Aldığı gramofon bozuk çıkınca, Türkiye'nin en eşsiz koleksiyonunun sahibi oldu

Yaptığı gramofonlarda sesin daha kaliteli çıkması için sentetik cila kullanmadığını kaydeden Altınsoy, “Mustafakemalpaşa'da yöresel olarak kayın ve ceviz ağaçları çok bu ağaçları alıp boyutuna göre kestiriyorum ve parçaları güneşte kurutuyorum. Kuruyan parçalara şekil verip birbirine ekliyorum. Aşağı yukarı bir borunun yapımı bana 15 güne mal oluyor. Komalak cilası 17-18. yüzyıllarda Avrupa'da mobilya cilası olarak kullanılıyor. Eskiden günümüzde olduğu gibi sentetik cilalar olmadığı için bu komalak cilası Afrika'da bir böceğin salgısından elde ediliyor. Bu böceğin salgısı toplanıyor ve kurutuluyor, kurutulan öz ispirto ya da alkolle açılıyor ve komalak cilası elde ediliyor. Bu cila bir beze emdirilerek ahşaba 50-100 kat arası sürülük bu katlar kişinin inisiyatifine bağlıdır, ne kadar kalın sürülürse o kadar parlak ve kalın olur. Bu işlemelerden sonra gramofon borusunun yapım aşamasının sonuna geliyoruz. Bu emeğimin karşılığını alabiliyorum bu daha diğer eserlerimin gelişimine katkı sağlıyor. Ürdün, Libya, Singapur, Amerika, Almaya ve İngiltere'ye ürünlerim gitti. Sosyal medyada yaptığım paylaşımlara güzel eleştiriler alıyorum, kitap gönderen bile oldu. Bana yardımcı olmak için metriyarlar, diyaframlar, motorlar gönderiyorlar. Bu işle uğraşırken çok kişiyle arkadaş oldum” diye konuştu.