İsveç'te başbakan değişmedi ama... Aşırı sağ ve 'endişe veren tablo!'

Seçim heyecanını geride bırakan İsveç'te Başbakan Magdalena Andersson sandıktan yine zaferle ayrıldı. Ancak ülkede aşırı sağcı popülist Demokratlar Partisi, oylarını artırarak ikinci parti olmayı başardı. Bu gelişme Avrupa'daki rüzgarın da etkisinin görülmesiyle 'Endişe verici' olarak tarif ediyor.

Son Güncelleme:

EREN SAKARYA - METİN AKTAŞOĞLU

İsveç'te yapılan genel ve yerel seçimlerde kesin olmayan sonuçlara göre, Başbakan Magdalena Andersson liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti, yüzde 30.48'le birinci çıktı. Ülkede yaklaşık 7 milyon 700 bin seçmenin sandık başına gittiği seçimlerde İsveç devlet televizyonu SVT'nin yayımladığı resmi olmayan sandık başı anket sonuçlarına göre, Sosyal Demokrat Parti'yi aşırı sağ görüşlü popülist Demokratlar Partisi takip etti. Ortaya çıkan bu sonuç oldukça dikkat çekerken ülkede siyasi analizler bu artışa odaklanmış durumda.

Demokratlar Partisi, 2018'deki seçimlerde yüzde 17.53'le ülkedeki üçüncü en büyük parti olurken 4 sene sonra oylarını artırmayı başardı. Ana muhalefet partisi konumundaki Ilımlılar ise 19.07'lik oy oranıyla üçüncü sıraya geriledi. Ilımlılar, 2018'de ise yüzde 19.84 almıştı.

Sosyal Demokrat Parti'nin Merkez Partisi ile azınlık hükümeti kurma girişiminde bulunacağı ve buna Sol Parti, Yeşil Parti'nin dışarıdan destek vereceği ön görülüyor.

FİNLANDİYA'DA DA BENZER SENARYO

Peki ikinci partinin değişmesi ve aşırı sağın oylarını bu denli artırması bize bölge adına ne anlatır? Sorunun yanıtına ve konunun detaylarına geçmeden önce Finlandiya'ya da bir bakmakta fayda var. Son dönemde Başbakan Sanna Marin'in görüntüleriyle gündeme gelen ülke, Nisan 2023'te seçime gidecek. Finlandiya'da da Gerçek Finler (Perussuomalaiset) adlı milliyetçi-popülist parti anketlerde giderek artan oranlarıyla güçlü bir üçüncü parti konumunda.

Bu çerçeveye Fransa'da Marine Le Pen ve İtalya'da Giorgia Meloni eklenirken akıllara Hollanda'dan Özgürlük Partisi, Almanya'dan AfD, Birleşik Krallık'tan UKIP geliyor. Rüzgarın İskandinavya'ya da yayıldığını söylemek mümkün mü?

'DÜNYADAKİ TRENDE PARALEL OLARAK...'

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Gönen, İsveç'teki sağ eğilimin genel olarak Avrupa'daki duruma bir miktar paralel ilerlediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“İsveç'in son derece geniş ve anlayışlı bir göçmen politikası vardı. Ancak ülkede bu politikaya bir miktar tepki olarak aşırı sağ yükseldi. Norveç, Finlandiya ve Danimarka'da ise anlayışlı siyaset olmadı. Finlandiya'da özellikle pek göçmen yok...”

Prof. Gönen sözlerini “Dünyada gelişmiş ülkelerdeki sağ trende paralel olarak bu bölgede de aşırı sağ yükseliyor. Aşırı sağ partilerin rahatlıkla kullandıkları geniş bir alan var” şeklinde sürdürürken söz konusu partilerin ortaya attığı söylemlerin kabul görmesinin endişe verici olduğunu belirtiyor.

Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Şenel ise İskandinavya'daki ve Avrupa'daki neo-nazi problemini anımsatarak 1988'den bu yana dikkate değer bir durum olduğunu söylüyor.

Benzer bir vurgu yapan Prof. Gönen “Avrupa'da 1980'li ve 90'lı yıllarda aşırı sağ partiler paranteze alınmışlardı ve bunlarla koalisyon düşünülmezdi. Şimdi ise aşırı sağ ile merkez sağ koalisyona girebilir” diyor.

Dr. Öğr. Üyesi Şenel, bunun yeni bir siyasi hareket olmadığı görüşünde ve pası 2007'ye atmakta:

“2007 sonrasında Avrupa'da yavaş yavaş artan ekonomik krize çözüm üretemeyen ana akım partiler yerine, hap reçeteler sunan aşırı sağ partiler ivme kazandı. İsveç'teki radikal partiler de ana akım partilerin ülkeyi iyi yönetememeleri, yanlış politikaları, artan yaşlı nüfus, ekonomik kriz gibi nedenlerle yükseldi.”

Popülist aşırı sağcı partilerin dikkat çeken bir diğer özelliği de bazısının açıkça bazısının da perde arkasında sergilediği NATO karşıtı tutum. Finlandiya'da Gerçek Finler, İsveç'te ise Demokratlar Partisi, Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi durdukları NATO karşıtı pozisyonda durmuyor.

'RUSYA'NIN SALDIRGAN YAPISI YÜZÜNDEN...'

NATO karşıtlığının ABD karşıtlığına tekabül ettiğini söyleyen Prof. Gönen, NATO'da ABD yönlendiriciliğinin tartışılamayacağını söylüyor ve sözlerini şu şekilde sonlandırıyor:

"İsveç'te de Finlandiya'da da Rusya'nın saldırgan yapısı yüzünden 'NATO'ya girmezsek kurtuluruz' gibi bir siyasetin uygulanabileceğini zannetmiyorum.”

Dr. Öğr. Üyesi Şenel de iktidarın pek çok söylemi değiştireceğini düşünüyor ve “İsveç'in NATO politikasını değiştireceklerini zannetmiyorum. NATO'ya karşı olma söylemi olur ancak İsveç'in genel politikasını değiştirmez. Radikal sağın NATO karşıtı konuşmaları olsa da ne İsveç ne de Finlandiya kendisini koruyabilecek güçte. Haliyle bir güvence istiyorlar” ifadelerini kullanıyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber