'İçimde bir huzursuzluk var, acaba 'selfie'den mi?' Sürekli güzel yüz görmenin etkileri...

Instagram'da sadece beş dakika bile geçirdiğimizde onlarca 'güzel yüz' görüyoruz. Filtrelerle güzelleştirilmiş, bazı dokunuşlarla değiştirilmiş yüzler görmek de ister istemez insanın içindeki kıyas dürtüsünü tetikliyor. Peki sürekli güzel yüz görmek kendimize dair algımızı nasıl etkiliyor?

Son Güncelleme:

Sosyal medya platformlarını aktif kullananlar her gün yüzlerce 'güzel yüz' görüyor. En son yıllar önce gördüğümüz bir arkadaşımızın "akşamüstü selfie'si", hafta sonu öğle yemeği sofralarından grup selfie'leri, ünlülerin Instagram'dan paylaştığı 'makyajsız selfie'ler' derken bazen dakikalar boyunca art arda bir sürü 'selfie' görüyoruz.

Bunların da neredeyse tamamı (bazen ufak, bazen büyük dokunuşlarla) rötuşlanmış, filtrelerle çekilmiş 'güzel yüzler'. Peki bu kadar çok güzel yüz görmeye hazır mıyız? Kendi fotoğrafını filtrelerle çeken kişilerin aynada gördüğü yüzü olduğu gibi kabul etmesi ne kadar kolay? Diğer insanlarla yaptığımız kıyas hangi noktada takıntıya dönüşüyor?

'BİZE TAM BENZEMEYEN' FOTOĞRAFLARIMIZ 

Sosyal medya birkaç saniye içinde dünyanın öteki ucunda neler olup bittiğini öğrenmemizi sağlıyor. Öte yandan, mesela evde kanepede otururken, dışarıda bizim bütçemizi aşan yerlerde eğlenen insanları, kocaman sofralarda yemekler yiyen arkadaş gruplarını ya da bizim asla gidemeyeceğimiz yerlerden videolar paylaşan kişileri de 'bir tık yakınımıza' getiriyor. İnsanlık tarihinin belki de bu kadar çok görüntüye ve bilgiye maruz kalan ilk nesliyiz. Ayrıca, 'bize tam benzemeyen' görüntülerimizi oluşturmak da insanlık tarihinin hiçbir evresinde bu kadar kolay olmamıştı.

Sosyal medya kullanımı konusunda farklı görüşler mevcut olsa da pek çok uzman, Instagram, Twitter ve Facebook gibi mecraların kişilerde anksiyete doğurduğu konusunda hemfikir. 

Fotoğraflarda oynamalar yapmak da en az fotoğraf kadar eski bir teknoloji fakat artık akıllı telefon uygulamalarındaki filtreler sayesinde kolaylıkla dudaklarımızı ve çenemizi değiştirebiliyor, gözlerimizi büyütebiliyor, ten rengimizi istediğimiz tonlarda ayarlayabiliyoruz.

Katalonya Açık Üniversitesi Psikoloji ve Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden öğretim görevlisi Enric Soler, sürekli güzel yüzler görmenin bizde yarattığı etkiye ilişkin değerlendirmesinde, kendimizi başkalarıyla kıyaslamakta bir sorun olmadığını belirtiyor. Soler, “Mısırlılar da kendi güzellik standartlarına göre daha yakışıklı veya güzel olmak için makyaj yapmış. Sorun, bu tatminsizlik halinin hayatımızı olumsuz etkileyecek takıntılara dönüşmesinde” diyor.

Uzmanlar sürekli güzel yüzler görmenin yarattığı tatminsizliğin takıntıya dönüşmemesi konusunda uyarıyor. Fotoğraf: Shutterstock

'MESLEKİ BAŞARILARDAN ZİYADE...'

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doçent Dr. Zeynep Varlı Gürer sürekli güzel yüzler gören kişilerde beden disformik bozukluğunun (bedendeki hayali ya da önemsiz kusurların büyütülmesi) görüldüğünü, yani kişinin dış görünüşünden hoşnutsuz olmaya başladığını dile getiriyor.

Bu durumun özellikle gençler arasında yaygın olduğuna dikkat çeken Gürer, “Tüketim toplumunda beden ön planda. İnsanlar, kendilerini mesleki başarılarından ziyade bedenleri ile ortaya koymak zorunda kalıyorlar” diyor. Sürekli güzel yüzlere maruz kalan kişilerin ise gördüklerine inanmaya ve kendilerini o görüntülerle kıyaslamaya başladığını vurgulayan Gürer, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Gençler toplumda var olma çabası içindeler. Zorbalıklarla karşılaşıyorlar. Mesela Norveç’te Instagram ve Snapchat gibi mecralarda filtre kullanan fenomenlere bunu belirtme zorunluluğu getiriliyor. Bireyleri intihara kadar götürebilen, psikolojik olarak derinden etkileyen sonuçlar doğuyor. Bu konudaki duyarlılığın yavaş yavaş artmasıyla beraber yasal düzenlemelerle daha hassas bir sürecin işlemesi gerekir.”

'BEĞENİLMEK BEKLENTİSİYLE HAREKET EDİYORUZ'

Uzman Psikolog Alanur Özalp ise insanların makyaja ve giyimlerine genelde başkaları için dikkat ettiğini dile getiriyor. “Başkalarından beğeni ve 'like' almak, insanları etkilemek beklentisiyle hareket ediyoruz. Bu beklenti de bazen bizim çok önümüze geçiyor. Böyle olunca da sadece güzel görünmekle uğraşır hale gelebiliyoruz” diyor.

Özalp, düzeltilmiş fotoğraflarını çok güzel bulan kişilerin, o güzel olana ulaşmak güdüsüyle kendisini diğerleriyle bir kıyasın içine soktuğunun altını çiziyor.

İnsanların ufak pürüzleri bile estetik operasyonlarla düzeltmek istediğini aktaran Özalp, “Bu pürüzlerin bizim doğal bir parçamız olduğunu düşünmüyoruz. Yüzümüzü filtrelerle nasıl düzeltebiliyorsak, gerçek hayatta da öyle düzeltebilmek istiyoruz” değerlendirmesini yapıyor. Özalp, böylesi eğilimlerin özellikle okulların kapandığı dönemlerde kendilerine başka uğraşlar bulamayan ergenlerde daha çok öne çıktığına işaret ediyor.

Bu takıntıların kontrolden çıkmasının bağımlılıkla sonuçlanabileceğine dikkat çeken Özalp, bağımlılık durumunda da kişilerin fotoğraflarını birden çok uygulamayla rötuşladığını ve filtresiz fotoğraflarına tepki göstermeye başladığını belirtiyor.

Ek kaynaklar: El Pais ve Vice

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber