Düz vitesin sonu mu geliyor? Rakamlar ortada...

Otomobil endüstrisi her geçen gün yeni teknolojilere başvuruyor ve mevcut teknolojilerini de optimize ediyor. Bu, geçmişte yakıt ve sürüş performansını etkilediği gerekçesiyle çok tercih edilmeyen otomatik şanzımanlı araçların piyasaya hakim olacak kadar artmasını sağladı. Peki rakamlar ne söylüyor?

Son Güncelleme:

Araba kullanmak bazısı için adeta reflekse dönüşmüş bir eylem. Bu insanların büyük çoğunluğu için aslında pratik hayattaki yeri artık sorgulanan bir teknoloji neredeyse vazgeçilmez; hatta olmazsa olmaz. Çevrenizdeki ne kadar fazla insanın “manuel vites” övdüğünü bir düşünün... Pek çok sürücü “Arabamı sadece sürmekle kalmayıp 'kullandığım' hissini seviyorum” diyor.

Lakin bu sadece sevgiyle açıklanan bir durum değildi. Optimum performansı yakalamayı zorlaştıran ve haliyle yakıt tüketimini de etkileyen; bakım ve yenileme maliyetleri manuel şanzımana nazaran yüksek olan ve bu sebeple “daha az güvenilir” olarak görülen otomatik şanzımanlar teknoloji geliştikçe daha kararlı, daha güvenilir bir hal aldılar. Artık devir değişiyor...

SADECE YÜZDE 30'U MANUEL

2022'de ABD'de satılan sıfır araçların sadece yüzde 30'u manuel şanzımanlı. Şimdilik otomobil satışlarının yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan elektrikli otomobillerde vites kutusu bile yok. Mercedes-Benz'in gelecek yılın sonuna doğru artık manuel şanzımanlı araç üretmeyeceği öne sürülüyor. Volkswagen'in ise manuel vitesten 2030'a kadar vazgeçeceği söyleniyor.

ABD'de “düz vites” giderek daha niş bir market oluyor ve manuel şanzımanların tarih olacağı artık daha sık dile getiriliyor. Türkiye'de de tablo açıkça otomatik şanzımanlı araçların piyasaya hızla hakim olduğunu gösteriyor.

Örneğin Türkiye'nin önde gelen bir ilan sitesinde 9 Ağustos itibarıyla yer alan tüm otomobil ilanlarının yüzde 53.11'ini manuel şanzımanlı araçlar oluşturuyor. Filtrelemelerle durumu daha net bir şekilde ortaya çıkarmak mümkün. Mesela 0-10 yaş arası araç ilanlarında ise bu oran yüzde 38.85'e geriliyor. 10 yaş ve üzeri araç ilanlarında ise her 10 araçtan 7'sinin düz vites olduğu göze çarpıyor.

OTOMATİK EHLİYETİ 2016'DA GELDİ

Türkiye için dikkat çeken kırılma yılı ise 2016. 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren B sınıfında otomatik vites ile manuel araç ehliyeti birbirinden ayrıldı. Böylece yalnızca otomatik vites araçlar kullanmayı planlayanlar buna yönelik ehliyet alabiliyor. Manuel vites ehliyeti bulunanlar otomatik araç da kullanabilirken otomatik ehliyeti olanlar manuel vites kullanabilmek için manuel vites direksiyon derslerine girmek durumunda.

Otomatik vites ehliyetini manuel vitese çeviren sürücülerin harç bedeli, kurs bedeli gibi ücretleri tekrar ödemesi gerekiyor. 2016 ve sonrası araçların satışa sunulduğu ilanlarda ise manuel şanzıman oranı 31.97'ye düşüyor.

Aslında bu konu global çapta uzun yıllardır konuşulmakta. Car and Driver dergisi 2010 yılında “Save the Manuals” (Manueli Kurtar) sloganıyla bir kampanya başlatmış ve düz vites kullanmayı öğrenen sürücülerin daha iyi ve daha keyifli araç kullanacağını öne sürmüştü.

Aynı zamanda düz vites savunucuları daha az insanın araba kullanabiliyor olması nedeniyle manuel bir aracı çalmanın daha zor olacağını, manuel araçların daha ucuz ve bakım maliyetlerinin daha düşük olduğunu, manuel araçta akü bitse bile aracın halk arasında “vurdurma” olarak bilinen yöntemle hareket ettirilebileceğini öne sürüyor.

ARAÇLA BİR BÜTÜN OLMAK...

Lakin her şeyin yanında manuel vitesin hala en çekici noktası sürücüye verdiği kontrol duygusu. Why We Drive (Neden Araba Süreriz) adlı çoksatarın yazarı Matthew Crawford, insanların evcilleştirilmiş atlar, bisikletler, arabalar gibi harekete yardımcı araçlarla bir bütün olduğunu ve bunu bilişsel olarak geliştirmenin ancak insanın kullandığı aracın bileşenlerini yorumlayabildiği zaman mümkün olduğunu savunuyor.

Bir binicinin atın yürüşünü algılaması gerektiği gibi bir sürücünün de aracının motor torkunu algılaması gerekiyor. Crawford, modern otomotiv teknolojisinin bu hissi engelleme eğiliminde olduğunu savunuyor ve şunu söylüyor:

“Hidrolik direksiyon, elektronik yakıt enjeksiyonu, kilitlenme önleyici fren sistemleri ve evet, otomatik şanzımanlar eylem ve algı arasındaki doğal bağları engelliyor.”

Ancak yukarıda sayılan tüm gelişmelerin de güvenlik, uzun ömürlülük, maliyet, performans, teknolojik adaptasyon gibi konularda çok büyük faydası olduğu açık. Otomotiv endüstrisi, “sürücüyle araç arasındaki doğal bağları engellemek” yerine araçları daha kolay kullanılabilir, böylece daha güvenli ve tüm noktalarıyla daha optimum yapmayı hedefliyor olsa gerek.

*Bu haberde kullanılan bilgilerin bir kısmı The Atlantic'te "The End of Manual Transmission" başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber