Putin'in rol modeli: Kendisini neden Deli Petro'yla kıyaslıyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen perşembe girişimcilere yaptığı konuşmada kendisini Rusya'yı 18. yüzyılda bir imparatorluğa dönüştüren I. Petro'ya ya da Osmanlı'da bilinen adıyla Deli Petro'ya benzetti. Peki Putin bu benzetmeyle ne kastediyor, neyi amaçlıyor?

Son Güncelleme:

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline tarihsel bir dayanak bulmak, Vladimir Putin'in işgali resmen duyurduğu ilk günden beri kullandığı bir yöntem. Buna aynı zamanda milliyetçi duyguları da körüklemek için başvuran Putin, dikkat çeken son konuşmasında kendisini, 18. yüzyıl boyunca savaşlarla Rusya topraklarını genişleten I. Petro ile -veya Osmanlı'da kendisine takılan lakapla Deli Petro ile- kıyasladı.

Peki bunun sebebi nedir? Deli Petro ve Vladimir Putin arasında nasıl bir benzerlik var?

1682-1725 yılları arasında hüküm süren I. Petro, Rusya'yı bir imparatorluğa dönüştürmüş ve kendisini de imparator ilan ederek yönetiminin ve yetkilerinin sınırlarını önemli ölçüde genişletmişti. 18. yüzyılın başında Rusya, Baltık'ın bir bölümünü ele geçirirken bu durum, İsveç İmparatorluğu'yla 20 yıldan uzun süren Büyük Kuzey Savaşı'nı başlatacaktı.

Putin'in Rus girişimcilere ve iş insanlarına yaptığı konuşmanın tarihsel olarak bir önemi vardı. Geçen hafta perşembe günü Petro'nun 350. doğum günüydü. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile ülkenin emperyal geçmişi arasında bağlantılar kuran Putin, Petro'nun Rusya'ya kattığı toprakların Rusya'ya ait olduğunu öne sürdü:

“Petro ne yapıyordu? Rusya ait olanı geri alıyor ve pekiştiriyordu. Yaptığı buydu. Görünen o ki geri almak ve güçlendirmek bize de düştü.”

SSCB döneminde Avusturya'da görev yapan diplomat Kyle Wilson, mirası Rus halkında geniş çapta popüler olan çarın, Putin için tam bir rol model ve için örnek bir otokratik lider olduğunu dile getiriyor. “Putin, Rus emperyal rüyasını yeniden yaşamakla ilgili” diyen Wilson, “Ve Rusya'yı imparatorluğa dönüştüren adam da I. Petro'ydu” ifadelerini kullanıyor.

Putin, 2019'da Financial Times'a verdiği röportajda “Çar, davam yaşadığı müddetçe yaşayacak” diyordu.

Bu açıklamanın, benzetmenin ve göndermenin İsveç ve Finlandiya'yı özellikle İsveç'i endişeye sürüklemesinin bir başka sebebi de Rusların Büyük Petro olarak adlandırdığı çarın en büyük projesi Rusya'yı Avrupa'ya açmak olmuştu. Bunu da başkenti, İsveç'le sürdürdükleri savaş sonunda elde ettiği topraklara taşıyarak yapmıştı.

Rusya'nın kültür başkenti olan St. Petersburg aynı zamanda ülkenin en büyük ikinci şehri. Fotoğraf: Shutterstock

Şehir hala onun adını taşıyor. Ancak dolaylı yoldan... I. Petro tarafından 1703 tarihinde kurulan şehir adını Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Peter'den alıyor. 1914-1924 arası Petrograd ismini alan şehir, SSCB döneminde ise Leningrad ismini taşımış ve 1713-1918 arası (1728-1730 arasındaki kısa bir dönem haricinde) Rusya'nın başkenti olmuştu. SSCB'den beri ülkenin başkenti Moskova ancak Rusya'nın tartışmasız kültür başkenti St. Petersburg. 2018 yılında 15 milyon turiste ev sahipliği yapan şehir dünyanın en çok müzeye sahip (300'ü aşkın) şehri olarak da öne çıkıyor.

Putin, St. Petersburg hakkında bir başka gönderme daha yaptı ve I. Petro zamanında İsveç kontrolündeki toprakları fethetmesinin başlarda diğer Avrupa güçleri tarafından tanınmadığını kaydetti. Bu Kırım'ın Rusya'yı ilhakının kabul görmemesine bir gönderme olarak yorumlandı.

Aynı zamanda Rusya'dan çekilen yaklaşık bin uluslararası şirketin “pişman olacağını” da ifade ederken “Rusya gibi bir ülkenin çevresine çit örmek imkansız, anlıyor musunuz, imkansız” diye konuşuyordu.

Villanova Üniversitesi'nden Rus tarih profesörü Lynne Hartnett, 2012'de Putin'in Rusları geçmişleriyle bağlantı kurmaya ve “bin yılı aşkın ortak, sürekli bir tarihe” sahip olduklarını hatırlamaya çağırdığını anımsatırken “Putin'in Rusya'nın imparatorluk geçmişini modern bir ulusal kimlik şekillendirmek için kendisine mal etmeye çalıştığını” ifade ediyor.

AVRUPA'YI ZİYARET EDEN İLK RUS HÜKÜMDAR

Bununla birlikte Rus tarihi uzmanları Putin'in Batı'dan giderek kopmasının I. Petro'nun adımlarının tam ters noktasında durduğunu da belirtiyor. Müzeler şehrinde I. Petro tarafından kurulan ve Rusya'nın ilk müzesi olan Kunstkamera'ya göre I. Petro, Avrupa'yı ziyaret eden ilk Rus hükümdardı.

Kıta Avrupası'yla diplomatik bağlar geliştiren ve Avrupa'nın sanatından, kültüründen yoğun bir şekilde etkilenen I. Petro, döneminin bilim insanlarını da St. Petersburg'da yaşamaya davet etmişti.

Fransız tarihçi Francine-Dominique Liechtenhan, I. Petro, imparatorluğunu “coğrafi, ekonomik ve entelektüel olarak Batı Avrupa'ya daha yakın hale getirmek” için ülkeyi Moskova'dan St. Petersburg'a kaydırdığını dile getiriyor. Bir başka tarihçi Daniil Kotsubinski ise “I. Petro, Avrupa tarzı liberalizmin destekçilerinin de beğendiği bir figürdü” diyor.

*The Washington Post (Putin likens himself to Peter the Great, links imperial expansion to Ukraine war), Euronews (Putin compares himself to Peter the Great over drive to 'take back Russian land')

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber