Kosova: Balkanlar'ın gerilim noktası! Dün, bugün, NATO, Rusya ve Türkiye...
Tüm dünya gözünü kulağını bu kez de Balkanlar'a çevirdi. Kosova-Sırbistan sınırında yaşanan gerginlik ve NATO Kosova Gücü'nün mesajı herkesi alarma geçirirken şimdilik krizde geri adım atıldı. Peki krizin sebebi neydi? Türkiye'yi bu süreçte ne bekliyor?
Kosova hükümeti, Sırbistan'la arasındaki sınır geçişleri için yeni düzenlemeler getirince ülkenin kuzeyinde yer alan Sırp azınlık yolları kapattı. Balkanlar'da gerilimi artıran bu süreçte NATO Kosova Gücü (KFOR) ise istikrarın tehlikeye gireceği bir durumda müdahaleye hazır olduğunu ifade etti. Artan tansiyonla Kosova hükümeti kararını 1 ay erteledi ancak kalıcı bir çözüm gelmeden sular durulmayacak gibi...
Peki bölgede neler oluyor? “Plaka” meselesi ne anlama gelmekte? Rusya'nın süreçte ne gibi bir etkisi var? Ve Türkiye'nin çözümdeki rolü ne olabilir? Peki geçmişte doğru kapanmayan yaraların etkileri... Tüm bu sorular yanıt bekliyor. İşte süreçte öne çıkan konu başlıkları.
PLAKA MESELESİ:
Öncelikle son tabloyu aydınlatmakta fayda var. Kosova yaklaşık 14 yıldır bağımsız. Ancak bu bağımsızlığı tanıyan Türkiye'nin de dahil olduğu 100'ü aşkın ülkenin arasında Sırbistan ve Rusya yok. Ülkenin kuzeyindeki Sırplar da Priştine kurumlarını tanımıyor ve Sırp makamları tarafından verilen plakalar ile belgeleri kullanıyor.
Hükümet, Sırbistan tarafından verilen plakalara sahip Sırp azınlığın iki ay içinde plakalarını Kosova tarafından verilenlerle değiştirmek zorunda kalacağını bildirdi. Ayrıca Kosova'ya giriş yapan kişiler ülkede kaldıkları süre boyunca, Sırp kimlikleri yerine geçici bir belge taşımak zorunda kalacaklardı.
Kosova Başbakanı Albin Kurti, Sırbistan'ın da Kosova vatandaşlarından aynı talepte bulunduğunu aktarıyor ancak bu durum olaylara engel olamadı. Hatırlanacağı üzere 2021 sonbaharında da aynı gerginlik yaratmıştı. Peki bu plaka meselesi neden sorun?
GEÇMİŞ YARALAR:
Prof. Dr. Hasan Ünal, 1974 Yugoslavya Anayasası'nda tam otonom bölge olan Kosova'nın 6 kurucu cumhuriyet ile (Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Slovenya, Makedonya, Karadağ) eşit tutulduğunu hatırlatıyor. Hatta dış anlaşmalar yapan, içeride de cumhuriyetler gibi bağımsız hareket eden Kosova için bu durumun dağılma sürecinde değiştiğini aktarıyor.
Kosova'nın otonom yapısının Sırpların agresif ve yayılmacı politikaları vesilesiyle ortadan kaldırıldığını vurgulayan ve barışçıl bir pozisyonda duran bağımsızlık hareketinin Kosova'nın Dayton Anlaşması'nda bir taraf olarak kabul edilmemesiyle UÇK (Kosova Kurtuluş Ordusu) ile radikalleştiğini aktaran Prof. Dr. Ünal, çatışmalar sonucunda bağımsızlığını elde eden Kosova'da yaşayan Sırpların, savaş zamanında kötü muamele ettikleri Arnavutlardan çekinerek kuzeye çekildiğini hatırlatıyor. Ve ABD, NATO ve AB'nin bu bölgeyi Kosova'ya entegre edemediğine dikkat çekiyor.
NATO, AB ve ABD'NİN ROLÜ:
Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Arıöz, “Geçmişte Kosova’ya yapılan müdahalenin hemen ardından, özellikle azınlıkların hedef alındığı bir çatışma ortamı oluşmuş, insan hakları ihlalleri devam etmiş, Kosova’da KFOR ve UNMIK’in engelleyemediği genel bir güvensizlik hali ortaya çıkmış ve müdahale, insani sonuçları bakımından kendi varlık sebebini tehlikeye sokmuştur” diyor.
Dr. Arıöz, AB liderliğinde 2011 ve 2013'te yürütülen diyalog süreçlerinin de başarısız olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Ünal ise “AB ne zaman neye çözüm üretmiş ki?” diyor ve bu noktada AB'den manalı bir çözüm beklemenin yersiz olduğunu aktarıyor ve bölge ülkelerinin AB'ye dahil edilmesiyle sınırların anlamsız bir hale gelmesi gibi bir çözümün gündeme gelip gelmeyeceğinin merak konusu olduğunu ifade ediyor.
Bu konuda Dr. Arıöz son olarak “Toplumsal barışı sağlamaktan uzak zorlama antlaşmalar ve/veya uluslararası müdahale yolu ile bölgede istikrarın sağlanması zor görünüyor” diyor.
RUSYA VE TÜRKİYE:
Prof. Dr. Ünal, artan Sırp milliyetçiliğinin Rusya'nın Batı'ya kafa tutmasından güç bulduğunu söylerken, “Rusya bu noktada Balkanlar'ı karıştırmaya kalkarsa Sırbistan'a pahalıya mal olur” diyor. “Türkiye'ye burada çok önemli bir arabuluculuk görevi düşüyor olabilir” diye sözlerine devam eden Prof. Dr. Ünal, 5 Ağustos'ta Soçi'ye gidecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın burada Vladimir Putin'le Balkanlar meselesini de konuşabileceğini ifade ediyor.
Türkiye'nin bölgede Bosna Hersek ve Kosova'nın yanında olacağını belirten Prof. Dr. Ünal son olarak “Türkiye bölgede ciddi bir etkiye sahip. Hatta Sırbistan'la da iyi ilişkiler tesis etmiş durumdayız. Yaratıcı ve yapıcı öneriler getirerek çözüm üretmek gerek. Bunun yolu da Türkiye'den geçiyor olabilir. Kosova, Türkçe'nin yaygın olarak konuşulduğu son Balkan toprağı” diyor.
*Prof. Dr. Hasan Ünal: Maltepe Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
*Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Arıöz: Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı
Kaynak: Web Özel