"Yakınınıza düşen bir havan topu mermisi size nerede olduğunuzu hatırlatır"... Haber Global Savaş Muhabiri Murat Karataş anlatıyor

“İnsani dramların yaşandığı alanlarda görev yapmak benim için her zaman zor olmuştur.” diye başlıyor sözlerine Haber Global muhabiri Murat Karataş. Savaşın olduğu yerde muhabir olmanın zorlukları hep hayatında… “Bu benim ailemin başına gelseydi diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.”

Son Güncelleme:

Hangi savaşlarda, çatışma bölgelerinde bulundunuz?

Uzun süre Güneydoğu Anadolu, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki çatışma bölgelerinde görev yaptım. Musul'un DAEŞ tarafından işgalini ve sonrasında kenti kurtarmak için başlatılan harekâtı da Irak'ın kuzeyinde takip ettim. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtları sırasında yine sınır hattında görevliydim. Irak'ın kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Kararlılık Harekâtı sonrası kurulan üs bölgelerine giren ilk televizyon muhabiri oldum. Hatay'ın Yayladağı İlçesi'nde Suriye ve Rus savaş uçaklarının Türk jetleri tarafından düşürüldüğünde oradaydım. 2. Karabağ Savaşı başladığı gün bölgedeydim. 30 yıl süren Ermenistan işgalinden kurtarılan topraklarda 44 gün süren savaşı ve sonrasındaki süreci takip ettim. Toplamda 52 gün kaldım. Ukrayna ve Rusya arasında giderek artan tansiyonla birlikte Donbas bölgesine gittim. Gelişmeleri takip ederken savaş başladı. 42 gün boyunca Avrupa'nın yanı başındaki savaşı izledim.

Mariupol, Ukrayna

En son Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan savaşı takip ettiniz. Burada haberi aktarırken neler yaşadınız? Kamera karşısında anlatması en zor olay neydi?

Benim için her zaman zor olmuştur insani dramların yaşandığı alanlarda görev yapmak. Özellikle deprem bölgeleri ve savaş alanlarında çalışmak psikolojik anlamda çok zor. Sürekli acıya, yıkıma, göz yaşına tanıklık etmek psikolojik açısından tahribat yaratıyor. İster istemez haber konusu kişi ya da kişilerle bir empati kuruyorsunuz. Yuvası dağılmış insanlar, göç etmek zorunda kalanlar... “Bu benim ailemin başına gelseydi” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Başka bir travmatik tarafı da ölü bedenler görmek. Hele de bu bedenler sivillere, kadınlara, çocuklara aitse, farkında olmasanız da size büyük bir yük bırakıyor. “Nasıl bir insandı? Sağ kalsaydı şu an ne yapıyor olurdu? Yakınları hayatta mı, onu arıyor mudur?” gibi yüzlerce soru geliyor insanın aklına.

Kamera karşısında zor olan şey insanların yaşadığı acıyı anlatmak. Kelimeler bitiyor. İşimiz görüntüyle. Her zaman bir kare fotoğraf, bir sayfa dolusu yazıdan daha etkili çünkü.

Bir de ölüm korkusu var tabi. Onlarca, yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği; her an her yerinin vurulma ihtimali olan alanlarda görev yapmak ister istemez korkutucu.

FOTOĞRAFIN HİKAYESİ

2. Karabağ Savaşı'nda, Terter'de bulunan çok sayıda sivil yerleşim yeri Ermenistan ordusu tarafından vurulmuştu. Vurulan evleri, okulları ve kamu binalarını çekmek için kente girdik. Ancak saldırılar devam ediyordu. Bir türlü yola devam edip etmemek konusunda karar veremiyorduk. Havan topu mermilerinin havada çıkardığı ıslığı duydukça, diğerlerine göre nispeten yüksek bir binanın arkasına saklanıyorduk. Binanın arkasından çıktığımızda yeni bir mermi sesi daha duyuyorduk. Bu böyle sürüp gitti. Kaç kez kaçıp saklandığımızı hatırlamıyorum. O kaçışlardan birinde, İhlas Haber Ajansı'nda çalışan bir arkadaşım bu fotoğrafı çekmiş. Her baktığımda, o korkuyu yeniden hatırlıyorum.

Top sesleri uzaktan gelirken ya da mermiler uzak hedefleri döverken içinize bir rahatlık çöker. Ancak aniden yakınınıza düşen bir havan topu mermisi size nerede olduğunuzu hatırlatır ve bir anda boğazınızın kuruduğunu hissedersiniz. Fakat içinizdeki merak duygusu sizi adım adım tehlikenin içine doğru sürükler. Buna karşı koymak çok zor. Kameraman Varol Biçer ile Kiev yakınlarındaki İrpin’e girdiğimizde Rus savaş uçaklarının üzerinde bulunduğumuz sokağı vuracağını elbette tahmin edemezdik. Görüntüyü çektiğimizde iki duyguyu birden yaşadık: korku ve güzel bir görüntü yakalamış olmanın verdiği haz.

Haber Global Muhabiri Murat Karataş ve Kameraman Ünsal Çakın, Azerbaycan'ın Terter şehrinde

Çatışma bölgelerinde görev yapmanın bir diğer zorluğu da kendi hayatınızı idame etmek. Yiyecek, telefon kartı, kalacak güvenli bir yer, sizi bir yerden başka bir yere götürecek araç bulmak, hatta o araç için benzin bulmak çok büyük sorun olabiliyor.

George Orwell, İspanya İç Savaşı'nda bizzat yer almış ve yaşadıklarını “Katalonya'ya Selam” ile kitaplaştırmıştı. Siz de yaşadıklarınızı kitaplaştırmayı hiç düşündünüz mü? Yaşadıklarınızı kitaplaştırsanız hangi konuları ele alırdınız? Neler anlatırdınız?

Aslında düşünüyorum ama sadece düşünüyorum. Çünkü bununla ilgili harekete geçme gücünü kendimde bulamadım şu ana kadar. Hatta geç kaldım. Şimdiki aklım olsa geçmişte notlar alırdım. Yazabilsem, haberleştiremediklerimi anlatmak isterdim. Uzun süren ve sorunlarla dolu olan bir seyahatte yaşananlar, “Savaşın gerçekten insafı yok” dedirten olaylar, güldüren ya da düşündükçe hala burun sızlatan anlar.

Cephedeki en büyük sorununuz (sorunlarınız) neydi, nasıl çözdünüz?

Ukrayna özelinde konuşmak gerekirse, savaşın ilk günlerinde yiyecek ve su sıkıntısı yaşadık. Ardından akaryakıt sorunu başladı ve her geçen gün arttı. Haber için bir yere gitmeden önce iki kez düşünmek zorunda kalıyorduk. Yedek yakıt bidonları aldık. Akaryakıt istasyonları ile görüşüp fazladan benzin almaya çalıştık, ama bazen başarılı olamadık.

Haber Kameramanları Şefi Ünsal Çakin

"Takım olmak, takım olabilmek önemli. Öncelik kendiniz ve ekip arkadaşınızın güvenliği, tehlikeli bir alana girdiğiniz anda bütün koruyucu önlemlerinizi almanız gerekiyor. Çelik yelek, kask ve bunların üzerinde okunaklı bir şekilde “PRESS” yazmalı, bu sizin sivil ve tehlikesiz olduğunuzun göstergesidir. 

Tehlikeli bir alana girdiğinizde canınız, yanınızdaki arkadaşınıza emanet, o da size emanet. Karşılıklı güven duygusu önemli. Bu güvenin oluşmasında sadece iş esnasındaki birliktelik değil, normal zamandaki sohbet ve arkadaşlık büyük bir etken. Biz kameramanlar gözümüzü vizöre koyduğumuz anda sadece objektifi çevirdiğimiz yeri görüyoruz. Bu durumlarda muhabir arkadaşlarımız bizim de gözümüz kulağımız oluyor. Normal bir çalışma ortamına göre birbirimize daha yakın duruyoruz, iki kişi tek vücut gibi koordineli hareket ediyoruz.

Görüntü alırken kameranın silah gibi algılanmaması için çekim açılarını bulunduğumuz ortama göre ayarlıyoruz. Örneğin, karşıdan güneş veya şiddetli bir ışık kaynağı geliyorsa gelen ışık objektifte parlayabilir ve karşı tarafa doğrultulmuş bir silah algısı oluşabilir. Bu tür durumlara maruz kalmamak için güvenli olmayan açılar yapmamaya çalışıyoruz. Görüntüsünü aldığınız herhangi bir nesneye kesinlikle dokunmamanız gerekiyor. Bir yerden bir yere giderken genelde art arda ve daha önce gidilmiş yollardan gitmeye dikkat ediyoruz. Neticede nereye bastığınız önemli, mayın olabilir, başka tuzaklar olabilir. 

Bilgi önemli fakat her gelen bilgi maalesef doğru olmuyor. Her duyulan bilgiyi analiz etmeden veya farklı kaynaklardan teyit edilmeden aktarılmıyor. "

Mariupol, Ukrayna
Kiev, Ukrayna
Haber Global ekibi 2. Karabağ Savaşı'nda Zengilan'da
Terter, Azerbaycan
2. Karabağ Savaşı'nda Haber Global ekibi Terter'de
Terter

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber