Ülke tarihinin en büyük acılarından birinin yıl dönümüne günler kala... 6 Şubat depremlerinde kaybolanlar, ölü mü ilan edilecek?

50 bini aşkın insanın hayatına mal olan, ülke tarihinde derin bir iz bırakan o karanlık sabahın üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. 6 Şubat tarihli depremlerin yıl dönümünde, o günden bu yana kayıp olan kişilerin her birinin ölü ilan edileceği konuşuluyor. Peki bu doğru mu? Yanıtı uzmanından aldık...

Son Güncelleme:

Milyonların hayatını değiştiren tarih: 6 Şubat 2023... 

50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin ise kayıplara karıştığı o karanlık sabahın üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Depremin yıl dönümüne artık sayılı gün kala, sosyal medyada gündem yaratan bir iddia ortaya atıldı: 6 Şubat 2024 günü, depremde kaybolan vatandaşların hepsi ölü ilan edilecek. 

Peki bu doğru mu? Aklımıza, kalbimize acıyla kazıdığımız o güne, kayıp kişilerin ölüm haberiyle mi uyanacağız? 

Avukat Yurdal Kılıçer'e sordum... 

6 ŞUBAT 2024 TARİHİNDEN BU YANA KAYIP OLAN KİŞİLERİN ÖLÜ İLAN EDİLEBİLMESİ İÇİN, DEPREMİN ÜZERİNDEN 1 SENE GEÇMELİ MİYDİ?

Öncelikle şunu belirtmek lazım, ölüm karinesi nedeniyle ölüm tespiti için bir süre sınırı yok. Yani bir yıl geçmeli gibi bir zaruriyet yok. Bir kimsenin ölümüne kesin gözüyle bakılmasını gerektiren durumlar ortaya çıktığında cesedinin bulunmaması halinde hukuken bir kişinin ölmüş sayılmasının tespiti söz konusu olur. Bahsi geçen şey gaipliktir.

YANİ ÖLÜM KARİNESİNDE 1 SENE, 10 SENE GİBİ BİR ZAMAN DİLİMİNİN GEÇMESİ GEREKTİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİL AMA BİR DE 'GAİPLİK' KONUSU VAR DİYORSUNUZ…

Gaiplik şudur; mesela bir kişi evden çıktı ve 1 yıldır bu kişiden hiçbir haber alınamıyor. İşe, tatile diyerek evden gitti ve bir daha dönmedi. Kişiden hiçbir şekilde haber alınamama halidir gaiplik. Yani yaşadığı ya da öldüğüne dair herhangi bir iz olmaması, haber alınamaması haline bir gaiplik durumu diyoruz. Türk Medeni Kanunu’nun 33’üncü maddesinde “Gaiplik kararının istenebilmesi için ölüm tehlikesinin üzerinden en az 1 yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az 5 yıl geçmiş olması gerekir.” şeklinde bir düzenleme var. Burada olay şu; örneğin kişinin bir kaza geçirdiğini düşünüyoruz, ölüm tehlikesi oluşturacak bir durum olduğunu düşünüyoruz ancak öldüğüne dair de elimizde bir şey yok. Bu durumlar için gaiplik kararı veriliyor, gaiplik kararı mahkemeden talep ediliyor. Ölüm karinesi ise Türk Medeni Kanunu’nun 31’inci maddesinde düzenlenmiş ve burada ölümün gerçekleştiğine dair kesin gözüyle bakılan bir olayın söz konusu olması lazım. Deprem bunlardan biri. Ancak burada kişilere ulaşılamadığı için sanki gaiplik kararı alınmalıymış gibi bir şey tartışılıyor, uygulamada da bu gaiplik kararı ile ölüm karinesi olgusu çok karıştırılan şeyler. Burada yakınlarına ulaşamayanlar gaiplik kararı da alabilirler ancak gaiplik kararının sonuçları ile ölüm karinesinin sonuçları birbirinden farklı. Ölüm karinesinde nüfusa ölüm diye tescil ediliyor, gaiplik kararında gaip diye tescil ediliyor. Hukuki sonuçları da farklı. Burada ölüm karinesinin yapılması daha doğru ve kişilerin yakınları açısından daha faydalı sonuçlar doğuracaktır. Gaiplik için mahkeme kararı lazımken ölüm karinesinde o bölgenin en büyük mülki amiri, yani vali, kaymakam kendiliğinden ya da ölüm tespiti yapılacak kişinin mirasçıları tarafından yapılacak başvurularla direkt mülki amiri oluru ile nüfus müdürlüğüne ölüm şeklinde bir tescil yapılabilir. Ancak gaiplik kararında muhakkak dava açılması lazım. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden mahkeme kararı gerekiyor. Bu bahsi geçen bekleme süresi, gaiplik kararı alacak kişiler için geçerli.

HANGİ HALLER ÖLÜM KARİNESİNE GİRER?

Deprem, büyük bir yangın, uçak kazası… Bunlar ölüm karinesine sebep olacak olaylar. Bir de ‘birlikte ölüm karinesi’ diye bir şey var. Zaten deprem hadisesi buna giriyor. Birlikte ölüm, birden fazla kişinin öldüğü olayları kapsar. Örneğin maden ocağı patlaması… Mesela şöyle düşünün; düşen bir uçakta 100 kişi var, 90’ının cesedine ulaşılabilmiş ama 10 kişinin cesedine ulaşılamamış. Bu noktada bu 10 kişinin 'birlikte ölüm'ü söz konusu olur. Depremde kaybolan bu insanların da diğerleriyle birlikte ölüm tespitinin yapılması daha doğru olur.

BİRLİKTE ÖLÜM KARİNESİ İÇİN BİR KİŞİ DİĞER KAYIPLAR ADINA DA TOPLU BAŞVURU YAPABİLİYOR MU?

İşin esasında bir başvuruya gerek yok. Bölgenin en büyük mülki amiri (ilçe ise kaymakam, il ise vali) bunu kendiliğinden de yapabilir. Ancak kendiliğinden yapmıyorsa mirasçılar gidip mülki amire başvurarak birlikte ölüm tespitinin yapılmasını talep ederler.

ÖLÜM KARİNESİ DOĞAL ÖLÜMLE AYNI SONUÇLARI MI DOĞURUR? YANİ ÖRNEĞİN EŞİNİ KALP KRİZİ SONUCU KAYBEDEN BİR KADIN İLE, EŞİ DEPREMDE KAYBOLAN VE ÖLÜM KARİNESİ/GAİPLİKTEN YARARLANAN BİR KADININ ELDE EDECEĞİ HAKLAR AYNI MI?

Ölüm karinesi ile tespiti yapılan kişiler nüfusa ölü olarak geçtiği için, ölüm hukuken nasıl sonuçlar doğuruyorsa, burada da aynı durum söz konusu. Mirasçılık mesela… Gaiplik için aynı şeyi söyleyemeyiz. Gaiplikte nüfusa ölü diye geçmiyor, gaip diye geçiyor. Hukuki sonuçlar bakımından benzerlikler de var, farklılıklar da var.

Bir de, ölüm karinesi için başvuru yapılan mülki amir gerekli tespiti yapmıyorsa, kayıp kişinin yakınlarının ölümün tespiti davası açması gerekir.

PEKİ YA BİR AİLENİN TÜM ÜYELERİ HAYATINI KAYBETTİYSE?

Alt ve üst soydan hiç kimse kalmamış ise, ikinci soydan yakınlar da, yani geride kalan mirasçılar da ölümün tespiti için başvuru yapabiliyor. Mirasçılar, diğer akrabaların tümü demektir. Teyze, hala, amca, kuzen…

ASLINDA TANIM BASİT ANCAK GAİPLİK İLE KARIŞTIRILIYOR, ÖYLE DEĞİL Mİ?

Evet... Sosyal medyada yayılan bilgiler, ölüm karinesinin tamamen gaiplik ile karıştırıldığını gösteriyor.

6 ŞUBAT 2024 TARİHİNDE, 1 YILDIR HABER ALINAMAYAN HERKES TOPLUCA ÖLÜ MÜ İLAN EDİLECEK?

Aslında mülki amirin buna yetkisi var. Yani örneğin ben diyelim ki Gaziantep’teyim, İslahiye kaymakamı yarın şunu diyebilir: 6 Şubat 2023’ten beri cesedine ulaşılamayan, haber alınamayan kişilerle ilgili ölüm tespiti kararı aldık. Ancak o bölgenin mülki amiri der bunu. Kayıp herkesin aynı anda ölü ilan edilebilmesi için tüm mülki amirlerin aynı anda aynı kararı alması lazım. Ankara, Genel İdare, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla valilik ve kaymakamlıklara bunun talimatını verip “Artık ölüm tespiti kararını alın” der ise bu mümkün olabilir. Ancak nihayetinde kararı verip imzayı atacak kişiler bölgedeki mülki amirlerdir.

O ZAMAN BÖYLE BİR YAZI GİTMEDİĞİ TAKDİRDE, YA DA TÜM MÜLKİ AMİRLER AYNI ANDA ÖLÜM TESPİTİ KARARI ALDIK DEMEDİĞİ TAKDİRDE, BÖYLE BİR DURUM PEK SÖZ KONUSU DEĞİL…

Bu çok mümkün görünmüyor.

ÖLÜM TESPİTİ YAPILAMADIĞI TAKDİRDE, MİRASÇILAR HAKLARINDAN YARARLANAMAYACAK DEMEKTİR, DEĞİL Mİ?

Şu anda kayıp kişiler hali hazırda hayatta kabul edildiği için mirasçılar haklarından yararlanamaz. Örneğin emekli maaşı gibi. Ölüm tespiti için mülki amiri başvururlarsa, ya da mülki amir yapmadığı takdirde asliye hukuk mahkemesine başvurup dava açıp karar alırlarsa, mirasçılık haklarından yararlanabilirler.

Sonraki Haber