Türkiye'nin evlilik karnesi: Çocuktan 'gelin' olur mu? Çarpıcı verilere göre oldu!

Türkiye'nin son 10 yıllık evlilik karnesi verilerine göre 16-19 yaş aralığındaki 441 kız çocuğu, kendisinden en az 29 yaş büyük erkekle evlendirildi. Daha acısı ise, sadece 2022'de 15 yaşından küçük 147 kız çocuğu anne oldu. Peki bu tablonun sorumluları kimler? Çocuktan gelin, çocuktan anne olur mu?

Son Güncelleme:

Türkiye'de kız çocukları, zorlamayla evlendirilmeye devam ediyor.

2023 yılında 16-17 yaş grubunda 706, 18-19 yaş grubunda ise 5 bin 657 erkek evlendi.

Kadınlarda/kız çocuklarında ise 16-17 yaş grubunda 10 bin 471, 18-19 yaş grubunda 38 bin 335 evlilik yapıldı.

29 YAŞ FARKI!

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) karşılıklı yaş grupları evlenme verilerine göre son 10 yılda 16-19 yaş grubundaki 441 kadın, 45 yaş ve üstündeki erkekle nikah masasına oturdu.

Geçen yıl 16-19 yaş aralığında en az 29 yaş büyük erkekle 37 kız çocuğu evlendi. 16-19 yaş aralığında 45-49 ve daha büyük yaşlardaki erkekle evlenen kadın sayısı 2022 ve 2021'de 38, 2020'de 41, 2019'da 42, 2018'de 39, 2017'de 46, 2016'da 54, 2015'te 56, 2014'te 50 olarak kayıtlara geçti.

ÇOCUK ANNELER, ÇOCUK DOĞURUYOR

18 yaş altı çocukların evliliklerinde yıllara göre düşüş yaşandı ancak her yıl binlerce çocuk anne oluyor.

Doğum istatistikleri verilerine göre 2022'de 15 yaşından küçük 147 çocuk anne oldu. 15-17 yaş grubunda ise 7 bin 42 doğum gerçekleşti.

Annenin yaş grubuna göre doğum istatistiklerinde 2013-2022 yıllarında 15 yaşından küçük 2 bin 578 çocuk anne oldu. 

ÇOCUKTAN GELİN OLUR MU?

Peki bu tablonun sorumluları kimler? Elde edilen veriler, henüz reşit olmamış, yetişkinliğe adımını atmamış, ergin sayılamayacak bireylerin, yani çocukların evliliğe zorlandığını, üstelik kız çocuklarının anne olmaya mecbur bırakıldığını ortaya koyuyor. Çocuklar, kendi çocuklarını doğuruyor. Bu durumun önünü açan hukuki boşluklar mı, bilinçsiz aileler mi? Toplum ne kadar suçlu? 

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Canan Güllü ile konuştuk, değerlendirdik...

Bu tabloya baktığımızda 'kadınlar' demek mi daha doğru yoksa 'kız çocukları' demek mi? Bu verileri nasıl okumak gerekiyor, çıkarımınız ne?

Kız çocuğu çok doğru bir tanımlama. Erken yaşta zorla yapılan evliliklerden bahsediyoruz. Aradan yaş farkı zaten bunu gösteriyor. Biz hep aynı yaş grubu için araya bir 5 yaş bırakırız. Mesela 20 ve 25 yaşında iki kişi, burada herhangi bir sıkıntı yaşanmaz deriz kendi aralarında ama arada 29 yaş fark var ise gerçekten burada bir zorlamanın olduğunu hepimiz anlayabiliyoruz. Bu derin yara dünyanın meselesi ama bizde özellikle çok daha derinleştirilmesi ve bu sürecin geleneksel rollerle sürdürülebilmesine olanak sağlayan bir politik rüzgarın da içindeyiz. Ben bu kelimeyi özür dileyerek, toplumun vicdanında ve yüreğinde derin yara açması adına kullanmak zorundayım, erken yaşta zorla evlendirilen çocuklar ‘tecavüze’ uğrayan çocuklardır. Çünkü bunlar ‘gelin’ falan değil. Durumu güzelleştirmeyelim kelimelerle.

Bu evlilikler, çocukların tecavüze uğradığı ve aile kurumu adı altında aileyi ve ahlakı bozan bir argüman olarak karşımıza çıkıyor. Buradan yola çıktığımızda, bu durumun nedenleri önemli bizim için. Sizin elinize gelen rakamların aslında buz dağının görünen yüzü olduğu noktasına değinmemiz gerekiyor.

Buz dağının arka tarafı ne?

Yaşları medeni kanunumuza göre 18’in altında olanların evlenmesi yasaktı. Medeni Kanun, reşit insanların kuracağı bir aile düzenine onay vermişti. Ancak Medeni Kanun'un yanında demiş ki ‘Çok acil durumlarda hakim ve aile kararına verdiği bir yaş skalası var, 16-17 yaş aralığı.' Anayasa Mahkemesi'nin "Medeni Kanun'a göre resmi nikah olmadan dini nikah kıyılamaz" maddesinin iptalinden sonra sahadaki evlilik yaşının 10’a kadar düştüğünü iddia eden bir kuruluşun başkanıyım ben. Gözlemlediğimiz süreç bu. İşte bu rakamlar, bahse konu verilerin içinde değil. Asıl önlenmesi gereken, bu konuda politika üretilmesi gereken buz dağının görülmeyen kısmında yasal mevzuatla korunan ama aslında yasalar eliyle tecavüze uğrayan çocuklardır.

Kimi sorumlu tutacağız? Bu tablo kimlerin eseri?

Biraz gerilere gideceğiz. 50-30 yıl değil bahse konu olanlar. Son 10 sene içinde özellikle. TBMM’ye gelen bir önerge vardı. Biz bu önergeye ‘tecavüz önergesi’ diyorduk. Bu tür konularda Türkiye'de herkesin bilmesi gereken ve es geçilmeyip altını özellikle çizeceğimiz bir durum söz konusu. Türk Ceza Kanunu der ki, "Reşit olmayan bireyle evlenmeni cezası vardır ve bu ceza bu uygulamalarla kamunun dava açması ile hayata geçecek argümanlardır." Evlendirdiniz çocuğunuzu, adına evlilik diyorsunuz ama...

Örneğin ülkemizde devlet hastanelerinde doğum ücreti alınmıyordu ve herkes bir şekilde oralara müracaat ettiğinde gördük ki, 12-13-14-15 yaşında çocuklar da doğum yapıyor. Şimdi oralara gidenler üzerinden açılan bir kamu davası var. Yani bu yanlış evliliği yapan bireylere devlet diyor ki "Hayır kardeşim sen suçlusun, sen bunu yapamazsın." Normalde kanun maddesi bu. Ama bizim parlamentomuza bir dönem bu "kamu affı" olarak gündeme gelen ve karşı çıktığımız olayda kamu dedi ki "Ben dava falan açmıyorum, kim ne yaparsa yapsın." Böyle bir düzeneğin ve bu affın getirilmesini çok tartıştı Türkiye. Kötü kadın ilan edildik, birçok sıkıntı yaşadık. Ama hala direterek diyoruz ki yaptığınız yanlışın bedelini hala çok sayıda genç kız ödemekle mükellef duruma geldi. Devletin affetme yoluyla geldiği süreç aslında bugün buz dağının görünmeyen öteki yüzünde 10 yaşına kadar düşen, yakalanırız diye hastaneye gitmekten vazgeçtikleri için sahada kontrolünü yapamadığımız evliliklere yol açtı.

Sadece ücrada değil, kentte de bu tür evliliklerin varlığına dikkat çekmek gerekiyor. Gittiğimiz yerlerde bize ulaşan bilgilerde ya da yardım istemek amacıyla acil yardım hattını arayan insanlarda var bu konu. "Şu yaşta evlendim, şimdi zor durumdayım. Siz engellediniz içeride tutuklu arkadaşlar var ama çocuğumuz var ne olacak?" diyenler var. Yaşları hala 18’e erişmemiş kızlarımız bunlar. Doğrusu evet kanunlar eliyle bu sürecin geleneksel yapı baz alınarak, kutsal aile yapısı içinde, gelecek nüfusun artması gibi bahanelerin arkasına sığınarak çocuklar kanun eliyle bu bataklığın içine itilmiş oluyor. Önleyici politika nedir burada? Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği bu kararın yerine yenisinin koyularak bu işin hala yasal ve kanun eliyle cezalandırılacak imajının toplumla paylaşılmasıdır.

"Çocuğun rızası..." Çocuk rıza gösterir mi? Çocuğun rızası, hafifletici bir neden olabilir mi?

Çocuğun bilişsel durumunu, resmi belgeleri imzalama yaşını nasıl belirlemişiz Medeni Kanun'da? 18… Yasaların belirlediği bir hükmü ortak akılla uzun yıllar yuvarlak masa etrafında tartışarak, toplumsal gelişimi görerek konulan yaşın sınırı bu. O dönemi sayın adalet bakanı "Küçüğün rızası" demiştir. Bir çocuğun rızasını bir kişinin kararı belirleyemez. Bir ideolojiye mensup, sanal din dediğimiz ve yapı taşları tarikat ve cemaatlerden gelen, bireylere "Çocukları evlendirin" imajıyla, evliliği ortada ulaşılması gereken hedef olarak gösteren noktada zorladığımızda o çocuk isteyecek. İsteme tarzı zaten bilmediği bir yere gidiyor. Neyi istediğini bilmiyor. O yaşta aklının ermediği çıkıp da küçüğün rızası diyemezsiniz.

Türkiye son dönemlerde yanlışlıklar ülkesi oldu. Yasalardan uzaklaşan dolayısıyla kadın cinayetlerinde, kadına şiddette, iş kazalarında artışın önleyici politikalarla yasal mevzuatların uygulanmadığı, yabancıların ülke kurallarına uymadığı kendi kanunlarına gör yaşadığı bir sürece tanıklık ediyoruz. Gaziantep'te ihbar edilen ve "Biz Suriyeliyiz, Suriye'de böyle 2 nikah var, erken yaşta evlilik var, burada biz de yaparız" diyen bir vatandaşa için hakim serbestiyet kararı vermişti. Bunların her biri hukukun olmadığı yerde esen fırtınalardır. Biz bu fırtınaların biçtiği tarlalarda çocukların hayatını, onlardan doğan çocukların hayatını görmezden gelerek geride bir yıkım bırakarak ilerliyoruz. Bunun için karşı çıkıyoruz. Bunun için rakamlar üzerinde bir kişinin canı yanmışsa bile o bir kişi için mücadele etmeye devam ediyoruz.

Bunların önüne nasıl geçeceğiz?

15 yaşında anne olan bir kız çocuğu, 14 yaşında cinselliği yaşıyor. Bunu söyleyince diyorlar ki "Efendim İngiltere'de de, Almanya'da da böyle." Beni başka ülkeler ilgilendirmiyor. Norm olarak oralardakini de doğru kabul etmiyorum. Ortak paydada buluştuğumuz zaman bunun yanlış olduğunu orda da söylüyorum. Çocukluklarını yaşamamış, çocuksu duygularını ergenliğe eriştirememiş, mutlu bir ergenlikten sonra genç bir birey olamamış bir insandan biz ileride ne bekleyebiliriz? Hepimiz burada toplum olarak da karşı çıkmalıyız. Toplumsal algının değişmesine sebep olan saçma sapan bazı diziler var. Bunların adına "aşk" denilerek güzellendiği dizilerle aileler ve çocuklar yoldan çıkarılabiliyor. Çocukların aklı ersin, yan yana arkadaş olmanın güzelliğini yaşasınlar ve sorumluluk aldığı noktalarda ailede anne ya da baba kimliğine bürünsünler, ailede eşit yaşam şartlarını ortaya koysunlar. Bunun yanı sıra STK'lar olarak çalışıyoruz. Eşitlik yerelde başlar diyerek aslında Türkiye'de kadınların haklarını, anayasadaki eşitliği ve erken yaş evlilikleriyle ilgili muhtarların da bilgilendirilmesinden başlayan yerelin bilgilendirilmesini ve toplumsal bilincin artmasına giden çalışmalar yapıyoruz. "Kız çocuklarınızı erken yaşta evlendirmeyin" diyoruz. Mesela birçok sendikada alanda çalışan kadınlar "Biz çok erken evlendik ve ceremesini çok çektik, şimdi kendi çocuklarımızı erken evlendirmeme noktasında evet haklısınız biz de size katılıyoruz" diyorlar. Aile büyükleri tarafından baskı altında olduklarını da söylüyorlar, torunlarının erken yaşta evlendirilmesi konusunda.

Tüm bu söylediklerimin total sonucu olarak Türkiye'de iktidarların A partisi B partisi hiç fark etmez, kadın politikası dediğimiz bir tepeden inme politikayı, değişimi, toplumsal cinsiyet eşitliğini, algıyı geliştirecek, yasağın yasak olduğu seferberlik ilan etmesi gerekiyor. Buna muhalefetin de zorlayarak destek çıkması gerekir. Yoksullaşma oranlarını arttığı özellikle Covid sonrasında bu tür evliliklerin arttığının da altını çizerek felaketin ciddi boyutlarda olduğunu söylememiz gerekiyor.

Deprem bölgesinde durum nasıl?

Deprem bölgesinde yoksulluk, dar alanda kalabalık aile yaşamları , yalnız kalma, velinin vefatı, bakım yükünün ağırlaşması nedeniyle kız çocukları erken yaşta evlendiriliyor. Kadına şiddet ve boşanma oranları da artıyor. 

Sonraki Haber