Anne-babaların 'boş yuva' sınavı | 'Biz şimdi ne yapacağız?'
Her sene bu dönemde birçok 'kuş yuvadan uçuyor'. Eğitimlerine başka şehirde devam edecek gençlerin okula gitmesiyle bazı ebeveynler de ilk kez çocuklarından ayrılıyor. Kimisi için tanıdık bir süreç olsa da uzmanların 'boş yuva sendromu' olarak isimlendirdiği duruma alışmak biraz zaman alıyor.
Üniversite, iş ya da evlilik gibi nedenlerle evlerinden ayrılan çocuklar yeni hayatlarının heyecanıyla ev özlemini pek yoğun hissetmeyebiliyor. Fakat çocukların çıktıkları evde, anne-babalar onların bıraktığı boşlukla mücadele ediyor. Yıllar boyunca çocuklarının dizlerinin dibinde yaşamasına alışkın olan ebeveynler, çocukları gidince boş yuvaya alışmak zorunda kalıyor. Oğlu ya da kızı evden gidince geceleri onun yatağında uyuyan, evde çocuğunun kıyafetleriyle gezen veya onu hatırlatan eşyalara gözü gibi bakan anne-babaların hikayesine pek çoğumuz aşinayız.
'BÜYÜK BİR AYRILIĞIN BAŞLANGICI GİBİ'
Güner Sönmez, çocuğu bu sene üniversite için evden ayrılan babalardan biri. Sönmez, daha önce 1-2 günlüğüne kızından uzak kaldığını ama öncesinde çocuğunun kendilerinden ayrı yaşayacağına dair bir hisse sahip olmadığını belirtiyor. Sönmez bu konuda şunları söylüyor:
“Üniversiteden sonra da işe girecek, belki kendi evini tutacak veya evlenecek. Böyle temelli bir ayrılığın başlangıcı hissi oluştuğu için üzüldüm.”
Kutsal Doğan da üniversite eğitimi için çocuğu evden ayrılan ebeveynlerden. Doğan da Güner Sönmez'le benzer hisleri paylaşıyor. “Kızımla daha önce de benim işim gereği ayrı yaşamıştık. Uzun seneler hatta” diyen Doğan, hislerini “O ayrılıkların bir gün biteceğini biliyorduk, geçiciydiler. Ama üniversiteye gitmek için ayrılacağı günler, bunun artık daimi bir evden ayrılma olduğunu anlıyor insan” şeklinde anlatıyor.
'BU BOŞ YUVA HİÇ HOŞ DEĞİL'
Eski dönemlerde çocuklar gitse bile evde aile büyükleri kaldığına işaret eden Doğan, “Şimdi ise çocuklar gidince ekseri ebeveynler kalıyor. Bu boş yuva hiç hoş değil” demekte.
Uzman psikolog Alanur Özalp, çocuğun ardından boşluk hissi ve üzüntü yaşamanın bir ölçüye kadar normal olduğunu söylüyor. Özalp sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Her gece gidip yatağında bir saat yatıyorum veya gittiğinden beri odasının tozunu almadım gibi örnekler birden artabiliyor. Bu tarz hisler ilk bir ay normaldir ama devam etmesi halinde ciddiye alınması gerekir. Böyle durumlarda psikolojik destek almak büyük önem taşıyor.”
'GİTMELİ AMA DAHA ÇOK KÜÇÜK'
Kızının evden ayrılışı henüz çok yeni olduğu için kendi içinde çatışma yaşadığını belirten Güner Sönmez, bir yandan böyle bir şeyin gerekli olduğunu bildiğinin altını çiziyor. Sönmez, bahsettiği çatışmayı şu ifadelerle açıklıyor:
“Çocuklar anne-babalarının yanında el bebek, gül bebek büyüyemezler; bu kendi ayaklarının üzerinde durmalarına engel olur. Çocukların özgüvenlerini oluşturmaları ve dış dünyaya adapte olmaları için bazı zorlukları yaşamaları gerekiyor. Şimdiki çocuklar daha kırılgan, bu da çocuğun dokununca incinecek bir serçeymiş gibi olduğu algısına yol açıyor.”
Kutsal Doğan da çocuklarının aynı şehirde okuduğunu fakat hem ortamı değişsin hem de yeni arkadaşlar edinsin diye yurda gidişini desteklediklerini vurguluyor. Kızının çok değişik, eğlenceli ve öğretici arkadaşlar edindiğine işaret eden Doğan, “Kendi başına kalmayı öğrendi. Aynı şehirdeyiz ama her hafta görüşmüyoruz” diyor.
'20-25 YIL ÖNCESİNE DÖNDÜK'
Çocukların evden gidişi eşler arasındaki ilişkileri etkiliyor. Bazı çiftler bu durumu avantaja çevirirken, bazıları ise geçen yıllarda birbirlerinden uzaklaştıklarını fark edebiliyor.
Kutsal Doğan, evi ve günlük programı dolduran çocuğun gitmesiyle eşiyle bir anda 20-25 yıl öncesine, ilk birliktelik yıllarına döndüklerini aktarıyor. “Bizde ne eşim ne de ben çocuğumuzu ilişkimizin önüne koyduk” diyen Doğan, ikisinin de bir kariyeri ve hobileri olmasının bu süreci kolay geçirmelerine pozitif etki sunduğunu aktarıyor.
Güner Sönmez de benzer bir süreçten geçtiklerini söylüyor. Sönmez, “Çocuk tabii ki hayatımızın en önemli noktasında yer alıyor ama hayatımız tamamen çocuktan ibaret değil, o yüzden olumsuz etkilenmedik” diyor.
Alanur Özalp ise, “Eşler arasında herhangi bir sorun yaşanıyorsa, çocuk dışarı çıktığında tabiri caizse silahlar çekiliyor ve her türlü ağır söz söylenmeye başlanıyor” uyarısını yapıyor. Bazı çiftlerin çocuklarının evden gidişiyle ilgili birbirini suçlayabildiğine ve karşılıklı sert çıkışlar yapabildiğine işaret eden Özalp, böyle hallerde evdeki sıkıntıların iki kat daha arttığını kaydediyor. Özalp, çocukların üniversiteye ya da yurt dışına gitmesinin hayatın bir parçası olduğunu vurgulayarak, ebeveynlerin bu durumdan kendini sorumlu tutmaması gerektiğini dile getiriyor.
“Unuttuğunuz bazı şeyleri tekrar bulmak gerek” tavsiyesinde bulunan Kutsal Doğan, eşiyle yaşadıklarını İlhan Şeşen'in bir şarkısıyla örneklendiriyor:
"Çocuklar bizi aşacaklar,
Kuş olup yuvadan uçacaklar,
Aynı şeyleri yapacaklar,
Kendi yollarını bulacaklar,
Yandık hanım, yine yalnız kaldık"
Kaynak: Web Özel