Reisi'nin helikopter kazasında ölümünün ardından Orta Doğu kaynıyor
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı ve diğer yetkilileri taşıyan helikopterin kazaya uğramasının Orta Doğu'da olası etkileri şimdiden tartışma konusu olmaya başladı.
İran'ın uzun süredir Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve Filistin topraklarındaki silahlı grupları desteklediği ve bu gruplar üzerinden bölgede gücünü yansıttığı biliniyor.
Bölgede gerilim, İbrahim Reisi ve dini lider Ayetullah Ali Hameney yönetimindeki İran'ın, Suriye'de İran'ın diplomatik misyonu yerleşkesi içindeki bir binaya düzenlenen ve iki İranlı general ve beş subayın ölümüyle sonuçlanan hava saldırısı ve İran'ın da buna karşılık İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı ve balistik füze fırlatmasıyla tırmanmıştı.
İsrail, ABD, İngiltere, Ürdün ve bölgedeki başka ülkelerin desteğiyle neredeyse tüm insansız hava araçlarını ve füzeleri etkisiz hale getirdi.
VOA'nın aktardığına göre, İran'ın İsfahan kentindeki bir hava savunma radar sistemini hedef alan İsrail de herhangi bir can kaybına yol açmasa da açık bir mesaj gönderdi.
İran ve İsrail, yıllardır gizli operasyonlar ve siber saldırılardan oluşan bir gölge savaş yürütüyordu. Ancak nisan ayında yaşanan karşılıklı saldırılarla bu gölge savaş ilk kez doğrudan bir çatışmaya dönüşmüş oldu.
İsrail ile Hamas arasında Gazze'de devam eden savaş, İran'a yakın olan diğer grupların da dahil olması ve savaşın daha geniş coğrafyaya yayılması endişesini beraberinde getirdi.
Bölgedeki bu gergin tablo, İran Cumhurbaşkanı dahil üst düzey yetkilileri taşıyan bir helikopterin kaza yapması gibi beklenmedik olaylarla daha da alevlenebilir.
İsrail, Tahran'ın tartışmalı nükleer programı, balistik füzeleri ve İsrail'i yok etmeyi amaçlayan silahlı gruplara verdiği destek nedeniyle uzun süredir İran'ı en büyük tehdit olarak görüyor.
İran, kendisini İsrail yönetimine karşı Filistin direnişinin baş hamisi olarak görüyor ve İranlı üst düzey yetkililer uzun süredir İsrail'in haritadan silinmesi yönünde çağrıda bulunuyor.
İran'ın dini lideri Ali Hameney’in himayesi altındaki ve olası halefi olarak görülen sertlik yanlısı Reisi Gazze'deki savaş sebebiyle İsrail'i hedef almış; "Önce gaspçıları sınır dışı etmeliyiz, ikincisi verdikleri zararın bedelini onlara ödetmeliyiz, üçüncüsü de zalimi, gaspçıyı adalet önüne çıkarmalıyız" demişti.
İsrail'in de yıllar içinde üst düzey İranlı askeri yetkilileri ve nükleer bilim adamlarını hedef alan çok sayıda saldırı düzenlediği düşünülüyor.
İsrail'in dünkü kazaya karıştığına ilişkin hiçbir kanıt yok.
Basra Körfezindeki Arap ülkeleri de uzun süredir İran'a şüpheyle bakıyor. Bu durum, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in 2020'de İsrail ile ilişkileri normalleştirme kararında ve Suudi Arabistan'ın böyle bir hamleyi düşünmesinde kilit faktör oldu.
Lübnan'dan Yemen'e vekalet savaşı
Hamas, dün İran Cumhurbaşkanı Reisi ve diğer yetkilileri taşıyan helikopterin kazaya uğramasının ardından yaptığı açıklamada, "İran İslam Cumhuriyeti, onun liderliği, hükümeti ve halkıyla tam dayanışmamızı ifade ediyoruz" dedi.
İran, 7 Ekim'de İsrail'e düzenlenen ve Gazze savaşını tetikleyen saldırıya öncülük eden Hamas'a ve bu saldırıya katılan küçük ama daha radikal Filistin İslami Cihad örgütüne uzun süre malî destek sağladı. Ancak saldırıda İran'ın doğrudan parmağı olduğuna dair hiçbir kanıt yok.
İranlı liderler, savaşın başlangıcından bu yana Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını ifade etti. Bölgedeki müttefikleriyse çok daha ileri gitti.
İran'ın askeri açıdan en gelişmiş vekili olan Lübnan'daki Hizbullah militan grubu, Gazze savaşının başlangıcından bu yana İsrail ile düşük yoğunluklu bir çatışma yürütüyor.
İki taraf, İsrail-Lübnan sınırı boyunca neredeyse her gün karşılıklı saldırılar düzenliyor. Ancak şu ana kadar çatışma her iki ülke için de felakete yol açacak kapsamlı bir savaşa dönüşmedi.
Suriye ve Irak'taki İran destekli milisler, savaşın ilk aylarında ABD üslerine defalarca saldırılar düzenledi; ancak ocak ayında üç Amerikan askerinin öldüğü insansız hava aracı saldırısına karşı ABD'nin misilleme saldırılarının ardından geri çekildi.
İran'ın bir diğer müttefiki olan Yemen'deki Husi isyancıları, Kızıldeniz'de uluslararası taşımacılığı hedef aldı. Genellikle İsrail ile görünürde hiçbir bağlantısı olmayan gemileri hedef alan bu saldırılar aynı zamanda ABD öncülüğündeki misillemeye de yol açtı.
Ortadoğu ötesinde olası etkiler
İran'ın nüfuzu, Ortadoğu'nun ve İsrail ile rekabetinin ötesine uzanıyor.
İsrail ve Batılı ülkeler uzun süredir İran'ın nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik bir tehdit olarak gördükleri nükleer silahlara sahip olduğundan şüpheleniyorlar. İran ise programının barışçı olduğunu savunuyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi ve ezici yaptırımlar uygulaması, İran'ın anlaşmayla nükleer programına getirilen tüm sınırlamaları kademeli olarak terk etmesine yol açtı.
İran, bugünlerde uranyumu yüzde 60 saflığa kadar zenginleştiriyor; bu da silah düzeyindeki yüzde 90 seviyelerine yakın!
İran aynı zamanda, Ukrayna'nın işgalinin ardından Rusya'nın önemli bir müttefiki. Tahran, Ukrayna savaşında Rusya'ya insansız hava araçları sağlamakla suçlanıyor.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, geçen sonbaharda Associated Press'e verdiği röportajda, iddiaları yalanlamış ve İran'ın Şubat 2022'de çatışmaların başlamasından bu yana bu tür silahlar sağlamadığını söylemişti.
İranlı yetkililer insansız hava araçları hakkında çelişkili yorumlar yaparken, Amerikalı ve Avrupalı yetkililer Ukrayna'daki savaşta kullanılan İHA sayısının çokluğunun bu tür silah akışının savaşın başlangıcından bu yana yoğunlaştığını gösterdiğini ifade ediyor.