ayrılma duygusunun sağlıklı gelişememesi olarak açıklıyor.

Tınaz bunun sonucu olarak bu tarz kişiler hakkında "Kısaca sorumluluk almaktan kaçar, grup dinamiklerine uymakta zorlanır, hep bir öteleme görülebilir" diyor.

Ayrıca Tınaz, "İş yaşamında alacağı eleştiriler, çocuklukta aşırı koruyucu tutumla büyüyen bir yetişkinin benlik saygısını düşürebilir ve istenmediğini ya da insanların kendisine yeterince iyi davranmadıklarını düşünebilir. Böylelikle kendini ifade edemeyen; herkese, her şeye öfkelenen bir profil karşımıza çıkmış olur" diyor.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUKLUĞU 

Işık Üniversitesi'nde öğretim üyesi Psikolog Dr. Deniz Aktan ise kişide dürtü kontrolüne yönelik becerilerin gelişmemesinin de bu davranışa yol açabileceğini söylerken "Kişide daha önce tanısı konulmamış dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu da olabilir" diyor.

Aktan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu hakkında ise "Nörogelişimsel bir bozukluk" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Beyin hasarı ve travmaları bozukluk üzerinde sadece yüzde 5 kadar etkili. Hamilelik dönemi itibariyle çeşitli etkenlere bağlı olarak bebeğin patolojik gelişiminin ortaya çıkardığı farklı bir özellik. Sebepleri hala tam olarak aydınlatılmış değil. Erken çocukluk döneminde patolojik bir ebeveyn-çocuk bağlanması da sebep olabilir, çocukluk döneminde yaşanılan travmanın etkisi de..."

DAVRANIM VE ANTİ SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU 

Psikolog Gökhan Arayıcı ise davranım bozukluğunun ileriki yaşlarda bu gibi durumlara yol açabileceğini belirtiyor. Arayıcı, davranım bozukluğunun temel özelliklerini, başkalarının temel haklarına saldırıldığı ya da yaşa uygun başlıca toplumsal değerlerin ya da kuralların hiçe sayıldığı, yineleyici bir biçimde ve sürekli olarak görülen bir davranış örüntüsü olarak niteliyor.

Arayıcı, "Davranışlardaki bu bozukluklar klinik olarak önemli derecede toplumsal, okuldaki ve mesleki işlevsellikte aksaklıklara neden olur. Düşük engellenme eşiği, sinirlilik ve öfke atakları sergilerler" diyor. 

Arayıcı, çocukluk ve ergenlik döneminde davranım bozukluğunun, tedavi edilmediği takdirde ilerleyen dönemde yetişkinlikte anti sosyal kişilik bozukluğuna yol açabileceğini söylüyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber