Ne yapsalar olmuyor! Antrenmanlar işe yaramıyorsa ne yapmalı?

Bir süredir spor salonlarına daha çok gidiyoruz, spora hayatımızda daha çok yer ayırıyoruz. Sosyal medya bizi etkiliyor olabilir, sağlıklı yaşam ve zindelik trendine katılmış olabiliriz, gerçekten daha sağlıklı olmak istiyor da olabiliriz... Nedeninin aslında bir önemi yok. Ne sebeple olursa olsun aktif yaşamın kitlelerce bir kural haline getiriliyor olması güzel.

Ancak verilen emekler bir yere varmalı değil mi? Pek çoğumuz için bu büyük bir problem. Antrenman programları aslında fazlasıyla kişisel olmalı ve kişisel yatkınlıklara, bireylerin amaçlarına göre hazırlanmalı. Aksi takdirde kişi kendini bir başka trende kapılmış halde bulabilir...

NE YAPARLARSA YAPSINLAR...

Nedir bu trend? Bir arpa boyu yol gidememek!..

Araştırmalar ve deneyimler gösteriyor ki antrenman yapanların ciddi bir kısmı egzersiz programlarına sadık kalsalar dahi bir gelişme gösteremiyorlar. Yani vücutları yaptıkları egzersize yanıt vermiyor. Ve bir kez cesaretleri kırıldığında egzersizden uzak hayatlarına geri dönmeyi tercih ediyorlar.

Yeni bir çalışma ise bu noktada umut veren bir sonuca ulaştı. Evde yapabileceğiniz basit bir test, egzersiz programınızın sizin için ne kadar uygun olduğunu belirlemenize yardımcı olacak.

"Egzersizlere yanıt vermeyenler" kavramı 2001 yılında yayınlanan ve bisiklet, koşu ve diğer dayanıklılık egzersizlerini ayrıştıran bir çalışmanın verilerinin derlenmesiyle ortaya çıktı.

BAZISI YÜZDE 100 GELİŞİRKEN...

Araştırmada bazı insanlar söz konusu dayanıklılık antrenmanları sayesinde yüzde 100'lük bir gelişim kaydederken bazı insanlar neredeyse ilk hallerinden bile "daha az fit" bir noktaya geriledi. Buna sebep olanın ise yaş, cinsiyet veya etnik köken değil büyük oranda genetik olduğu keşfedildi.

Yakın zamanda yapılan bir çalışma ise son dönemlerin popüler antrenman metodu olan "yüksek şiddetli aralıklı antrenman" (HIIT: High intensity interval training) sisteminin bazı insanlarda gelişim sağlamadığı ortaya kondu.

Kanada'nın iki önemli üniversitesi Kingston Queen's Üniversitesi ve Ottawa Üniversitesi'nin ortak çalışmasında 21 sağlıklı kadın ve erkek çeşitli testlere tabi tutuldu. Akciğerlerin kaslara ne kadar oksijen iletebileceğinin bir ölçüsü olan 'VO2 max'larını belirleyerek başladılar; kalp atışı ve aerobik uygunluk ile ilgili diğer fizyolojik parametreleri ölçüldü...

Üçer haftalık rutinlerden sonra birkaç ay bekleyen katılımcılar daha sonra rutin değiştirdi ve sonuçlar gözlemlendi. İlk rutin standart dayanıklılık antrenmanı ikinci rutin ise HIIT içermekteydi.
Beklenen üzere bireysel cevaplar oldukça farklıydı.

İnsanların yaklaşık üçte biri, üç haftalık dayanıklılık antrenmanından sonra zindelik ölçümlerinden birinde herhangi bir gelişme göstermedi. Benzer şekilde, yaklaşık üçte biri, aralıklı antrenmanla kondisyonlarını fazla geliştirmedi. Ve her antrenman türünden sonra, bazı katılımcıların daha kötü durumda olduğu bulundu.

PEKİ NE YAPACAĞIZ?

Queen's Üniversitesi'nden kinesiyoloji uzmanı Doç. Dr. Brendon Gurd basit bir test öne sürüyor:

"Yeni bir rutine başlamadan önce kondisyonunuzu ölçün. Bunu, birkaç kat merdiveni hızlı bir şekilde çıkarak veya bir kutuya üç veya dört kez hızlıca inip çıkarak yapabilirsiniz. Ardından nabzınızı kontrol edin.

Bir ay boyunca HIIT yaptıktan sonra testi yeniden uyguladığınızda nabzınız değişmemiş ise antrenman rutininizi değiştirmeniz gerekecek.

Örneğin HIIT yapıyorsanız birkaç ay boyunca koşuya çıkmayı deneyebilirsiniz."

Kendiniz için en iyi egzersizi bulmanız çok kritik. HIIT gibi şiddeti yüksek, kısa süreli patlayıcı antrenmanlar size uygun olmayabilir, o zaman düşük yoğunluklu ancak daha uzun süren antrenmanlar tercih etmelisiniz. Ya da tam tersi. Belki de bir türlü ilerleme kaydedemediğiniz koşuların yerini HIIT almalı. Denemeden bilemezsiniz...

*Haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı The New York Times'ta "Is Your Workout Not Working? Maybe You’re a Non-Responder" başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel