ABD ve Avrupa'daki resesyon ihtimali Türkiye için ne anlama gelir?
ABD ve Euro Bölgesi’nin uzun süredir ekonomik durgunluk ile adı anılmakta. Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarının arasında ABD ve Avrupa Birliği bulunuyor. Peki bu iki dev ekonominin resesyona girmesi Türkiye için ne anlama gelir?
Pandemi kısıtlamaları sırasında yaşanan tedarik zorlukları birçok ülkeyi derinden etkiledi. Üstüne Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonrası yaşanan petrol ve doğal gaz ürünlerinin sevkiyatlarındaki kısıtlamalar birçok ülkede enflasyonun yükselmesine sebep oldu. Dünya ülkeleri yüksek enflasyon ateşini yaşarken ekonomistler ABD ekonomisi için bu yıl resesyon beklemekte.
Resesyon (durgunluk) ülkelerin ekonomik faaliyetlerinde yaşanan bazı durumlar sonucu gayri safi yurt içi hasılalarının (GSYH) en az üst üste yılın iki çeyreği küçülmesi sonucu meydana geliyor. İşsizliğin artması, ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesi, üretim faaliyetlerinin düşmesi, kişi başına düşen milli gelirin gerilemesi gibi sebepler bir ülkenin resesyon yaşamasına yol açabilir.
ABD'DE RESESYON BEKLENİYOR
ABD' de enflasyonun yıl içinde yüzde 10 seviyelerini aşması sonrası (Aralık ayında yüzde 6.1'e kadar geriledi) ABD Merkez Bankası Fed faiz artırımına gitmişti. Ekonomistler yüksek enflasyon sonucu faiz artırmanın ABD'yi resesyona sürüklediği görüşünde.
ABD'li finans şirketi Moody’s Analytics’in baş ekonomisti Mark Zandi, "Tarihsel olarak, yüksek enflasyona sahip olduğunuzda ve Fed enflasyonu bastırmak için faiz oranlarını yükselttiğinde, bu hep resesyonla sonuçlanmıştır. Fed faiz oranlarını yükselterek yanıt verdiğinde, ekonomi nihayetinde yüksek faiz oranlarının ağırlığı altında çöküyor" diyor. ABD ekonomisi 2022'nin ilk iki çeyreğinde yüzde 1.6 ve yüzde 0.6 küçülmüş, 3. çeyrekte yüzde 3.2 büyümüştü.
Uzun süredir ABD ile beraber Avrupa'da Euro Bölgesi’nin de adı resesyon ile anılıyordu. Ekonomistler ABD'nin aksine ise Avrupa'da son gelişmelerin ışığında resesyon ihtimalinin düştüğünü ifade ediyor. ABD'li finans şirketi Goldman Sachs'taki ekonomistler, doğal gaz fiyatları 2022 sonunda keskin bir şekilde düştükten ve Çin'in Covid-19 kısıtlamalarını beklenenden önce kaldırmasından sonra artık Euro Bölgesi için resesyon olasılığını eskisinden daha düşük olarak öngörüyorlar.
ABD VE AVRUPA'NIN RESESYONA GİRMESİ TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLER?
Türkiye son 30 yılda 1994-95, 1998-99, 2001-02 , 2008-09 ve 2018-19 yıllarında resesyon yaşamıştı. İş Yatırım Portföyü Araştırma Müdürü Hande Şekerci, Türkiye’nin 2022 yılında ihracatının yaklaşık yüzde 40’ını Avrupa Birliği’ne yüzde14’ü AB hariç diğer Avrupa’ya yapılırken yüzde 18’i ise Yakın ve Orta Doğu bölgesine yapıldığını belirtiyor. Şekerci, "Yakın ve Orta Doğu’da Türkiye ihracatında önemli bir paya sahip olması, Avrupa’da bir resesyon yaşanması durumunda ihracatta zayıflamayı sınırlayıcı rol oynayabilir" demekte.
Hande Şekerci, "ABD gibi büyük bir ekonominin resesyona girmesi halinde gelişmekte olan ülke kategorisi içinde yer alan Türkiye’de de finansal koşulların sıkılaşmasını beklemek gerekir" şeklinde sözlerini sürdürüyor.
TÜRKİYE 2022'DE NE KADAR BÜYÜR?
Hande Şekerci, kurum olarak Türkiye’de 2022 yılında yaklaşık yüzde 5 civarında bir reel gayri safi yurt içi hasıla artışı (GSYİH) yaşanacağını tahmin ettiklerini belirtiyor. "Avrupa’daki ekonomik görünüme dair belirsizlik ve süregelen Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle 2023 yılında net dış talebin Türkiye büyümesine vereceği katkının düşük olacağını düşünüyoruz" diyen Şekerci, bununla birlikte merkezi yönetim bütçe performansının 2022 yılını resmi tahminlere göre çok daha olumlu bir seyirle bitirdiğini belirtiyor.
Şekerci kurum olarak 2023 yılında ekonomik aktivitenin bir miktar hız kaybedebileceğini, ancak dış talepte beklenen güç kaybının iç tüketim kanalıyla dengelenebileceğini değerlendirdiklerini belirtiyor.
Türkiye ekonomisi 2022 yılında ilk çeyrekte yüzde 7.5, ikinci çeyrekte yüzde 7.7, üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 büyümüştü.
Şekerci, resesyonun alım gücünü düşüren ve insanların işlerini kaybetmesine neden olabilen bir durum olduğunu belirtirken sözlerini şöyle sonlandırıyor:
İstihdam piyasasında belirsizliklerin artması ve öngörülebilirliğin azalması, hane halkının harcama davranışlarında daha temkinli olmasına ve bazı kritik olmayan harcamalarını ötelemesine neden olabilir.
Ek kaynaklar: Bloomberg, CNBC, Ekonomist