Bazı evliler asosyal mi oluyor? | 'Ooo hanımı buldun bizi unuttun'

Çiftlerin evlendikten sonra sosyal hayattan çekilmesi, çevresiyle eskisi kadar görüşmemesi yeni bir olgu değil. Bu durumun ardında kişisel, maddi ve toplumsal unsurlar yatabiliyor. Uzmanlar, kişilerin hem tek başına hem de çiftlerin arkadaşlarıyla vakit geçirmesinin sağlıklı olduğuna işaret ediyor.

Son Güncelleme:

Evlendikten sonra sosyal hayattan çekilen çiftlere bu konudaki sitem genelde şaka yollu yapılır. Bu sitemler çoğunlukla da çiftlerin arkadaşlarından “Bak eşini buldun, bizi unuttun” şeklinde gelir. Düğünde onlarca kişiyle dans edilmemiş gibi sanki o eğlence salonda bırakılır ve eşler deyim yerindeyse kabuklarına çekilir. Bu durumun ardında gerek kişisel, gerek maddi, gerekse de toplumsal faktörler yatıyor. Evlilikle sosyal hayatı birlikte yürütebilmenin çiftler için bir hayli sağlıklı olduğu ifade ediliyor.

Çift ve aile terapisti Dr. Ayça Can Uz, ilk fedakarlığın dış halkadan başladığını belirtiyor. Uz, bireylerin, iş dışındaki kişisel yaratıcılığını, ilgi alanlarını, 'beni ben yapanı' korumak istediğinde sosyal çevresindeki ilk fedakarlığa en dış halkadan, yani arkadaşlara ayrılacak zamandan başlayabildiğini belirtiyor. Uz, kabuğuna çekilmekten ziyade, bu duruma "özünü korumak" olarak da bakılabileceğini kaydediyor.

Uzman Psikolog Yeşim Akıncı ise, daha önce sosyal hayatı yoğun olan kişilerin bazen kendi kabuklarına çekilerek, yeni evlilik akdine alışmaya, uyum sağlamaya çalıştığını dile getiriyor. “Evlilik cicim aylarında ne kadar hoş gelse de aslında en zor zamanlar evliliğin ilk zamanlarıdır” diyen Akıncı, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Birbirini hiç tanımayan insanlar evlenebilir. Uzun süre flört edebilir sonra evlenebilirsiniz hatta aynı evde bile yaşamış olabilirsiniz yine de evlilik bireylere farklı gelecektir. Kağıt üzerinde resmî imza atılmasıyla beraber bu farklar hissedilebilir. Ancak uyum sağlayan çiftler, bu ilk zamanları başarıyla atlatır.”

Çiftlerin evlendikten sonra sosyal hayattan çekilmesinin ardında farklı faktörler yatıyor. Fotoğraf: Shutterstock

Uzman psikolog ve evlilik terapisti Kemal Özcan da maddi duruma dikkat çekiyor. Sosyal hayatın ekonomik bir güç gerektirdiğini belirten Özcan, “Elektrik, kira, doğalgaz sosyal hayata bütçe ayırmayı engelliyor” demekte. Ayrıca, bireylerin evlendikten sonra konfor alanlarından çıkmak istemeyebildiğine işaret eden Özcan, eşlerden birinin evcimen olmasının da sosyal hayatı kısıtlayabildiğini vurguluyor ve evlilikten sonra ilişki formlarının da değişebildiğinin altını çiziyor. “Bekar arkadaşlar bir tehdit olarak algılanıyor” diyen Özcan, çiftlerin ister istemez önceki sosyal çevreden uzaklaşılabildiğini aktarıyor ve ekliyor: “Bekar arkadaşlar haftada 2 kez buluşurken, sonra ayda bir denk getirerek görüşmeleri zamanla arkadaşlıklardan uzaklaşılmasına neden oluyor.”

SAĞLIKLISI NASIL OLMALI?

Dr. Ayça Can Uz, birbirlerinin sosyal hayatlarında varlıklarını koruyabilen çiftlerin, genellikle evliliklerinden memnun olduğunu dile getiriyor. “Çiftlerin her birinin sosyal ağı küçülmeyebilir, eşler sayesinde eklenenler de olabilir” vurgusunu yapan Uz, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Evrenin çocuklar ve kursları etrafında döndüğü bir dünyada vaktin çocuğa adanması, çiftin hem baş başa hem de arkadaşlarıyla vakit geçirmesine engel olabilir. Bu bağlamda evlilik sosyal hayatı küçültür diyemeyiz ancak hayatın evreleri değiştikçe insanların ilişkilerdeki ortak paydaları da amaçları da değişir. Bazen de çiftler kıskançlık ya da kültürel normlar nedeniyle bunu zorunlu bir kural gibi hissedilebilir.”

Yeşim Akıncı da benzer bir noktaya değiniyor. Akıncı, “Sosyal hayatı bireyi evliliğinden soğutacak, baştan çıkaracak, ayartacak gibi görmek de dış dünyaya kapanmayı tercih ettirebilir” diyerek, sosyalleşmenin çiftlerin birbirine güvenmesini gerektirdiğine dikkat çekiyor. Akıncı sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Sağlıklı bir ilişki eşlerin birbirlerine birincil derecede sevgi ve ilgi gösterip birlikte paylaşacakları zamanların yanı sıra bireysel özgürlük alanı da tanımasıyla olur. Hem birlikte eş dost akraba ilişkileri geliştirebilir, birlikte hobiler ve boş zamanlar paylaşılabilir hem de bireyin kendisiyle baş başa kalması, arada arkadaşlarıyla çıkıp kafa dağıtması dengede tutulabilir.”

Çift olarak arkadaşlarla vakit geçirmek kişinin sosyal çevresinin genişlemesine fayda sunabilir. Fotoğraf: Shutterstock

Dr. Uz da bireysel sosyalleşmenin ilişki kalitesi için çok önemli olduğuna işaret ediyor. Uz, “Eşlerin bulunmadığı sosyal etkinlikler, aile ve arkadaşlarla dertleşebilme, hobilere zaman ayırabilme ve ilişkiye yeni konuşulabilecek materyaller sağlama ilişkiyi besleyecektir” demekte.

Kemal Özcan da bu noktada, özel alana, arkadaş ortamlarına ve baş başa geçirilen zamanın ayrımına değiniyor. Özcan ayrıca, çift olarak başka insanlarla ya da kök aile ile geçirilen zamanın ve anne-baba-çocuk olarak geçirilen vaktin ayrımına da vurgu yapıyor. Özcan çiftlerin böyle problemler yaşaması durumunda ise ”fabrika ayarlarına dönmesi” tavsiyesini sunarak, “Burada, 'Biz eskiden birlikte nelerden keyif alıyorduk?' sorusu önemli” diyor.

 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber