Göllerin en büyük sorunu belli oldu: İnsanlar rahat bırakmıyor

Türkiye şimdiden sinyallerini gördüğü bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Göller ise ciddi bir risk altında. Göllerimizin en büyük sorunu, su kaynaklarımızın kapısına dayanan tehlike belli oldu... İşte o tehlike!

Son Güncelleme:

Türkiye’nin gölleri başta olmak üzere sulak alanları, nehir ve dereleri kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Bilim insanları 2085 yılında dünya çapında büyük bir su sıkıntısı yaşanacağını öngörüyor.

Bilinçsiz su kullanımı ve küresel ısınma yüzünden birer birer kuruyan göllerimiz için uzmanlar, her fırsatta acilen harekete geçilmesi konusunda uyarıda bulunuyor. 

Devlet Su İşleri (DSİ) hazırladığı, "İklim Değişikliği'ne Uyum Çalışmaları" adlı raporun göllere ilişkin bölümünde, göllerdeki su kayıplarını ve kuraklığı engellemek için lastik bentler ve su takviyeleri yapıldığı yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ise göl ve barajlardaki kurumaya karşı "yüzer güneş panelleri" projesini gündemine aldı.

Eğirdir Gölü

Süleyman Demirel Üniversitesi, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Su Enstitüsü Kurucusu Limnolog Doç. Dr. Erol Kesici, göllerin kurumasını engellemek için önerilerde bulunurken mevcut uygulamaları da detaylandırıyor:

"Kurtuluş, göllerin temizlenmesi, besleniminin dışında fazla su alınmaması, etrafındaki on binlerce kaçak kuyulara izin verilmemesi ve tarımdaki aşırı ve ilkel su kullanımının durdurulması."

'SULARIN NE KADAR ÇEKİLDİĞİ ORTADA'

Göllerin durumunun ortada olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kesici, "Suların her yıl ne kadar çekildiği ortada. Göllerdeki su sınırları en tehlikeli noktalara geldi. Nerede, alınan bu önlemler? Göllere su veriyorsunuz ancak 1 veriliyorsa, 50 çekiliyor. Tatlı ve içme suyu göllerine yapamazsınız bunları" ifadelerini kullanıyor.

"Güneş panelleri yapay göller üzerine yapılabilir" şeklinde yorumlarına devam eden Doç. Dr. Kesici, "Doğal göllerde bunu yapmak tehlikelidir. Yapay göller su deposudur. Doğal göller ise biolojik çeşitliliği oluşturur. Doğal göller için bu uygulamaların çok büyük sakıncaları var" şeklinde konuşuyor.

Göllerin yapısal olarak çanağı, düdenleri ve tüfemleriyle bir "bypass" sistemine sahip olduklarını ortaya koyan ve bariyerlerle bu sistemin zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağının altını çizen Doç. Dr. Kesici, göllerin "bypass" sistemleriyle kendilerini yenileyen bir yapılarının olduğunu vurguluyor:

"Göller sürekli sularını yenilemek zorundadır. Yenilemediği zaman içilebilir ve tatlı su özelliğini kaybederler. İçerisindeki suyun kalitesi aynı çay demlenmesi gibi kendi canlı çeşitliliğini oluşturur. Hangi plastik bentlerle neyi kapatıyorsunuz? Örneğin; Burdur Gölü ve Beyşehir Gölü'nün yapılan bir çok deneylerle alt taraftan düdenlerle birbirine bağlı olduğu ortaya çıktı. Gölün doğal dengesine müdahale etmek kadar büyük bir yanlışlık olmaz. Bunlar yapay göl veya gölet değil."

Marmara Gölü

KURTULUŞ YOLLARI VE YAPILMASI GEREKENLER...

Sözlerine "Doğal göllerin kurtuluşunun tek çıkar yolu göllerimizi rahat bırakmak. Göller müdahaleler karşısında yoruldu ve yıprandı. Göllerdeki ve akarsulardaki yapının rahat bırakılması gerekiyor" şeklinde devam eden Limnolog Kesici elbette "rahat bırakılmanın" hiçbir şekilde ilgilenmemek anlamına gelmediğinin de altını çiziyor. Bunun ışığında yapılması gerekenleri belirten Doç. Dr. Kesici'nin tavsiyeleri şu şekilde:

"Gölleri temizlenmeli. Göllerden besleniminin dışında fazla su almasınlar. Bugün göllere 10 litre su giriyorsa, neredeyse 100 litre su çıkıyor. Tarımda aşırı kullanma, her tarafta suya aşırı ihtiyaç duyan bitkiler ekilmesinden dolayı... Konyanın iklimi kurak ama tarımı sulak. Bu bilime aykırı bir şey."

'DAMLA SULAMA ŞART!'

Damla sulamaya acilen geçilmesi gerektiğini, bunu yaparken de buharlaşmayı engellemek için damla sulama sistemlerinin de toprak altından kurulması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Kesici, Türkiye'de damla sulama sistemi kullanım oranının yüzde 1 olduğunun altını çizdi.

"Göllerin etrafındaki on binlerce kaçak kuyulara izin verilmemeli" diyen Doç. Dr. Kesici, göllerin üzerine güneş panelleri konulmasının da yanlış olduğunu aktarırken bunun ancak gölün ekolojik dengesini bozmayacak bir şekilde sadece belirli ve sınırlı bölgelere koyulabileceğini söyledi.

Doç. Dr. Kesici, acilen harekete geçilmesi gerektiğini söylerken "Suyumuz biterse iklimimiz de biter" sözleriyle yorumlarını noktaladı.

"21 BİN DEKARDAN 560 DEKAR KALDI"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan, geçtiğimiz günlerde Haberglobal.com.tr'ye, Meke Gölü, Burdur Gölü ve Eber Gölü’nde incelemelerde bulunduklarını aktarmıştı. Bakan, Seyfe Gölü’nün kaçak kuyular ve vahşi sulama nedeniyle kurumuş durumda olduğunu söylemişti.

Tarımsal sulama için açılan kaçak kuyular ve gölü besleyen kaynakların kesilmesi nedeniyle, Seyfe Gölü, Seyfe Çölü haline gelmiş durumda olduğunu söyleyen Bakan, "1950’li yıllarda 21 bin dekarlık alanken, sulak alan ekosistemi olarak kalan kısım 560 dekar. Bu alanın yüzde 97,5’i, 1950’li yıllarda uygulanan sıtmayla mücadele kapsamında bataklıkların kurutulması politikalarıyla kaybedildi" ifadelerini kullanmıştı.

Bakan, Ereğli Sazlıkları’nın her geçen ay daha da küçüldüğünü duyduğunu ve gördüğü manzaranın karşısında son derece üzüldüğünü belirtmişti.

gokhan.kam@haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber