Deprem, eşi ve 3 çocuğunu ellerinden aldı: "Ben de toprağa gömüldüm, öldüklerine inanamadım"
Depremin vurduğu Osmaniye'de çocuk bakımevinde kalan kimsesiz 3 çocuğu kurtaran, eşi ve 3 çocuğunu yitiren anne, yaşadığı acıyı gözyaşları içinde anlattı. Evlatlarıyla son konuşmasını anlatan anne, "Bunun bir şaka olmasını bekledim, insan kafayı yer" dedi.
Depremin üzerinden 1 sene geçti ancak açtığı yaralar hala kabuk bağlamadı.
Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde etkisini gösterirken, Osmaniye’de de 173 bina yıkılmış ve bin 10 kişi hayatını kaybetmişti. Depremin ağır hasara yol açtığı Osmaniye'de de asrın felaketinin yıl dönümüne sayılı günler kala yaşanan olaylar ve hayat hikayeleri yürekleri sızlatmaya devam ediyor. Acı kayıpları yaşayan onlarca insandan biri olan 43 yaşındaki Emine Aksu'nun evi de ailesine mezar oldu. Depreme çalıştığı çocuk bakımevinde yakalanan Aksu, bakımevinde kalan kimsesiz 3 çocuğun canını kurtarırken, 3 evladıyla eşini asrın felaketinde kaybetti. Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen acısı taze olan Aksu, eşi ve çocuklarından bahsederken gözyaşlarına hakim olamıyor.
“KİM BİLEBİLİR Kİ O KONUŞMANIN SON KONUŞMA OLACAĞINI”
Deprem olduğu gece çalıştığı çocuk bakım evlerinde bakım personeli olarak nöbette olduğunu belirten Aksu, eşi ve çocuklarının mezarı başında o anları anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Konuşmakta güçlük çeken Aksu, “5 Şubat sabahı eşim beni nöbete bırakmıştı. En son ben 23.30’da eşim ve çocuklarımla telefonla görüşmüştük. Hatta Mehmet’im demişti ki, ‘Anne sabah gelirsen patates kızartması yapalım.’ Ben de, ‘Tamam oğlum’ demiştim. Tabii bir umutla, sabaha kavuşmanın umuduyla telefonlarımızı kapattık. Kim bilebilir ki o konuşmanın son konuşma olacağını. Onların sesini son kez duyabileceğini ve sevdiklerinin son kez gözlerini kapatıp bir daha açamayacağını. Evet, hayat bundan ibaretmiş. Ve Pazar sabahı, 4.17. Hepimiz için anlamsız bir saat. Yerden böyle çok gürültülü bir ses, ne olduğunun farkında değiliz ve ben nöbetteyim. 2 çocuk, birisi 5, diğeri 8 yaşında. Ben onların odasına gidiyorum ve ilk önce o çocuklara sarılıyorum. Onlarla birlikte aşağıya iniyorum. Sonra kendi canlarıma ulaşmaya çalışıyorum. Orada ben 2 oğlan bir kız indirdim, burada da 2 oğlan bir kız yerlerinde yatıyor” dedi.
“BUNLAR SANA ALLAH’IN EMANETLERİYDİ’ DEDİM”
Kızının Gaziantep Üniversitesi Matematik Öğretmenliği Bölümü'nde eğitimini sürdürdüğünü ve Burhan isimli oğlunun da Korkut Ata Üniversitesi Harita Kadastro son sınıf öğrencisi olduğunu anlatan Aksu, “Yani bunları anlatmak kolay değil. İnsan sevdiğini toprağa verince ne yapacağını bilmiyor. Hiçbir şeyden, hayattan tat almıyor. Sevdiklerimle toprağa bende gömüldüm. Sonra dedim ki, ‘Bunlar sana Allah’ın emanetleriydi.’ Bunlar için bir şey yapmam gerekiyordu. Çünkü ben üniversiteye çocuklarımı gönderdiğimde onların o gözlerindeki ışıltı, yani bir şey yapmam lazım, bunları benim yaşatmam lazım. Tamam, Allah’ın emanetleriydi, Allah’ım aldı. Dedim böyle kalmamalı bunlar, adları yaşamalı. Sonra Sayın Valimiz Dr. Erdinç Yılmaz bana bu kütüphane açma işini söylediğinde bana merdiven basamaklarını uzattı. Biz de Ayşenur’um ve Hacı Mehmet’ime kütüphane açtık, Namık Kemal Ortaokulu ve Mehmetli İlk ve Ortaokulu'nda kütüphane açtık. Sonra Burhan’ıma da okuduğu Korkut Ata Üniversitesi Harita ve Kadastro Bölümü Laboratuvarı'nın adını vereceğiz inşallah tadilatı bittikten sonra” diye konuştu.
“RÜYAMDA GÖRDÜM 3 TABUT, 2’SI TÜRK BAYRAKLI BİRİ DUVAKLI”
İnsanın sevdiğini göremeyişinin çok büyük bir acı olduğunu anlatan Emine Aksu, “35 gün kendi mahallemde kaldım. Çünkü çocuklarımın öldüğüne inanamadım. ‘Gelecekler, ha geldi gelecekler, bu sana bir şaka’ diye çok bekledim. Ben orada şunu gördüm. İnsan sevdiklerini bir gün görmesin, bir hafta, aylarca yıllarca görmesin, yani insan kafayı yer yahu. Bir düşünün, siz evlatlarınızdan, sevdiğinizden şöyle bir ayrıldığınızı düşünün. Onlar benim çocuklarım, düşüncelerimden de öte. Canlarım bunlar benim, cennet kuşlarım. Rüyamda gördüm ben bunları. Enkazdan çıkarttıktan sonra evimize hiçbir şey olmamış. Kızımı ortaya almışlar Mehmet’im ile Burhan’ım merdivenden gülerek iniyorlardı. Daha sonra bir daha rüyamda gördüm 3 tane tabut, artık bulduk, çünkü morglara gittiğini sanıyordum ben. 3 tabut, 2’si Türk bayraklı biri duvaklı. Ve o şekilde Türk bayrağı istedim çift çift geldi, duvak istedim çift çift geldi ve o şekilde transit arabanın arkasında rüyamda gördüğüm gibi getirdik toprağına kavuşturduk. Ama dedim bunlar gerçek ebedi dünyaya gitti ama bu dünyada da bir şey yapmam lazım dedim ve kütüphanede adlarını yaşatıyorum. İsimleri yaşayacak, ben öleceğim, gideceğim ama benim çocuklarımın isimleri yaşayacak. Bu depremde insanoğlu akıllandı mı? Ders çıkarana ne mutlu, ders çıkarmayana Allah yardım etsin. Allah’ım nefsimize uydurup ayağımızı kaydırmasın. Benim çok sevdiğim bir duayı buradan söylemek istiyorum. Sürekli diyorum ki ‘Allah’ım bana, sana yakın olan kullarını yakınlaştır, senden uzak olan kullarını benden uzaklaştır’ diye duamı herkese duyurmak istiyorum. Allah’ım da herkesi depremden ders çıkaran kullarından eylesin” şeklinde konuştu.
Emine Aksu, hemen her gün geldiği mezarlıkta eşi ve çocuklarının mezarıyla vakit geçirerek özlemini dindirmeye çalışıyor. Acılı annenin evlatları Ayşenur'un 24, Burhan'ın 20, Hacı Mehmet'in 22 yaşında, eşi Ergün'ün ise 53 yaşında olduğu öğrenildi.