İlk önce serum mu, su mu? Vücudun üstündeki ağır blok kalkar kalkmaz...
Kurtarma çalışmalarından umudumuzu artıran haberler gelmeye devam ediyor. Saatlerce enkaz altında kalan pek çok afetzedeye ise su verilmeden önce serum bağlandığına şahit oluyoruz. Bu da akıllara neden su değil de serum sorusunu getiriyor. Serum hastalara erken müdahalede büyük önem taşıyor.
18 bini aşkın vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından arama-kurtarma çalışmaları hızla devam ediyor. Afet bölgelerinden gelen görüntülerde, enkazdan çıkarılanlara genelde önce su değil de serum verildiğini görüyoruz. Hatta bazı vakalarda sağlık ekiplerinin, daha enkazdan çıkarılmadan afetzedeye damar yolu açarak, serum taktığına şahit oluyoruz.
-Peki, enkaz altından çıkarılanlara direkt serum takılmasının özel bir nedeni var mı?
-Hastalara hangi hallerde su verilmeli?
-Depremzedelere ilk tıbbi müdahale nasıl yapılır?
Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, ilk başta serum takılmasının en ideal uygulama olduğunu ancak bazı durumlarda da su da verilebileceğini belirtiyor. Bu müdahaleyi hasta üzerinden örnek vererek açıklayan Karcıoğlu, durumu şöyle anlatıyor:
“Enkazın altında uzun saatler kalan hastanın üzerindeki büyük bloğun kaldırılması için makinelerle çalışıldığı anda kişiye sıvı verilmesi en ideali. Örneğin hastanın bacağının üzerinde kocaman bir kolon var, o kolon kaldırılmadan damar yolu açılması ve seruma orada başlanması gerekir”
Çünkü örnekteki gibi kişinin bacağındaki bloğun kaldırıldığı anda vücuttaki sıvının oraya hızla hücum ettiğini kaydeden Karcıoğlu, “Blok altında kalan kısma saatlerce sıvı gidemeyince ağırlık kalktığı anda bütün sıvı oraya hücum ediyor. Yani hasta vücudundan kan kaybeder gibi hızla sıvı kaybediyor” demekte.
Karcıoğlu hastaya ağızdan sıvı verilmesi yani su içerilmesiyle ilgili teknik konuyu ise şöyle açıklıyor:
“Kişinin bilinci açıksa, hasta normal ve mantıklı konuşabiliyorsa bu kişinin yutkunma refleksinde sorun olmaz ve su içmesinde sakınca yoktur. Ancak kişinin bilinci kapalıysa ya da saçma cevaplar veriyorsa sıvıyı ağızdan vermek doğru olmaz, suyun içilememesi halinde nefes borusundan akciğere su gider.”
Öte yandan damardan alınan sıvının ağızdan alınan sıvıya göre 3-4 kat daha hızlı etkili olduğunu hatırlatan Karcıoğlu, afetten bu yana 100 saatten fazla sürenin geride kaldığını hatırlatarak, “Enkaz altındaki kişiler tamamen susuz kalmış durumdalar” diyor ve hastaya hemen serum bağlanmasının önemini vurguluyor.
SOĞUK HAVA SU KAYBINI YAVAŞLATIYOR FAKAT...
Soğuk havanın terlemeyi önleyip su kaybının daha az olmasına neden olduğunu da belirten Karcıoğlu, bir yandan da soğuğun kişilerin hipotermiye girmesine yol açtığına vurgu yapıyor.
Havale geçiren insanları direkt soğuk suyun altına sokmak ne kadar yanlışsa hipotermiye giren kişileri de hemen bir ısıtıcının yanına götürmek doğru değil. Hipotermiye giren kişinin yavaş yavaş ısınması gerekiyor. Prof. Dr. Karcıoğlu hiportermiye girmiş kişilere müdahaleyi ise şöyle anlatıyor:
“Bu kişilerin bir şeye sarılması gerekiyor, hızla hastaneye sevk edilecekleri için o an neye sarıldıklarının bir önemi yok, burada asıl önemli olan kişiyi yavaş yavaş ısıtmak. Donma noktasına gelen insanların hemen bir ısıtıcı yanına götürülmesi, yani çok hızlı ısıtılması doğru olmaz.”
Damar yolundan verilen sıvıların da hafif ısıtıldığına işaret eden Karcıoğlu, hipotermide ani müdahalelerden kaçınmak gerektiğini çünkü hipotermide kalp ritmi bozukluklarına eğilimin çok fazla olduğunu aktarıyor. Karcıoğlu, “Bu durumda kişinin omzuna sertçe dokunmak bile kalp ritmi açısından risk doğurabilir. Diğer yandan donmayla gelen hastalarda kalp ve beyin fonksiyonlarının uzun saatler boyunca korunması söz konusu, bu nedenle donan insanların çok uzun süreler sonrasında canlandırılabildikleri bir gerçek” değerlendirmesini yapıyor.
ZAMAN KAYBETMEMEK ÖNEMLİ
Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander de “Enkaz çalışmalarında ilk yardım kurallarından biri, bulabildiğimiz ilk damar yolundan serum takılmasıdır” demekte. Cander, açıklamasına şöyle devam ediyor:
“Bir de bazen afetzedeye ulaştıktan sonra çıkarma süreci 8-9 saati bulabiliyor, o nedenle vakit kaybetmemek adına ilk baştan serumla tedavi verilmeye çalışılıyor. Su verilmesi ise hastanın durumuna göre değişebilir. Acil ameliyata alınması gerekmeyen ve bilinci yerinde olan hastalara su verilebilir. Hatta şimdi hipotermi söz konusu olduğundan su içebilecek durumdaki hastalara sıcak içecek verilmesini tavsiye ediyoruz."
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz ise, uzun süre susuz kalmış bir bedenin sıvı ihtiyacının en sağlıklı, hijyenik ve hızlı şekilde damar yolundan karşılandığını kaydediyor. Şaşmaz, “O nedenle kurtarılan her kişiye ivedilikle damar yolu açılması lazım. Sadece sıvı vermek açısından değil, bazı ilaçları uygulamak açısından da bu gerekli” ifadesine yer veriyor.
Kaynak: Web Özel